29. 07. 1983
Esselâmüaleyküm
Sevgili Dostlarım!
Kulun günahı kalbini karartır, Allah’tan uzaklaştırır, merhametten uzaklaştırır. İnsan vücudu muharebe alanıdır, iyilikle kötülüğün, Hak’la bâtılın mücadele ettiği yerdir.
Çok dikkatli olmalıyız. Gidiyoruz, yolcuyuz. Bilerek gitme var, bilmeden gitme var. Yol virajlı. Gece karanlıkta alabildiğine koşma var.
Mevlâ uyarıyor: “ Dünyâ sizi bizden uzaklaştırmasın. Maddeniz, nefsânî düşünceleriniz bizden ayırmasın.” Sizinle ahidleştik, ahdinizde sâdık olunuz. Ey îmân edenler! Nefsânî düşünceleriniz, kötü emelleriniz aramızda perde olmasın.
Onlar “Biz dünyanın rengine şekline aldandık. Ölmeyecek biliyorduk kendimizi. Rengi aldattı dünyanın.” Maddenin cazip rengine aldananların nedametleri böyle. Onlar “Muhasebe ve muhakeme gününe inanmıyorduk. Onun çün isyan ettik” derler.
Allah: “Sayısız nimetler verdim, size hâlâ şükretmiyor musunuz?[1] Görmüyor musunuz rüzgârlarla ağır bulutları sevkettik, rahmetler yağdırdık. Hâlâ tanımaz mısınız? Eseri görüp müessiri tanımaz mısınız? Nimetleri takdir ediyorsunuz da vereni tanımıyor musunuz?”
Biz bahçemizdeki ağacın meyvasına bakarız, ilaçlarız, gübre veririz, ayrık otlarını temizleriz. Biz de Hz. Muhammed Mustafa’nın (asv) bahçesindeyiz. Bizi peygamber efendimizin “alın” dediği kurtaracaktır. Atın dediklerini atıp kurtulacağız.
Allah u Zülcelal “Habîbim size neyi getirmişse alınız, neyi nehyetmişse atınız.”[2] buyuruyor. Biz gönül bahçemizi Allah’ın zikriyle, muhabbetiyle sulayabilirsek, iç âlemimizi nispetlerden aşkla, zevkle temizleyebilirsek kurtuluruz.
Sorarlar bize: “Nereye gidiyorsunuz? Göreviniz ne?”
Beklemeyelim iki araba toprak dökülsün üzerimize de sorulsun, men Rabbüke, ve ma dinike, ve ma nebîyyüke? Rabbin kim? Dinin ne? Nebîn kim?
Biz telkîn veremeyiz kendimize. Verecek bir üstat bulalım, gönül bahçesine tevhît bayrağını dikebilen.
Bir insan var, maaş için, şehvet için yaşar. Akl-ı maaş. Şehvetin, maddenin, nefsin esiri. Söyler: “Bana kim derler bilir misin? Bir gecede bir milyon yiyen ...... derler. Bana kim derler bilir misin? Bir vuruşta yüzü dağıtan .... derler.
Bana kim derler? Hz. Muhammed Mustafa’nın (asv) ümmeti derler. Hakkı savunan, nefsî mücadelede muzaffer olan insan, her yönüyle insan.
Herkes insanı arıyor, elinden dilinden zarar gelmeyen. Kimdir bu insan? İhyâ eden, gönüller fetheden, sözü murakabeli, Allah ve Resûlü ve dostlarını kırmaz. Sözünde hikmetler ve mânâlar var. Ölçülü. Kimden alıyor bunu? Kur’an-ı Kerîm’den.
Birisi alabildiğine nefsin, maddenin, şehvetin peşinde. Hz. Ali (kv) “Allah’tan korkmayandan korkarım, onun içi başka, dışı başka. Allah’tan korkmayan, makam, şan ve şöhretin esiri olan varlık.”
Bir de var ki ağzından çıkan sözde fesahât var; hikmetli sözler. Tatlı dil ve güler yüzle muamele eder, kimseyi incitmez.
İyilikle gönülleri fethedelim. İyilik, güzel ahlâkın semeresidir. İnsan, Allah’ın methettiği insan, güzel insan, mükerrem insan. İstiyoruz iyi insan olalım, faydalı olalım. Ama bırakmıyor bizi.
-Kim o?
-Nefs-i emmare. Döven, söven, anne-babaya, dine, devlete söven nefs-i emmare vardır. Kimde varsa ondan korkun. Her türlü kötülüğü yapar.
Kendimizde Hz. Muhammed Mustafa’yı (asv) söz sahibi eder, güzel ahlâkın sahibi olursak, o zaman iyi insan oluruz. Söven, döven, sömüren hâlden; tatlı dil, güler yüzlü hale gelebilmek için nefsî mücadele yapacağız. Soruyu kendimiz soracağız; beklemeyelim hoca sorsun. Sûret ve şekille İslâm olmaz. İyi insanı kabre sokamayız. Sorgu melekleri onu korkutamaz. Teslimiyet göstermiş çünkü.
Allah her yerde. Sıfatlarıyla teçhiz etmiş bizleri. Mevlâ “Nastan gizlersiniz ama benden gizleyemezsiniz.” [3]O bizimle biz onunla olalım.
Neyim var benim deme. Neyin yok ki?!. Bütün insanlar ve varlıklar uğraşsalar bir insan meydana getirebilirler mi? Ford arabası değil ki bu, her sene değişik olmaz. Hz. İnsanın güzelliği değişir mi? Dünyâ bir sivrisineğin karşısında aciz, o durmadan saz çalar.
Biz insan öldürmeye çalışıyoruz. İslâm insanı öldürmez, insana hizmet verir. Hz. insan olabilmek için Hz. Muhammed Mustafa’yı (asv) örnek almak lâzım. Allah’ın bütün saltanatı insandır. İnsanın lâyık olduğu kıymeti bilinsin. Yaratan ve Yaşatan görevini yapmanı istiyor. Malikü’l-Mülke karşı görevlerimiz vardır. İslâm ve îmâna karşı görevimizi yapalım. Cenâb-ı Zülcelal, Rabbül müslimin değil; Rabbü’l-Alemin. Musa (as) Firavunun inkarı karşısında: “Ya Rabbi ya yok et, ya da halâs eyle.”
Mevlâ: “Ya Musa, senin peygamberliğine karışmıyor, beni inkar ediyor.”
Rahman dünyaya taalluk eder. Karıncaları görmüş birisi. Nasıl beslenir bunlar düşüncesiyle yem vermiş. Mânâsında “18 bin âlemdeki mahlûkâtın rızkını veren var. Sen kim oluyorsun? Rızkın sahibi Allah’tır.” Allah cümlemize hidâyet eylesin.
O insanlar ki kalpleri taştan daha katı olur. Taşlar Allah korkusundan parçalanır. Emâneti dağlara taşlara indirseydik parçalanırlardı.” Kuran, kutsî kitap.
İstikameti Kur’an’dan alırsak mahkemede iş olmaz, dosya azalır. 10 tane bile yoktur inananın dosyası. Ahlâk zabıtası ....... arkasından koşturur. İslâm hâkim oldu mu adaletsizlik olmaz. Zafer İslâm’da. İsviçre’de intihar oranı %36. Îmânsızlıktan bunalıyorlar.
İslam adaleti, sevgiyi, anlayışı, güzel ahlâkı getirmiştir. Biz İslâm’dan uzaklaşmanın cezasını çekiyoruz. Allah Kur’an yolundan ayırmasın. îmânda, ahlâkta yekvücut olmak nâsip eylesin.
HACI BABA