TD Menü
 Anasayfa
 Sohbet Videoları
 Sesli Sohbetler
 Sohbetler
 Sesli
 ilahiler
 Mektuplar
 Hatıralar
 Öz Geçmişler
 İletişim
Canlı Yayın
Canli Yayini izlemek için tiklayin

Canlı yayın tarihleri:
Cuma: Cuma namazı sonrası (İzmir'e göre)
Cumartesi: 20.00 - 22.00
İlahiler
·Lâ ilâhe illallah.
·Aşk ile Allah dedikçe.
·N’olur halim Cân Sultanım !
·Hak’tır bizim sevdiğimiz
·Bize lütf-i Hüdâ’dır bu!
·Hû derim Allah
·Aşkın bana ver Allah’ım,
·İlhâm ihsân et Allah’ım!
·Ya Rab! Sen bu zâtın hikmetin bildir
·Ma’nâya gel ma’nâya.
·Cânım kurban cânânıma.
·Her yüzden nazarım sen.
·Dikkat et dostum, şekle aldanma.
·Hamd ederim, Mevlâm sana.
·Uzak durma yakın gel
·Zâhir bâtın Hû’dur Allah.
·Gel gitme yavrum gafil yoluna.
·Hidâyet Allah’tan, gayrıdan bilme.
·Allah Allah diye diye.
·Dedim: Elhamdulillâh!
·Yokmu bana el tutan?
·Gündüz gece arıyorum.
·Dîvâne gönül aşka tutuldun!
·Cânda cânânını incitme sakın!
·Gönüllerde binlerce ah u feryat var.
·Yüzüne bakan sende hiç gayrullah görmesin.
·Hak rızası bundadır.
·Davet Hak’tan duysana.
·Zikrederiz Allah deriz.
·Zaferin mübarek olsun kardeşim!
·Hamd et haline mü’minsin cânım.
·Mevlâm düşürme gaflete.
·Sevgili Habîbinin hürmeti için et zuhûr!
·Sâdık olan cânlar gelsin.
·Cân u cânânım merhaba.
·Bâtıl bizim neremizde?
·Pîr Seyyid’dir rehberimiz!
·Sadâkatle gel, tevhide boyan.
·Gönüldedir zevk u sefâ.
·Allah sana emretti.
·Gönül bize yârdan haber versene.
·Hak dostuna gayriyet hiç yakışmaz.
·Kerîmsin Mevlâm, duamız kabul et!
·Güzel ahlâk açar gönül kapısın!
·Âşık olana, Mevlâ cemâlini gösterir.
·Uyandır kalbini, şükret.
·Vicdân ile düşünsene!
·Nazarımız Hak’tır bizim
·Haremine gir, dedik de suç mu ettik?
·Bu âleme niçin geldin, görevin ne senin?
·İnsan olan anlar bizi.
·Hak aşkınız daim olsun.
·Kuvvet, kudret Mevlâ’nındır
·Hidâyet olmazsa Hak’tan,
·Niçin feryat etmez bilmem !
·Lâyık kul olmayı nasîb et bize.
·Yakar aşkın ciğerimi!
·Mevlâm hidâyet eylesin!
·“Re’sul hikmete mehafetullah”dır.
·Hak’tır bizim şuhûdumuz.
·Tevbe et, pişman ol de Allah Allah!
·İmdâda yetişti Pîr Sultanımız.
·Deme sakın: Ben dervişim.
·Þükürler olsun Mevlâ’ya!
·Sen vallahi cân u cânânımızsın!
·Essalât u vesselâm Muhammed Mustafa’sına...
·Sâdıklarla bile ol, gafillerle olma.
·Estağfirullah, tevbe Ya Rab! diyelim.
·Sevelim, sevilelim mü’min kardeşler.
·Îmânla ahlâkla varılır Sırr-ı Tevhid’e.
·Harfle savtle olmaz îfâ !
·Sabırla selâmet bulunur inan.
·Tevhidin özü budur.
·Þuhût, tefekkürle Allah diyelim Hû Allah.
·Allah sizden razı olsun!
·İlahi Mevlâm rızandan ayırma.
·Mevlâm yolun âsân etsin!
·Hak zikrini ihsân etsin.
·Sonsuz hamd ü senâlar Mevlâ’ya!
·Beni benden alan sensin.
·Lûtfet, kerem kıl cânânım benim!
·Sev mürşidi, gel sen bize.
·Emr-i Hak’tır ibadât u taat etmek,
·Kenz-i mahfinin sırrı onlarda.
·Þükrederim Rabbim sana.
·Gönlümüze giren bilir.
·Asker oğlum göreslendik.
·Çok şükür elhamdülillah!
·Paha olmaz asla size.
·Þükürler olsun Mevlâ’ya.
·Allah diyen âşıklarda kalmaz gam keder.
·Her an diyem Allah Allah.
·Hak sevgisi var bizde
·Sohbetimiz dost iledir.
·Sonsuz rahmet ruhunuza.
·Haccımız mübarek olsun kardeşim.
·Mutlu olur sizi seven.
·Kâmil îmân ver Allahım.
·Birdir Allah yok şeriki!
·Sonsuz şükür Rabbimize!
·Himmetine her an muhtacız Efendim!
·Bahr-i Ummân derler sana.
·Hak orucun kabul etsin.
·Buldum cânda cânânımı.
·Cânım Muhammed Mustafa.
·Rabbim sevgisine mazhar kılsın!
·Nazar kıl sen bu aleme, gör neler var...
·Gerçek insan, gündüz gece Allah der.
·Tenezzül, tevâzuyla gerçek insan bunlar.
·Ârifiyet ver Allah’ım!
·Halk içinde mecnûn olan dîvâneye bak.
·İlâhî Rabbim, hikmetinden suâl olunmaz.
·Ezelden Hak sözü vermiştir bunlar!
·Âşıklıktır rehber bize.
·“Hesap, muhasebemde vekilim Allah’tır” de.
·Gayemizi dil ifade etmekten acizdir.
·Hû, lâ ilâhe illalah.
·Hamd ü senâ Rabbimize.
·Cân u cânânımsın benim !
·Þâhit Mevlâm kalbimize.
·Merhametin sonsuz senin!
·Mahrum olmaz Allah diyen.
·Sen kendini ne sanırsın?
·Hû Mevlâm Hû Mevlâm, aşkın bana ver Mevlâm.
·Yuvalarında huzûr sevgi ver Allah’ım!
·Hak mürşidden aldık ilham.
·Hak Lâ ilâhe illâllah...
·Kelâm anı anlatamaz.
·Hak hidâyet etmedikçe
·Telkînimiz rehber bize.
·Þâh-ı Merdân’ı önder bilelim.
·Hak zikrini verdin bize.
·Bize sâdık olan gelsin.
·Bir lâhza ayırma beni senden!
·Hak mürşitten olur ihsân.
·Himmet edin dostlar bize.
·İkrâm eyle, gül yüzüme.
·Ne güzeldir ne güzel!
·Ey Rabbim bizi mahrûm-i dîdar eyleme!
·Bizi sevgine lâyık kıl Ulu Mevlâm!
·Himmet olur inan, şüphen olmasın.
·Gerçek insan işte bunlar.
·Gel ey yolcu dinle sohbet.
·Hak Mürşidi bilmedikçe.
·Âsân olur yollar sana.
·Ne güzeldir, ne güzeldir!
·Rahmetinden mahrûm etme!
·Cân mürşitten olur ihsân.
·Sen öğrettin Cân Sultanım!
·Dosta vuslat etmek için.
·Allah Allah diye geldim!
·Beni ifna eden sensin,
·Gelin yavrularım tevhide gelin.
·Hak’tır bizim sevdiğimiz.
·Mürşidimin telkînidir.
·Emre mutî olur isen,
·Hak mürşitten olur ihsân!
·Bilmek için sâdık gerek!
·Mutlak îmân telkîniniz!
·Zikret Hakk’ı, gir meydana.
·Sonsuz hamd ü senâ Mevlâm!..
·Biz, Melâmi kurbanıyız.
·Tut elimiz ezel-ebed.
·Yol ver bize ulu dağlar, geçelim!
·Zikret Mevlâ’yı Mevlâ’yı!
·Boşa durma, hikmet ara.
·Cemrelerin var hikmeti
·Bize âşık, sâdık derler.
·Ne güzeldir insan olmak,
·Kâmil îmân kalbimizde.
·Nice yüz bin hamd ü senâ!
·Rabbim rızandan ayırma.
·Hak Erenler, aşka çare var mıdır?
·Sultanımız vardır bizim.
·Dikkat et kendine gel!
·Cân mürşidim cânım feda!
·Gelin Dostlar, aşk ile ALLAH diyelim!
·Kerîmsin, Rahimsin Ulu Mevlâm!
·Ya Rab, kul olabilmek için tut elimiz!
·Dikkat et, sakın taş atmayasın!
·Ulu Mevlâm, hikmetlerinden suâl olmaz!
·Hakk’ın zikriyle feth u bâb olur dostlar.
·Kur’an-ı Kerim’in ikiz kardeşidir.
·Bunlar, salât-ı daimün’dedirler.
·Allah şerrinden korusun!
·Derdimin dermânısın Efendim.
·Açar güller handân olur.
·“İhdinas sırate’l-müstakim”den gidenlerdir.
·Cânda cânânla tevhit etmenin ta kendisidir!
·Enfüste, âfâkta ne varsa Hakk’ındır.
·İhvânımız urûç, nüzûl etmenin sırrını bilirler.
·Hak’la bâtılı seçen îmânımız var!
·Hakiki insan, Hakk’ı, bâtılı fark edendir.
·Dinin ahkâmı Þeriat’tır.
·Kerim Allah, Rahim Allah!
·Vatandaki bayram başka!
·Allah Hak yolda bize anlayış versin.
·Bayrağımın sallandığı yerdir vatanım.
·Hak Resûl’e erem dersen.
·Mürşidimin nasîhatı.
·Nasip eyle Mevlâm bize!
·Allah gönlünüzün muradını versin.
·Lütfet, kerem kıl âciz kuluna!
·Allah deyin huzûr bulun!
·Allah Allah Kerim Allah!
·Sermayemiz sadâkattir,
·Ne güzeldir derviş olmak!
·Emre mutî olmak gerek.
·Þirk-i hafîden bizleri koru Mevlâm!
·Hakk’ın muhâtabı insan.
·Gül bizimdir, gül kokarız!
·Cânım kurban Mevlâm sana!
·Ruhundan ruh verdin bize.
·Dikkat eyle, sohbet dinle!
·Kullarının suçuna bakmazsın Mevlâm!
·Takdire razı olanlardan et bizi!
·Sadâkatın rehber senin.
·İmtihandır dikkat eyle!
·Huzûr ver Allah’ım ümmet-i Muhammed’e!
·“Vatan sevgisi îmândandır!” bunu bilelim.
·İslâm’ın dışında yol arayanlar.
·Dervişler güzel ahlâkla sevilirler.
·Yolunuz açık olsun!
·Fenafillâh vardır bizde.
·Tevbe, istiğfar var dillerinde.
·Bize hayat O’ndan gelir.
·Sana saygı şeref bize!
·Derviş olamaz derviş !
·Ben beni bilmenin hayrâniyem!
·Ben sanırdım zikrederim.
·Þayet dervişim dersen.
·Her gününüz bayram olsun !
·Gel, Melâmet sırrına gel...
·Ya Rab, bizi uzak eyleme Evlâd-ı Resûl’den!
·Sâdık kul ol, gel sen bize.
·Yürü yavrum, sen, Hak Resûl’ün izinden yürü !
·Bilen, bilinen birdir.
·Halde tevhid edelim.
·Þekilde kalma, gel ma’nâyı fehmet!
·Aşkta mihmânımdır benim.
·Hak yolunun sâdıkıyız.
·Melâmiler derler bize.
·Halk yüzünden Hakk’ı sevsin.
·Zikrederim Allah derim.
·Razı olur Rabbin senden.
·Râbıtamız Hak’tır bizim.
·Hak o zaman razı olur!
·Hakk’ın takdîrine razı olacaksın!
·Güzel ahlâk yolun açar.
·Hikmetler var dervişlikte
·Gelin dostlar muhabbete!
·Bağlantısı zikrullahtır.
·Güzel ahlâklarıyla sevilir bunlar!
·Perde hicap olmaz size.
·Kâmil îmân buna derler!
·Âşık, sâdık, ârif insan!
·Dostun haremine aşkla girenleriz!
·Dosta vuslet etmek için
·Ehl-i tevhit derler bize.
·Sevgilinin sohbetine gönül verenleriz!
·ALLAH diyen dil var bizde.
·Kur’an-ı Kerim’de hikmetler vardır.
·Mürşidin himmetiyle ilhâm olur Hak’tan bize!
·Keyfiyeti anlatamam!
·Telkînimiz mutlaktandır, renge şekle aldanmayız.
·Mürşidimin ikrâmıdır!
·Yüzünüze âlem hayran!
·İhsân eyle dervişlere!
·Nasip etti Mevlâm bize!
·Hak Resûl’ün vatanıdır.
·Lebbeyk Allahümme lebbeyk!
·Tefekkürle Allah deriz.
·Gel dervişim zikredelim.
·Gönül eri dervişlerdir.
·Lütf-i Hüda’dır,
·İstiyorum, ilâhiler yazayım,
·Anlatılmaz hâlimiz var!
·Cânım, ruhum mürşidimdir!
·Sâdık kuldan hacı olur.
·Haccen mebrûr inşaAllah!
·Gel dervişim bilişelim!
·Her hâliyle örnek insan!
·Aşkın bana hayat verir!
·Hak nûruyla çok güzelsin!
·Güzelliğin anlatılmaz!
·Ehl-i tevhit nâra yanmaz.
·Lütfeyle Mevlâm bize.
·Dervişlerin emelidir!
·Râbıtanda bulacaksın
·Hak erenler safındadır.
·Melâmileriz!
·Melâmiyiz, zikrederiz.
·Þifa olan telkîn bizde!
·Emre sâdık olmak gerek!
·İlhâm olur Mevlâmızdan!
·Haşret Mevlâm ihvânımız!
·Kar kapadı yolumuzu.
·Ulu Mevlâm bizi mahrum eyleme!
·Sonra pişmanlık fayda vermez...
· Emre sâdık dervişleriz
·Dosta vuslat etmek için
·Hak erenler bu yoldadır
·Hak mürşidin telkîniyle
·Hû desin Mevlâm
·Nasip eyle Mevlâ cümle ihvana
· Allah diyelim Allah
·Hak yoldadır can dervişler

Toplam 307 lahi kaytl
Mart 30, 2005 07:56 S CST

Rahmetin Yağışı

12373 Okunma
  Bu Sayfay Yazdr   PDF Dosyas Olutur   Bir Arkadana Gnder


19. 07. 1996

Muhterem Kardeşlerim!

Rahmet çorak vâdileri yeşertir.  “Biz rahmetle herşeyi dirilttik.”[1] Eğer rahmet yağmasa, hayat durur. Rahmet, dere olur, nehir olur, ırmak olur. Ummana kavuşmak için bendini yıkar; illâ denize kavuşacak. Ancak o zaman rahat eder. Aslına kavuşmazsa, buharlaşır, çöllerde kokuşur, kaybolur gider.

Bir rahmet yağar, mürşid-i kâmilden ruhlara. Zikrullah, muhabbetullah rahmeti, dervişi benliğinden alır. O da bahr-ı ummana doğru gidecek, ilâhî rahmete, aslı olan ummana kavuşacak. Ona rahmet yağdıran mürşidine kavuşacak.

Hak mürşitten yağan rahmet, hasedimizden, inadımızdan, benliğimizden, nefsânî olan şeylerden bizi arındıracak. Susuz kalan çöl vâdimizi yeşertecek. Aşkullah, muhabbetullah ile zevk u sefâya erdirecek, içimizin baharı gelecek. Gönlümüz huzûr bulacak. Suskun dilimiz Allah diyecek.

Þu insan, mürşidin himmetiyle, lütuf ve keremiyle Hz. İnsan olacak. Nefsî mücadelede muzaffer olacak. Varlığından soyunup Hak varlığına ulaşacak, bendini aşacak, yıkacak. Kendini aşacak. Öyle bir âleme gelecek ki, ilâhî tecellînin mazharı. Zâhiri halk ile bâtını Hak şuhûduna erecek.

Hz. Ali (kv)   kendini aştı, sırra kadem bastı, velîler velîsi “Ene nâtıkü’l Kur’an” “Ben konuşan Kur’an’ım” dedi. Bütün ehlullahlara bakıyorum ki öyle bir âleme gelmişler, hikmetlere râm olmuşlar, sırra kadem basmışlar... Hepsi de Hak mürşitlerinin telkînlerine sadâkat, emirlerine itaatle bu kemâli bulmuşlar.

Bir âyet-i kerimede “Biz dervişimizi yüklendik.”[2]Yâni onu sâhil-i ehâdiyete getireceğiz, vuslata getireceğiz. Onu harem-i ismete getireceğiz. Onu sevgiliyle hemdem edeceğiz.

Bakın muhteremler!

İnsanı mes’ul eden, akıldır. Akıl olmazsa, insanın mes’uliyeti yoktur. Namaz kılmaz, oruç tutmaz, haram-helâl, günah-sevap onun için yoktur. Akıldır insanı insan eden!

Bir akıl var ki, akl-ı maaş, dünyâ aklı. Bir akıl var akl-ı maad, ahiret aklı. Bir akıl da var ki, akl-ı külli, Allah aklı! Bizim dervişanımız akl-ı bâliğ  olmalı, akıllı insan olmalı. Akıldır insanı kemâle getiren, düşünüp tefekkür ettiren. Akıldır insanı, insan-ı kâmil eden.

Biz acaba akıllı mıyız, akıl bâliğ miyiz? Bir akıl dedik ki dünyâ aklı, bu akıldan çıkacağız ki, o akla, akl-ı külliye erişelim. Bir âyet-i kerimede Cenâb-ı Hak

       “Ellezîne yezkürûnallahe kıyamen ve kuuden ve alâ cünûbihim ve yetefekkerûn...”[3]“Onlar tefekkür ederler, âli makâma, tefekkür makâmına yükselirler. Demek ki tefekkür edenler, akıl sahipleridir.   “Ulûl ebsâr!”[4] Kur’an da akıl sahiplerine hitap eder. Biz de ihvânımızın tevhîtte akıl bâliğ olmalarını istiyoruz. Düşünen, tefekkür eden, adımını göre göre atan olmalarını istiyoruz.

Akıl sahipleri maziyi, müstakbeli, geçmişi ve geleceği hâl ederler. Akıl sahipleri, hâdiseleri, olayları akıl terazisinde tartarlar, Akıl sahipleri, Allah ve Resûlü’ne muhatap olurlar, Kur’an alırlar, hadîs alırlar. Akıl sahipleri, halk arasında muteber insanlardır, halkın itimat ettiği, güvendiği kişidirler.

Onun için bizim dervişânımız akıl sahibi, akıl bâliğ, düşünen, tefekkür eden, adımını göre göre atan, ölçülü, ayarlı olmalı.

Ben Balıkesir’de birisine ders verdim de “Sakın bunlar gibi derviş olma! Bunlar hep hazırcı. Sen arayacaksın, bulacaksın, getireceksin, besleyeceksin. Senelerden beri taşıyoruz, hep biz besliyoruz. Halbuki akıl sahibi olan insan, ne der? Benim vermem lâzım, der” dedim.

Biz de akıl sahiplerinden üretim istiyoruz. Düşünen, tefekkür eden, ilhâm alan, feyz alan, hikmetlere râm olan, muhabbetullah üreten, çevresine ışık tutabilen olmalarını istiyoruz.

Ne zaman mürşidin rahmeti dervişin üzerine yağacak, zikrullah, muhabbetullah rahmetleri yağacak, o kişi neşv ü nemâ bulacak. Her şey onda tecellî edecek. Yâni ilâhî aşk, ilâhî sevgi, ilâhî muhabbet ... Öyle tecellîlere mazhar olacak ki, dil tariften âciz!

“Meyvesiz bahçeyi eyleme imar

Çektiğin zahmete hebâ dediler.” Verimsiz bahçeyle uğraşma. Bir toprak vardır, su verirsin suyu tutmaz, gübre verirsin gübre tutmaz; verimsiz topraktır. Bir toprak vardır, suyu tutar, gübreyi tutar, sebzesini, meyvesini yetiştirir. Her şey onda hayat bulur. İşte müritler, mürşitlerinin birer bahçesidirler. Onları işleyecekler, onlara zikrullah, muhabbetullah nehirlerini bağlayacaklar. Onları kesâfetten letafete geçirecekler. Onları akıl bâliğ yapacaklar. Onlara düğün, dernek, gerdek  yapacaklar.

Süleyman Çelebi, Hz. Muhammed’in(as) Âmine Hatun’dan doğuşunu anlatmamıştır. Onu tarihçiler yazmış, kitaplar yazmış, Asr-ı Saadetler onu yazmışlar. Hz. Süleyman, Hz. Muhammed’in kendinden tulû edişini,  Muhammediyetin kendinden doğuşunu anlatmıştır. Akıl bâliğ olmuş, mürşidi ile gerdek olmuş, hemdem olmuş, ilikten damardan, cândan içeri vuslet etmiş, sırrına sırdaş, yoluna yoldaş olmuş. Hz. Muhammet (as) doğmuş, vicdan çocuğu olmuş. Biz Muhammediyete sahibiz, tâlibiz.

Onun için acaba Efendiler ne söylemek istiyorlar? 

Bütün ehlullah feryat etmişler, bir şeyler söylemişler. Þu insanın, vücudundaki nefsânî olan şeylerden arınması, bâtıla dur diyebilmesi, kesafetten letafete geçebilmesi, Hz. İnsan ünvanını kazanması, ben Hz. İnsanım, beni Allah kendisine muhatap seçmiş, ben Allah’ı diyet edenim, kelâm-ı Hak’la sohbet edenim diyebilmesi...

Bu sırra ancak Hak mürşidin emrine itaat, telkîne sadâkatle  erecektir derviş. Akl-ı selîm, düşünen, tevhîtte aklı bâliğ olan, mes’uliyet duygusu ile duygulanan, kendisine Kur’an verilen, Kur’an’a muhatap, Kur’an’ın sahibi, velâyet sahibi olacak.

Velâyetten nübüvvete, nübüvvetin de sahibi. Velâyeti var, nübüvveti var, makâmât -ı tevhidi var. Tevhîtle haşir-neşir olmuştur.

Bizim ihvânımız giderse bir yerde Allah’ı aramaya, yazıklar olsun ona, derim. Nerde bulacaksın? İlikten, damardan, cândan içeri değil mi?

“Küntü sem’an ve basaran ve yed’en...” “Ben sevdiğim kulumun diyeti olurum.” diyen  Hak mürşit, sevmenin, sevilmenin yollarını gösterdi bize, ruhundan ruh verdi bize.

Sırr-ı velâyeti, sırr-ı nübüvveti, sırr-ı âdemiyeti açtı bize. Öyle bir yol önümüze açılmış ki, bu yolda sa’y ü gayret etmeliyiz. “Veen leyselil insani illa ma’saa”[5] İnsan sa’y ü gayret edendir. Benliğini aşandır, varlığından Hak varlığına ulaşandır.

“Melâmidir evliya,

Dahi nice enbiya 

Cihârı bâ sefâ 

Kendine gel hey kendine”

Melâmete ermeden ne velî olunur, ne nebî olunur... İnsan olmak mümkün değildir. Yeter ki melâmetin sırrına ersin, vuslat-i yârla halvet olsun.

İhvânımız  az daha gözü kara, silkenenebilen, dünyâ ve ukbâyı tamir etmekten geçebilen olmalı.

“Ölmüşüm ölmezden evvel erdi cânım vahdete /

Ol bekâ-yı gülşen-i vahdetteyim yek dane ben.”

O gülşen, o vahdet, o bekâ âleminde vahdetteyim ben, vusletteyim ben, velâyetindeyim. Sözüm Kur’an! Feryat edip neler söylemediler ki... “Gir bizim bahçeye gör / Bülbüller efgân eder.” Dervişânımız zikrullah yaparlar, muhabbetullah yaparlar. “Cümle bülbüller içinde yekta gör bir dane ben.

Hani o senin benin, hani bir tane oluşun, hani vahdette vahdet oluşun, hani kesrette Hz. Muhammed(as) ile doğuşun?...

Muhteremler!

Zamanımız o kadar az ki, bunun bir nefesi bile boşa gitmemeli. Þu insan perde arkasında durmamalı. Sevmenin, sevilmenin sırrına ermeli, Hakk’ı diyet etmeli.

-Sen kimsin? diye sorulunca:

-Ben Hak mürşitte yok olanım. Ruhundan ruh alıp dirilenim. Hakk’ın muhâtabıyım. Velâyetim var benim, hikmetlere râm oldum. Kelâm-ı Hak’la söyler dilim. Allah’ın Resûlü’nü bin dört yüz sene sonra  topraktan kaldırdım, dirildi, geldi bana, bende ben oldu. Muhammediyetin mazharıyız.” Sözümüz böyle! Dağlara, taşlara söylesek, paramparça olur, akarlar.

  “Ve hamelehel insan”[6] Biz, bunu Hz. İnsana söylüyoruz. Fena-yı tamda bekâ bulanlara, varlğından soyunup Hak varlığına ulaşanlara  söylüyoruz; tabutla, teneşirle Allah’a gideceklere değil!

Telkîne sadâkat, emre itaatle gönül evine giren, harem-i ismete kadem basan, sevginin mazharı olan, îmân-ı taklitten îmân-ı tahkîke, “Ya eyyetühen nefsül mutmainne” [7]Nefs-i mutmainne sırrına mazhar olanlar, bu meydana gelsinler.

“Men aref sırrına er ko gafleti

Gör ne remz işler bu insan sureti

Haşri, neşri, tamuyu hem cenneti

Gayre bakma sende iste, sende bul ya hû!”

Gözünden görsün, dilinden söylesin, seni taşısın, seninle hemdem olsun sen hâlâ ne istiyorsun?

Aç gözünü hikmetle bak! Tefekkürle bak, nazar et eşyaya, eserde müessire nazar et... Hak mürşidin telkîni, bize emri bizi bu engellerden geçirecek, mânâ eri edecek. Hâlâ gelecek kelimesi bana ağır geliyor. Gayrı ne var a cânım, cân u cânân sendedir, derde derman sendedir.

Bir silkelenebilsek, şu çevremizden bir arınabilsek... “İstemem ben dünyayı, hem istemem ukbâyı” Dünyadan silkelenebilsek, ne dünyâ, ne ukbâ. Gönül buldu Mevlâ‘yı. Hak mürşidin telkîniyle oldu bunlar bana. Emrine itaat, telkîne sadâkat rehberimdir.

“Söyler kelâm bakar sana, görmez gözüm hiç mâsiva

Verdim gönül Hak’tan yana, hep gördüğüm dîdar olur.”

“Fe eynemâ tüvellû fe semme vechullah.”[8] Nasıl feryat etmesin Hasan Fehmiler! Neler söylemediler... Allah rahmetlerini üzerimizden  eksik etmesin.

Aman, biraz daha dikkatli, biraz daha uyanık!.. Sen seni bilmektir, pîre ülfetten garaz. Men aref sırrına erebilmek. Kendini bilmek. Kendini bilmek, Rabbini bilmenin anahtarı.

 Söyle, dünyâ engeli neymiş! Sen kesâfetinden  letafetine geçtiğin zaman dünyayı avucunun içine alırsın, ukbâyı da avucunun içine alırsın. Arpa tanesi kadar kalır!

Sen küçüklerin insanı değilsin; sen Kur’an’ın sahibisin! Allah yeryüzünde muhatap seni seçmiş, gökyüzünde de seni muhatap seçmiş. Onlar yer mi diyor, ben gökyüzünde de diyorum. Fenâda ve bekâda, dünyâda ve ukbâda Allahla muhatap insan. Ahsen-i takvim insan, mükerrem, mufaddâl insan.

Mehmet Akif Ersoy Çanakkale Þehitlerine “Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın...” diyor

Ben Tevhît Þehitlerine hitap ediyorum: Fenafillâhta yok olmuş, Hakk’ı kendine diyet etmiş, nâz ve niyâza yükselmiş, Allah ve Resûlü’nün rızasını emrolunduğu gibi dosdoğru olarak kazanan Tevhît Þehitleriyle sohbet ediyorum.

Meratip-i tevhidi, makamât-ı tevhidi zevk etmişler, ender fenadan geçmişler. Hangi terazi ehl-i tevhîdi tartacak? Kim ona hesap soracak?

Hak mürşit sormuş hesabı. Rabbim Allah, Lâ fâile illallah. Enfüsümde ve âfâkımda her zerremden işleyen tecellî-yi ilâhîyenin mazharıyım. Tecellî-yi sıfat-ı ilâhîyenin mazharıyım. Zandan, acabadan, evhamdan arınmışım, şüpheden arınmışım. Tecellî-yi zât-ı ilâhîyenin mazharıyım.

Hakk’ı diyet eden, fena-yı tamda bekâyı bulan ihvânımıza Cenâb-ı Hak, onlara, özel hitap ediyor:

“Elâ inne evliyaallah, lâ havfun aleyhim ve lâ hüm yahzenûn.”[9]  Elâ, agâh olun, mütenebbih olun, dikkat edin, tahkîk, muhakkak benim velilerim, fenafillâh olanlarım, nispet ef'âl, nispet sıfat, nispet vücuttan soyunanlarım, zan, evhamdan, şekten ve şüpheden kurtulanlarım!

Ah Benim Dostlarım!

Bin dört yüz sene evvel değil, bu âyet yeni yeni doğuyor, size yeni ufuklar açıyor. “Lâ havfun aleyhim” Sizin için korku yok, sakın ha! Sizin için hüzün yok, elem, keder yok. “Ellezine âmenu”[10] Onlar îmân ettiler, vuslat-ı yârla hâlvet oldular, îmân-ı kâmili buldular. Hak mürşitte yok oldular. Hak’la Hak olmanın sırrına erdiler. Onlar ittika ettiler, müttaki oldular.

Allah bizi bizden ayırmasın, bizi sevgisinden mahrum etmesin. Allah hepinizden razı olsun.       

 H. Sabri SOYYİÐİT      

 

 

    


 

Aşık sadık dervişlerin

Hak yolunda gidenlerin

Kendi nefsin bilenlerin

Perde olmaz gözlerinde

 

 

Fenâfillah olanların

Gönülde yer tutanların

Hak nuruyla bakanların

Perde olmaz gözlerinde

 

 

İsm-i azam bilenlerin

Sırra kadem basanların

Kenz-i mahfi olanların

Perde olmaz gözlerinde

 

 

Velayete erenlerin

Nübüvveti bilenlerin

Sefasını sürenlerin

Perde olmaz gözlerinde

 

 

 

Sevip sevip sevilenin

İtimadın alanların

Canım derviş olanların

Perde olmaz gözlerinde

 

 

Candan içre sevenlerin

Nefse arif olanların

Sırr-ı Kuran bilenlerin

Perde olmaz gözlerinde

 

 

Sırat mizan geçenlerin

Halvet zevkin alanların

Halde tevhît edenlerin

Perde olmaz gözlerinde

 

 

Dünyâ ukbâ geçenlerin

Urûç nüzül edenlerin

Sabri sırra erenlerin

Perde olmaz gözlerinde

 

 

22. 02. 2000 Almanya


 


[1] Yasin, 36/33

[2] İsra, 17/70

[3] Al-i İmran, 3/191

[4] Haşr, 59/2

[5] Necm, 53/39

[6]Ahzâb, 33/72

[7] Fecr, 89/27

[8] Bakara, 2/115

[9] Yunus, 10/62

[10] Yunus, 10/63



Telif Hakk © Tasavvuf Derneği
Tm Haklar Sakldr.


Kategori: Mektuplar
Anahtar Kelimeler: Yok
aretle: Share/Save/Bookmark

[ Geri Dn ]
E-Kitaplar
Bir Ayet

104.4. Hayýr! Andolsun ki o, Hutame'ye atýlacaktýr.

[ Hümeze Sûresi:4]
Kimler Bağlı
Ho geldin, Misafir
Üye adı
ifre
 

Kayt Ol
ifremi Unuttum
Sitemizde uan:
29 Ziyareti, 0 ye
Toplam 29 kişi var.
Arşiv
· Efendiyle Hemdem Olma
· Küçükköylü Ahmet Efendi'yle İlgili Hatıra
· Hacı Dursun Efendi'yle İlgili Hatıra
· Benim Yıkadığım Cennete Gider
· Gençlerden Beklenenler
· Akıldır kişiyi mesul eden
· Ey Allah İçin Yaratılan İnsan!
· Nedir Þeriat?
· Bu Halimizle mi?!.
· Demek hayrihi ve hayrihi ha!..
· Ehli Tevhidin görevi
· Zikrin önemi
· Yürü yavrum Hak Rasulün izinden yürü
· Hayatta En Güzel Þey: Huzur!..
· Hak Mürşidim Yol Gösterdi
· Sevgili Gençler
· Kadere rıza
· Mezarlığın Ötesinde mi?!.
· Kadere Rıza!
· Yolculuk! Yolcular!..
· Tarikatların Dejenere Oluşu!
· Vatan Sevgisinde Bir Vücut Olmak!
· Vücuda Hürriyetin Gelişi!..
· İki Zıt Bir Yerde Bulunmaz!..
· Yabanda Gezenlerden Olma!..
· Seni Sana Anlatmak!..
· Allah'ın Hikmet Hazinesi: İnsan!
· Niçin Seviyorum?..
· Muhterem Kimdir?
· Hak'tan Gayrı Değiliz!..
· Oğuz ve Sevda evladıma
· Sevgili Kızım
· Kader kaleminin bana yazdığı...
· Dilin Dikeni Kırılacak
· İyilik
· Rahmetin Yağışı
· Mürşidi Kamil
· Güzel Ahlak
· Hak Yolun Yolcuları
· Hakka Giden Hak Yolcuları
· Sevgili Dostlarım!
· Muhterem Dostlar!
· Hanım Kardeşler!
· Huzur, îmân-ı kâmilde
· Kardeşime ve Oğluma
· Zirve-yi Tevhide Giden Yolun Yolcuları!
· Ezelden ebede koşturan yolcu!
· Hayırlı Bayramlar
· Hüseyin Sabri Soyyiğit Efendi'nin Özgeçmişi
· Ana Temel İhmâle Gelmez
· Gayrullaha Düşürmesin
· Râbıtamız Hakk’adır.
· Fetih İki Kısımdır
· Kadere rıza ancak iman-ı kâmille…
· Gerçek iyilik!
· Hedefimize Ulaşabilmek İçin!
· İslâm’ın ana kaidesi
· EFENDİLERE HİTAP
· Kendine dönebilse...
· Bugünün yarını yok!
· Hacı Baba, neler yaptınız?
· İlk Emir: Oku!
· Selâm
· NE İSTİYORSUN!..
· KİÞİYİ HUZURA ÇIKARTAN ABDEST
· Melâmeti günlük hayata uygulamak
· Sadâkat sadâkat sadâkat!..
· Ne kadar sadâkat o kadar huzur
· Birbirinden Ayrılmaz
· BABALAR DİKKAT!
· ANALARIN AYAÐI ALTINDA
· Âfakî ve Enfüsî Mücadele / 31. 01. 2004
· BAYRAM VE HUZUR
· İnsanı vuslata getiren nedir?
· Allah'ın zikri yeter
· Akıl erdiremiyorum
· Urucun nüzûlün yolu
· Þiarımız, Ceza Değil; Aftır!
· Hakikatin elbisesi
· Hz. Muhammed (s.a.) Neyi Getirdiyse…
· Namaz Kılmak
· Oruç tutmak
· Hacca Gitmek
· Zekât Vermek
· HADDİNİ BİLMEK
· Birbirinden ayrılır mı!
· TAKLİTTEN TAHKİKA
· Müminler kardeştirler
· İslâm’da, imanda kardeşlik
· KUTLU DOÐUM
· Kalplerin huzura kavuşması
· İman ve amel-i Salih
· sevginin hâkim olması
· Zorlukları hâlleden ne?
· VAR ONLARLA KAL
· Nâr Nura Döndü mü?
· Engelleri kaldırmak
· Temizlik imandandır
· Tek düşüncemiz…
· Allah'ın zikri yeter
· Melâmeti anlatmak
· BİR MELÂMİ NASIL OLMALIDIR!
· Melâmet bir meşreptir
· Melâmet anlayışımız
· Melâmet’in özünü Muhafaza
· İlâhî aşk
· Seyyid M.Nurül Arabi Efendi Hazretleri
· Niyazi-i Mısri Efendi Hazretleri
· Pirizrenli H. Ömer Lütfi Efendi Hazretleri
· Hasan Fehmi Tezdoğan Efendi Hazretleri
· Ahmet Kumanlıoğlu Efendi Hazretleri
· Kurban Bayrami Mesaji 10.01.2006
· Muhterem İmam Efendiler ve Sevgili İhvanlarım
· 05.10.2006 Bayram Mektubu
· 12.10.2006 Ramazan sonrası uyarı mektubu
· Melametin Tanimi
· Ey Allah için yaratılan Hz. İnsan!
· Yürü Yavrum, Sen, Hak Resulün İzinden Yürü!..
· Dostlarıma
· İzmir, 28. 12. 2006
· İzmir, 04. 01. 2007
· Allah’ın ahlâkıyla ahlâklanmak!..
· Mânevî Mes’uliyetin Ağırlığı!..
· ZİKİRSİZ OLMAZ!
· Zikir ne yapar?
· Ana temel ihmâle gelmez
· Gizli Þirkten Kurtulmak / İzmir, 07. 02. 2007
· Yare Vuslat Ettiren Telkin / İzmir, 18. 02. 2007
· Hakikat İlmi, Mensuplarına Verilmeli! / 22. 02. 2007
· NİÇİN "MUHAMMEDİ MELAMİYİZ" DİYORUZ! / 08. 03. 2007
· Yokluğu Sermaye Etmek! / 22. 03. 2007
· HAK DOSTLARININ KÖKÜ KESİLDİ Mİ? / 25. 03. 2007
·  CANIM ANACIÐIM! / 26. 03. 2007
· HAYAT NEHRİNDEKİ HALİMİZ!.. 05. 06. 2007
· Þeriatla Hakikat: Beden ile Ruh! / 06. 06. 2007
· MEYVELİ AÐAÇLAR: İLİM SAHİPLERİ!.. 12. 06. 2007
· AMAN DOSTLAR, DİKKAT!.. 20. 06. 2007
· İYİ İNSAN OLMAK... / 22. 06. 2007
· HAKİKAT KAPISINI ARALAMAK... / 25. 06. 2007
· ALLAH'A MUHATAP: İNSAN! / 28. 06. 2007
· GÖNÜL KALESİNE TEVHİT BAYRAÐINI ÇEKMEK / 12. 07. 2007
· GÖZÜMÜZE HİÇBİR ÞEY PERDE OLMASIN! / 29. 11. 2007
· KOMÞU KARDEÞTİR, AYRICA DA MÜ'MİN KARDEÞTİR! /10. 12. 2007
· KURBAN BAYRAMINIZI TEBRİK EDERİM! / 19. 12. 2007
· Akl-ı Selim / 14. 01. 2008
· HEM ALLAH'A HEM DE HZ. MUHAMMED (A.S)'A TABİ OLALIM 15. 01. 2008
· SOHBETLERİ ANLAYABİLMEK!..
· GÜZEL AHLAK / 27. 02. 2008
· DÜNYA-UKBA PAZARINDAN GEÇMEK! / 27. 02. 2008
· KENDİNİ BİLMEK / 06. 03. 2008
· HAK MÜRÞİDİN KIYMETİNİ BİLMEK! / 12. 03. 2008
· İLAHİ DÜZENE HİZMETTE KATKIMIZ OLMALI! /10. 07. 2008
· EN BÜYÜK DÜÞMAN! / 20. 07. 2008
· SEVGİLİ DOSTUM HACI ALİ EFENDİ / 21. 07. 2008
· ÞERİATIN İÇİNDE HAKİKAT MEVCUTTUR
· SEVGİLİ DOSTLAR
· 17. 11. 2009 tarihli mektup
· HAYIRLI BAYRAMLAR...
· 
· YA RAB, BİZİ UZAK EYLEME EVLAD-I RESULDEN
· SIR VE HİKMET HAZİNESİ İNSAN
· İYİLİKLERİN İNSANI OLALIM
· DERVİÞ KİMDİR?
· GÖNÜL YIKMAYALIM!
· TEVHİDE HİZMET
· ALLAHIN RAHMETİNE, MERHAMETİNE, MAÐFİRETİNE ÇOK MUHTACIZ!
· DERVİÞ OLAYIM DER İSEN / CAN MÜRÞİDİN TELKİNİYLE
· KENDİMİZİN GÜVENİNİ KAZANMAK
· ALLAH MUHABBETİ
· ZİKRULLAH
· YÜRÜ YAVRUM, HAK RASUL'ÜN İZİNDEN YÜRÜ!
· KUTLU DOÐUM
· MEVLA GÖRELİM NEYLER...
· NEBİLER SERVERİ AHMED GELİYOR
· CANLI ÖRNEK OLABİLMEK
· İNCİTME SAKIN
· DERVİÞLİK!...
· HİSSEDEBİLMEK...
· Ruhtan Ruh Alan Bizler
· SAFA GELDİN YA RAMAZAN
· BAYRAM MEKTUBU
· KURBAN BAYRAMI VESİLESİYLE...
· HALDE TEVHİD EDENLER!
· GÖNLÜMÜZDE DOÐSUN HER AN!
· iNSAN: GÜZEL VARLIK!
· HUZURDA OLDUÐUMUZU İDRAK EDELİM!
· HAYIRLI RAMAZANLAR OLSUN!
· NEDİR EN ZOR ÞEY?
· DALGAYI DENİZİN, DENİZİ DE DALGANIN DIÞINDA GÖRME!
· O SENDE İKEN, SEN O'NU GAYRIDA ARAMA!
· ALLAH'IN YAKINLIÐINI YAÞAMAK!
· VARIRSIN VAHDET İLİNE
· KUTLU DOÐUM
· Dostlarımızı Ziyaret!
· Bereketli Ziyaret!
· DOSTLARIMIZI ZİYARET!
· DOSTLARIMA

Toplam 197 kayıt var

Anasayfa | Kur'an-ı Kerim | Videolar | İlahiler (mp3) | İlahiler | Hatıralar | Mektuplar | Sohbetler | Öz Geçmişler | Kullanım şartları

©2002 Tasavvuf Derneği Tüm hakları saklıdır.