Süleyman Çelebi diyor ki:
“Doğdu ol saatte ol sultan-ı din
Nura gark oldu semâvat u zemin.”
Dinin sultanı doğdu. Mekke-yi Mükerreme’de, Âmine Hatun’dan doğdu. Ama hakikatte mânâ olarak Süleyman Çelebi bu tecellîye, O’nun mânâsına vâkıf olunca, bu doğuşu zevk etti, mevlidi yazdı.
Ehli tevhidin hâlinde bu doğuş tecellî edecek. Aşkla zevkle, mânâ ile zuhura gelecek. Gelecek de işte o zaman insan kesafetinden letafetine geçmiş olacak. Ehl-i tevhid olan herkesin özünde Muhammediyet vardır.
Hak mürşidin telkiniyle Muhammediyet doğar. Bu öyle bir doğuş ki öyle bir hâl ki öyle bir durum ki akıl fehmetmez onu. Aklın maverasında, aklın ötesinde, bir hâl. Allah’ın Resûlü gerek kesafetiyle gerekse mânâsıyla hikmetler hazinesi. “Habîbim sen olmasaydın onsekiz bin âlemi ne sebeple yaratırdım!” buyuruyor Cenâb-ı Hak.
Bizler Hak Resûlün idaresini, gösterdiği, kemâlatı idrak edebilseydik, huzur bulurduk. O’nun letafet tarafına geçen, ölümsüzlüğünü bulan, görerek bilerek şahadet getiren zat-ı muhteremler, O’nun hâlet-i ruhiyesini yaşamakta.
Ehl-i tevhid, görerek, bilerek, yaşayarak şahadet getirir. Hak mürşidin telkinine sadâkat, emrine itaat, bütün müşkilâtları hâll u âsan eder. Allah bu yolda hepimizin elinden tutsun.
Dünya devletleri, Hz. Muhammed’in hayatını inceleseler, huzur bulacaklar. Peygamber Efendimiz (s.a.) veciz ifadeleriyle yaşantılarıyla, dünyaya huzur getiren, kardeşlik getiren, mazlumun hakkını koruyan, zâlime haddini bildiren hadisleriyle hikmetler hazinesi sohbetleriyle bunu kanıtlamıştır.
Peygamber Efendimiz’i (s.a.) sene-yi devriyesi olarak 20 Nisan gününe şahsen sığdıramam.
Madde vücudunun doğuşu böyle. Ya mânâsı? Cihana hayat vermekte. Biz Allah ve Resûlü’nü hem kesafetiyle maddesiyle hem de letafetiyle yâni mânâsıyla zevk edip yaşayacağız inşallah.
Allah’ın Resûlü’nü mânâ olarak zevk etmek, O’nu yaşamakla olur. O’nu yaşamak da ancak Hak mürşidin emrine itaat, telkinine sadâkatle olur. Güzel ahlâkla, fenâyı tamda bekâyı bulmakla, hâlde tevhid edip şahadet getirmekle olur.
Vahdeti velâyetten; kesreti de tafsilât-ı Muham-mediye’den alarak, Kavseyn’de görerek, bilerek, yaşayarak şahadet getirmenin zevkini Allah bütün ihvana nasip eylesin.
20. 04. 2005