12. 10. 2006
Esselamualeykum
Muhterem Dostlarım!
Yılda bir defa Ramazan-ı Şerif gelir. Ramazan-ı Şerif hakkında Allah’tan
methiyeler, Peygamberimizden methiyeler, dil dökmeler… Aman Allahım! Bu Ramazan
ne imiş? Ne hikmetler, ne manalar varmış Ramazan’da. Camiler cemaatle dolar,
mukabeleler okunur, hatimler indirilir, teravih namazları kılınır, rahmete,
mağfirete nail olunur. Mükafatını bizzatihi Allah verecektir, müjdeler edilir.
Anladık
anladık da acaba ne değişti? Neler değişiyor? Kendimizi kandırmayalım. Allah
için tutulan orucun, okunan Kur’an’ın, kılınan namazların etkileri, faydaları
neler olmalıdır?
Üç aylar, Regaip kandili, Berat kandili, Miraç kandili, Kadir gecesi, mübarek
Ramazan ve Bayram geceleri… Allah kuluyla dostluk, sevgi, muhabbet kurmak
istiyor. Kul bunu idrak etmelidir, fehmedip anlamalıdır. Bu büyük
müjdelere karşı “Ben nasıl olmalıyım?..” Rahmet, merhamet, mağfiret
kapıları açılıyor. Yine mi okka dörtyüz? Eski tas, eski hamam mı? Camiler
boşalıyor, Kur’anlar rafa kalkıyor. Söylemeye utandığım haller, yaşantılar
tekrarlanıyor. Bunlar, Yaratan’la, Yaşatan’la alaydan (istihzadan) başka bir
şey değildir.
Bu
büyük müjdeleri alan insan, genel affa uğramış, idamdan kurtulmuş. Ebedi
mahkumiyetten selamet bulan insan, soruyorum, nasıl olmalıdır?
Elbetteki emri bil maruf ve nehyi anil münker üzere olmalı. Allah’ı Resulü
günde yetmiş defa istiğfar ediyordu, tövbe ediyordu. “Ya Rab! Beni bana
bırakma, ezel ebed tut elimden.” diyordu.
Şu insan çok büyük iş başarmış gibi bayramın akabinde Aman Ya Rabbi, intikam
alırcasına Ramazan’dan, Kur’an’dan, ibadetten uzaklaşıp nefsani hareketlere
dönüyor. Bu yapılan ibadetlerden bir şey beklenebilir mi?
Bir
ayet-i kerimede: “Ey kulum! Ne cesaretle bana isyan ediyorsunuz,
küfrediyorsunuz? Sizi yaratan, yaşatan, eksiksiz rızkınızı veren benim. Sizi
yoktan var ettim. Arzı sizin için döşedim. Sayısız nimetler ikram ve ihsan
eyledim. Yine ölecek değil misiniz? Yaptıklarınızdan dolayı hesaba, muhasebeye
çekilmeyecek misiniz? Öyleyse ne cesaretle isyankar oluyorsunuz?”
Muhteremler!
Dost
acı söyler. Cenab-ı Hak: “Habibim, akrabanı, yakınlarını korkut. Onlara
gerçekleri apaçık söyle.” buyuruyor. Allah bu yolda bize anlayış versin,
fehmetmek, tefekkür etmek, Hakk’ı-batılı, helali-haramı seçmek, yaratılış
gayesini bilip adımlarını göre göre atmak, nail olduğu affı korumak, onun kadr
u kıymetini bilmek nasip eylesin. Bir farz namaz, bütün Ramazan’da kılınan
teravihlerden daha kıymetlidir. Çünkü bu, farz-ı ayndır.
Muhterem Dostlarım!
Nefse, şeytana açık kapı vermeyelim. Öyle dikkatli olalım ki itibarımızı
kaybetmeyelim. Şükreden, hamdeden, zikreden biz olalım. Şeytan ve nefsin
askerleri durmadan insanlara musallat olmakta. Allah korusun, bir ayda
kazandığını bir anda yok edebilir.
Sevgili Dostlarım!
Bizler akl-ı selim ile hareket edeceğiz. Güzel ahlak ile en mütevazı bir
şekilde hareket edeceğiz ki inşallah Allah’ın yanında makbul olur.
Amel çokluğuna itibar olmaz, kulundan Halık’ı hoşlanmayınca.
Allah kulundan nasıl hoşlanır?
Kul rıza üzerine hareket ederse, Allah da kulunu sever.
Muhteremler!
Biz Allah’a her nefes hesap vermekteyiz. Avam-ı nas gibi gidip mezarlıkta hesap
vereceklerden değiliz. Her an bizden hesap alıyor Ulu Sultan.
Ulu Yaratanım!
Hesap vermezden evvel hesabımızı verelim. Mevlam! Sen Kadirsin, Muktedirsin.
Kulunu yaratan, yaşatan, rızkını verensin. Ve kulunu kendi sıfatlarınla
süslemişsin. Bizi Allah demekten mahrum etme. Adımlarımızı göre göre atalım.
Kadere rıza, emr-i Hakk’a itaat edenlerden eyle bizi. Rahimsin, Kerimsin
Mevlam. Bir an olsun bizi bize bırakma.
İnsan Hak yolda yürüyen, sırat-ı müstakimden ayrılmayandır. İnsan, yaratılış
gayesini bilip Kur’an’ın önderliğinde hedefe yürüyecek.
Sevgili Dervişlerim!
Muhterem Dostlarım!
Her halimizle hesaptayız, muhasebe ve muhakemedeyiz. Kendimize çeki düzen
verelim. Canda cananı incitmeyelim, üzmeyelim. Allah bu yolda elimizden tutsun.
Hak mürşidin himmetlerini üzerimizden eksik etmesin.
Selam,
sevgi, dualarımla Allah’a ve Resulü’ne emanet ederken daima huzurlu, sırat-ı
müstakimden yürümenizi, Hakk’ı-batılı, helali-haramı fark etmenizi tavsiye
eder, Allah’a emanet olunuz, derim.
HACI BABA
Hüseyin Sabri SOYYİĞİT