28.26. (Þuayb'ýn) iki kýzýndan biri: Babacýðým! Onu ücretle (çoban) tut. Çünkü ücretle istihdam edeceðin en iyi kimse, güçlü ve güvenilir olandýr, dedi.
28.27. (Þuayb) dedi ki: Bana sekiz yýl çalýþmana karþýlýk þu iki kýzýmdan birini sana nikâhlamak istiyorum. Eðer on yýla tamamlarsan artýk o kendinden; yoksa sana aðýrlýk vermek istemem. Ýnþallah beni iyi kimselerden (iþverenlerden) bulacaksýn.
28.28. Musa þöyle cevap verdi: Bu seninle benim aramdadýr. Bu iki süreden hangisini doldurursam doldurayým, demek ki bana karþý husumet yok. Söylediklerimize Allah vekîldir.
28.29. Sonunda Musa süreyi doldurup ailesiyle yola çýkýnca, Tûr tarafýndan bir ateþ gördü. Ailesine: Siz (burada) bekleyin; ben bir ateþ gördüm, belki oradan size bir haber yahut ýsýnmanýz için bir ateþ parçasý getiririm, dedi.
28.30. Oraya gelince, o mübarek yerdeki vâdinin sað kýyýsýndan, (oradaki) aðaç tarafýndan kendisine þöyle seslenildi: Ey Musa! Bil ki ben, bütün âlemlerin Rabbi olan Allah'ým.
28.31. Ve ”Asâný at!” (denildi). Musa (attýðý) asâyý yýlan gibi deprenir görünce, dönüp arkasýna bakmadan kaçtý. ”Ey Musa! Beri gel, korkma. Çünkü sen emniyette olanlardansýn” (buyuruldu).
28.32. ”Elini koynuna sok; kusursuz, bembeyaz çýkacaktýr. Korkudan (açýlan) kollarýný kendine çek. Ýþte bu ikisi Firavun ve onun adamlarýna karþý Rabbin tarafýndan iki kesin delildir. Çünkü onlar, yoldan çýkan bir kavim olmuþlardýr” (diye seslenildi).
28.33. Musa dedi ki: Rabbim! Ben onlardan birini öldürmüþtüm, beni öldürmelerinden korkuyorum.
28.34. Kardeþim Harun'un dili benimkinden daha düzgündür. Onu da beni doðrulayan bir yardýmcý olarak benimle birlikte gönder. Zira bana yalancýlýk ithamýnda bulunmalarýndan endiþe ediyorum.
28.35. Allah buyurdu: Seni kardeþinle destekleyeceðiz ve size öyle bir kudret vereceðiz ki, âyetlerimiz (mucize yardýmlarýmýz) sayesinde onlar size eriþemiyecekler. Siz ve size tâbi olanlar üstün geleceksiniz.
28.36. Musa onlara apaçýk âyetlerimizi getirince: Bu, olsa olsa uydurulmuþ bir sihirdir. Biz önceki atalarýmýzdan böylesini iþitmemiþtik, dediler.
28.37. Musa þöyle dedi: Rabbim, kendi katýndan kimin hidayet (hakka rehberlik) getirdiðini ve hayýrlý âkýbetin kime nasip olacaðýný en iyi bilendir. Muhakkak ki, zalimler iflâh olmazlar.
28.38. Firavun: Ey ileri gelenler! Sizin için benden baþka bir ilâh tanýmýyorum. Ey Hâmân! Haydi benim için çamur üzerine ateþ yak (ve tuðla imal et), bana bir kule yap ki Musa'nýn tanrýsýna çýkayým; ama sanýyorum, o mutlaka yalan söyleyenlerdendir, dedi.
28.39. O ve askerleri, yeryüzünde haksýz yere büyüklük tasladýlar ve gerçekten bize döndürülmeyeceklerini sandýlar.
28.40. Biz de onu ve askerlerini yakalayýp denize atýverdik. Bak iþte, zalimlerin sonu nice oldu!
28.41. Onlarý, (insanlarý) ateþe çaðýran öncüler kýldýk. Kýyamet günü onlar yardým görmeyeceklerdir.
28.42. Bu dünyada arkalarýna lânet taktýk. Onlar, kýyamet gününde de kötülenmiþler arasýndadýr.
28.43. Andolsun biz, ilk nesilleri yok ettikten sonra Musa'ya, -düþünüp öðüt alsýnlar diye- insanlar için apaçýk deliller, hidayet rehberi ve rahmet olarak o Kitab'ý (Tevrat'ý) vermiþizdir.
28.44. (Resûlüm!) Musa'ya emrimizi vahyettiðimiz sýrada, sen batý yönünde bulunmuyordun ve (o hadiseyi) görenlerden de deðildin.
28.45. Bilakis biz nice nesiller var ettik de, onlarýn üzerinden uzun zamanlar geçti. Sen, âyetlerimizi kendilerinden okuyarak öðrenmek üzere Medyen halký arasýnda oturmuþ da deðilsin; aksine (onlarý sana) gönderen biziz.
28.46. (Musa'ya) seslendiðimiz zaman da, sen Tûr'un yanýnda deðildin. Bilakis, senden önce kendilerýne uyarýcý (peygamber) gelmeyen bir kavmi uyarman için Rabbinden bir rahmet olarak (orada geçenleri sana bildirdik); ola ki düþünüp öðüt alýrlar.
28.47. Bizzat kendi yaptýklarýndan dolayý baþlarýna bir musibet geldiðinde: Rabbimiz! Ne olurdu bize bir peygamber gönderseydin de, âyetlerine uysak ve müminlerden olsaydýk! diyecek olmasalardý (seni göndermezdik).
28.48. Fakat onlara tarafýmýzdan o hak (Peygamber) gelince: ”Musa'ya verilen (mucizeler) gibi ona da verilmeli deðil miydi?” dediler. Peki, daha önce Musa'ya verileni de inkâr etmemiþler miydi? ”Birbirini destekleyen iki sihir!” demiþler ve þunu söylemiþlerdi: Doðrusu biz hiçbirine inanmýyoruz.
28.49. (Resûlüm!) De ki: Eðer doðru sözlüler iseniz, Allah katýndan bu ikisinden (bana ve Musa'ya inen kitaplardan) daha doðru bir kitap getirin de ben ona uyayým!
28.50. Eðer sana cevap veremezlerse, bil ki onlar, sýrf heveslerine uymaktadýrlar. Allah'tan bir yol gösterici olmaksýzýn kendi hevesine uyandan daha sapýk kim olabilir! Elbette Allah zalim kavmi doðru yola iletmez.
4.112. Kim kasýtlý veya kasýtsýz bir günah kazanýr da sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, muhakkak ki, büyük bir iftira ve apaçýk bir günah yüklenmiþ olur.