İzmir, 22. 11. 2006
Ey Allah için yaratılan Hz. İnsan!
Esselamüaleyküm
Allah’ın rahmeti, merhameti, mağfireti üzerinizden eksik olmasın muhterem dostlarım!
Kur’an-ı Kerim’de ilk ayet:Oku. Rabbinin ismiyle oku. Yoktan var eden, yaratan, yaşatan, rızkı veren Ulu Mevla’nın ismini anarak oku. Rabbini her an hatırla. Bir katreden yaratmış, yed-i kudretiyle (kudret eliyle) o katreyi şekillendirmiş, ruhundan ruh vermiş, onu sıfatlarıyla süslemiş. Ana rahminde onu en güzel şekilde, eksiksiz yaratmış.
Yine insana hitaben dört yeminle: “Biz insanı en güzel şekilde eksiksiz yarattık.”
Ayette: “Biz kutsi emaneti insana verdik. Dağlara verseydik paramparça olurdu dağlar.” buyruluyor.
Bu ilahi hitaba muhatap olan insan, kendine çeki düzen vermelidir. Çok pek çok dikkatli olmalıdır.
Bu ilahi hitaba muhatap olan insana, kutsi emaneti teslim alan insana, şuurlu, mütefekkir, adımını göre göre atan insana ben de Hz. İnsan, diyorum. Eşref-i mahluk yani yaratılmışların en güzeli, en şereflisi, Allah ve Resulüne muhatap olan insan.
Cenab-ı Hak kutsi hadiste buyuruyor ki: “Bütün kainatı insan için, insanı kendim için yarattım.”
İşte onun için diyoruz ki:
Ey Allah için yaratılan Hz. İnsan!
Düşün ve yine düşün: Yaratan, yaşatan, rızkımı veren beni niçin yaratmış ve ben nasıl olmalıyım?
Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Keriminde akıl sahiplerine hitap eder. O akıl ki akl-ı selim. Acabadan, şekten, şüpheden, arınmış, zandan, evhamdan geçmiş. Akl-ı maaş, yeme-içme aklı. Akl-ı maad, ahireti düşünen akıl. Akl-ı selim, akl-ı külli, Allah’a muhatap olabilen akıl. Allah’la mülakata girebilen, şuurlu, mütefekkir. Bu akıl sahiplerine Allah hitap ediyor. Bu akıl sahiplerini kantar tartmaz. Bunların sözlerinde sohbetlerinde nefsaniyet yok. Niçin, niye, neden öyle… Kıyl u kalde kalmazlar. Bunları ne cehennem korkutabilir ne de cennet sevindirebilir. Hak mürşit bu zat-ı muhteremleri dünya, ukba cazibesinden kurtarmış, vuslat-ı yarla halvet ettirmiş. “Mutu kable en temutu” sırrına mazhar bunlar. Ölmeden evvel öldüler, yani fenafillah oldular. Fenafillah oldular da “La havfun aleyhim” ayeti haklarında tecelli etti: Allah dostlarına sakın ha öldü demeyin. Hak mürşit onları fenafillaha uğrattı, ölümün ötesine geçirdi.
Şu insan öyle kıymetli bir varlık ki! Tarifin üzerinde bir varlık. Biraz evvel “Hak mürşit onları fenafillahtan geçirdi.” dedik. Ruhu şad olsun, mürşidim hep fenafillah derdi: Dikkat edin çocuklar! Fenafillah olmayanda şirk-i hafi var. Şirk fiilinden, şirk sıfatından, şirk olan vücudundan nam u nişan kalmayacak. Kemale ermek isterseniz, telkine sadakat gerek. Fena-yı tamda bekaya ermek için can mürşidin telkini yeterlidir.”
Ve yine can mürşidim der ki: “Fenafillah olmadan, vuslat-ı yarla halvet olamazsın. Naz ve niyaza yükselemezsin. Şirk olan benliğinden kurtulamazsın. Fenafillah olmadan dostun harem-i ismetine giremezsin. Kadere rıza, emr-i Hakk’a itaat edemezsin.
Hak dostlar, hak mürşidin emrine itaat, telkinine sadakat ile fena-yı tamda bekayı bulmuşlar. Bu zat-ı muhteremlerin halleri tarifin üzerinde.
Geçmeyecek onlar sırat
Vermeyecek onlar hesap
Mürşide verdiler hesap
Hep gördüğü didar ve cemal olur.
Melametin yokluğunda yok olup varlığında var olanlara bilmem ki ne desek! Ne söylesek yeterli mi?
Ey yokluğu sermaye edip Hak varlığına ulaşan sevgili dost!
Zandan, evhamdan geçip vuslat-ı yarla halvet eyleyen!
Emre itaat, telkine sadakat ile gönüller fetheden!
Canda cananla buluşup bilişip sevişen!
Söyle Allah aşkına, bu hale nasıl geldin, nasıl getirildin? Allah’a kul, Peygambere ümmet yetiştiren zat-ı muhterem kimdir? Haber ver bize o sevgiliden, canda cananla buluşturup biliştirip seviştirenden!
- Elbetteki bir ehline varmadan olmaz. Ayette: “Zikri ehlinden alınız, tövbeyi ehlinden alınız.”
Ulu Yaratanım, dostlarının, sevdiklerinin, hak mürşidin himmetlerini üzerimizden eksik etme. Dostlara ilham ver, feyiz ver, aşk ver. Ver de layık kul olsunlar.
Ulu Mevlam, tut elimizden de dilimizi zikirsiz, gönlümüzü aşksız, muhabbetsiz, ruhumuzu gıdasız bırakma Mevlam. Sevdiğin kulunun gönlünde karargahını kurarsın. Sıfatınla süsler, gözünden görür, kulağından duyar, dilinden söylersin. Halde tevhit ettirerek şahadet verdirirsin.
Hak mürşidin telkininin yolları açacağına şüphemiz yok. Emr-i Hakk’a itaat ederek, zikri ehlinden almak, fena-yı tamda bekaya ermek, sadakatle bağlanıp Hakk’ı diyet etmek nasip et Mevlam cümlemize.
Gelin dostlar, yarınlara bir şey bırakmayalım! Halde tevhit ederek teşehhüde erelim. Fena-yı tamda bekayı bulalım.
Pir Seyyid Muhammed Nur’un yolunda fenafillaha uğramak, zat-ı Hakk’a mazhar düşmek, Hakk’ı diyet ederek kelam-ı Hak’la sohbet etmek Allah bütün dostlara ihsan ve ikram eylesin.
Can mürşidim, Hakk’ı diyet eden Hak mürşidim!
“Habibim sana biat edenler bize biat eder.” hitabına muhatap olup Hakk’a biat eden, kelam-ı Hak’la sohbet eden, halde tevhit ettirerek şahadet sırrını açan can mürşidim!
Sizi nasıl anlatayım? Lazım ki ben, siz olayım. Senlik benlik Hakk’a inkılap etsin. Etsin de devri alem olsun. Öyle bir alem olsun ki tarifi mümkün olmayan, harfsiz, savtsiz, kelamsız aşkullah, zevkullah, muhabbetullah alemi olsun. Allah can mürşidin himmetini üzerimizden eksik etmesin.
Ey Hakk’ı diyet eden mürşidim!
Kelam-ı Hak’la sohbet eden mürşidim!
Maziyi hal edip bütün kayıtlardan soyunup vuslat-ı yarla halvet olan, zevk u sefasına eren, hikmetler hazinesi mürşidim!
Lütüf ve kereminden bir an mahrum etme. Ne mutlu size vuslat edenlere! Ne mutlu can mürşidim sizi özünde bulanlara! Siz iman-ı kamili telkin edersiniz. Sırattan mizandan geçirip Hakk’a vuslat ettirirsiniz. Kurb-i feraizle vahdet, kurb-i nevafille kesret zevki verirsiniz. Kesret vahdet bir edip Kavseyn’e erdirirsiniz.
Ey hikmetler hazinesi, naz ve niyaza yükselen, şahadet verdiren, taklitten tahkik imana geçiren!
Sen vallahi can u cananımızsın, derde derman ulu mihmanımızsın. Yüzüne nikabı çekip de gayrıymış gibi gözükmeye kalkma. Uzaklara gidip bizi feryat ettirme.
O bir göz ki sana baktı, nice gayre bakar bilmem
O nur kim nur-i vahittir, görür senle seni her an.
Ulu Yaratanım!
Bize dervişlik ver. Aşk, sevgi, muhabbet ver. İman-ı kamil, amel-i salih ver. Hak mürşidin gönül rızasını kazananlar zümresine ilhak et. İlhak et de bütün müşkilatlarımız hall u asan olsun.
Can Dostlarım!
Sevgili Dervişlerim!
Melamete intisap ettiğimiz için çok pek çok sevinelim. Can mürşidim sırattan, mizandan geçirir. Ol dost ile halvet ettirir. Can mürşidim yarınlara iş bırakmaz. Onun için melametin kadr u kıymetini bilelim. Bilelim de can simidi gibi sarılalım. Allah bizi bir an olsun şuhuttan tefekkürden, vuslat-ı yarla halvetten mahrum etmesin. Aşkımız aşkullah, muhabbetimiz muhabbetullah olsun.
Tefekkür ve rabıta üzerine yaşamanızı tavsiye eder, Allah’tan sonsuz iyilikler dilerim dostlarım.
Selam, sevgi, dualarla çocuklarınıza çok dikkat etmenizi tavsiye eder hepinizi Allah’a emanet ederim.
Hüseyin Sabri SOYYİĞİT
HACI BABA