23. 06. 2009
Esselamualeykum Esselamualeykum
Sevgili dostlar,
Selam sevgi ile Allah’tan sonsuz
iyilikler dilerim. “Akl-ı Selim’e Hitap” diye bir kitap yazdık. Akl-ı selim
olmak; düşünen, tefekkür eden, adımını göre göre atan, sözü, sohbeti
murakabeli/kontrollü olmaktır.
Kendimize çeki düzen verelim.
Adımımızı göre göre atalım. Dikkat edelim de canda cananı incitmeyelim. Dikkat
et dost,
Melamidir evliya, dahi nice
enbiya
Hem cihar-ı basafa, kendine gel
hey kendine
Þu insan, kendini abes, alelâdi
görmemelidir. Dikkat etsin, yaratılış gayesini bilsin. Kendine sorsun:
Ben kimim?
Yaratan, yaşatan, rızkımı veren
benden ne istiyor?
Ben nasıl olmalıyım?
Sevgili dostum,
Sen o kadar kıymetli bir
varlıksın ki dağların kaldıramayacağı bir yükü Allah sana vermiştir. Emanetin
sahibi insan. Vuslat-ı yarla halvet insana ait. Hak mürşidin elini öpmüş,
telkinini almış, al denileni alıp at denileni atan Hz. İnsan!
Neyi atacak bu insan?
Þirk fiili atıp fiilullaha
geçecek. Þirk sıfatı atıp sıfatullaha geçecek. Þirk vücuttan geçip vücudullaha
mazhar olacak. İşte o zaman Hakk’ı diyet etmiş olacak. Cenab-ı Hak da buyuruyor
ki: “Ben sevdiğim kulumun diyeti olurum.”
Sevip sevip çok sevilen kul
olmak, tevhidin manevi duygusuyla duygulanan, varından geçip, Hakk’ı diyet eden
kul olmak, Hak'la mülakata, sohbete giren bir kul olmak… Öyle bir kul ki
tarifin üzerinde bir kul. Sultandan içeru bir kul. Sultanı diyet eden bir kul.
İşte bunlar,
Geçmeyecek bunlar sırat
Vermeyecek bunlar hesap
Mürşide verdiler hesap
Hep gördüğü didar olur, cemal
olur
Cemal-i yare bakarken Fehmi,
tevhid hançerini duymadı canda
Bütün Hak dostlar, velayet ve
nübüvvet makamlarına, Kavseyn, Ev edna makamlarına, bu kutsi ve ulvi makamlara,
hep mürşid-i kamilin terbiyesiyle yetiştiler. Gözlerinden perdeler kalktı.
Söyler kelam bakar sana
Görmez gözü hiç masiva
Vermiş gönül Hak'tan yana
Hep gördüğü didar olur, cemal
olur
A canım,
Bir mürşide varmadan olmaz
Varıp da sözünü tutmadan hiç
olmaz.
Allah'a muhatap olacak, harim-i
ismetine girecek, Hakk'ı diyet edecek zat-ı muhteremler, hep mürşid-i kamilin
telkiniyle onun terbiyesiyle yetişenler, bu sırra erdiler. Ne mutlu! Sevgiliye
dost olmak, sevmek, sevilmek her kula nasip olmaz.
Muhteremler,
Bulunduğumuzun yerin kadr u
kıymetini bilelim. Çokça zikir yapalım. Allah bizden çok zikir istiyor. O zikir
ki Allah’ın emri, O zikir ki onu, mürşid-i kamil telkin etmiş. O zikir ki perdelerden
öte geçirir, vuslat-ı yarla halvet ettirir.
Gel sevgili dervişim, çokça zikir
yapalım. Zikir, fikrimizi açar, tefekkürümüzü açar. Zikredenler mest olur,Allah
ile dost olur. Bir saat tefekkürle zikretmek yetmiş sene nafile ibadetten efdal
olur.
O zikir, insan vücudunda ihtilâl
yapar. Hasedi, inadı, varlık ve benlikleri kökünden siler atar. Her mertebede
her makamda önce zikir vardır. Tecelli-yi efal, tecelli-yi sıfat ve tecelli-yi
zata zikrullah ile girilir. Zatından zatına mazhar olanlar, zikrin sayesinde
ihtilâl inkılap yaptılar.
Sevgili dostlar,
İnsan, Allah'ın sır ve hikmet
hazinesidir. Bu sır ve hikmet hazinesini zikrullah ile karıştıralım. Onlar
tefekkür ederler, bu âleme nazar ederler de Allah'ın batıl bir şey yaratmadığını
fehmederler.
Kimdir onlar?
Allah'ı Allah'ın efaliyle
zikredenler, Allah'ı Allah'ın sıfatıyla zikredenler, Allah'ı Allah'ın zatıyla
zikredenler. İşte bu zat-ı muhteremler, bu âleme nazar ederler de “Rabbimiz bâtıl
bir şey yaratmamış, derler.” Her şeyi yerli yerinde görürler.
Ulu Yaratanım,
Bize aşk, muhabbet ver. Bizi bir
an olsun kendinden uzaklaştırma. Kaderimize rıza gösterelim. Hak emrine itaat
edelim.
Ulu Sultanım,
Sevilen kul olup Hakk'ı diyet
edelim. Öyle derviş olalım ki Mevlâm, mütevazı/alçakgönüllü, emre itaat eden,
Hak mürşidin telkinine sadakat gösteren, al denileni alıp at denileni atan
dervişlerden olalım Mevlâm. Bu kutsi ve ulvi yolda ezel ebed tut elimiz. Elimizden
tutmazsan, bize “Dervişim, kulum benim!” demezsen halimiz ne olur? Elbetteki
perişan olur.
Kulum demezsen hâlimiz ne olur
Yüz kara, gönlümüz perişan olur
Sensiz bütün âlem karanlık olur
Sen vallahi can u cananımızsın
Gözümüz hikmetle cemale baksın.
Dilimiz hikmetle Hak sohbeti etsin. Huzurda olduğumuzu fehmetmek, idrak etmek,
aşkla zevkle o hali yaşamak ikram eyle ihsan eyle Mevlâm.
Bize can damarından daha
yakınsın. Bizi sıfatınla süslemişsin. Dilimizin dönmesi, gözümüzün görmesi,
kulağımızın duyması hep sıfatının tecellisidir Mevlâm.
Dilimizi Allah demekten, gözümüzü
cemale bakmaktan, kulağımızı sohbetini dinlemekten bir an olsun uzaklaştırma
Mevlâm. Bu hali fehmedip, yaşayıp zevk etmeyi ikram ihsan eyle Mevlâm. Sonsuz
hamd u sena Mevlâm.
Selam, sevgi, dualarımla Allah'a
emanet olun, dostlar.
HACI BABA
Hüseyin Sabri SOYYİÐİT
İlahi rahmetinle eyle ganî
Settârü’l-uyûp’sun ey kerem kâni
Yek padişahsın sultanlar sultanı
Sen vallahi can u cânanımızsın!
Sana kul olmak bizlere kâfidir
Bütün âlemler ins ü cin âcizdir
Ah u feryadımız Mevlâ’mızadır
Sen vallahi can u cânanımızsın!
Neyimiz vardı ki hesap verelim?
Fâil-i mutlaka kurban olalım
Nasip etsin Mevlâ hayat bulalım
Sen vallahi can u cânanımızsın!
İnandık fâil, mevsuf, mevcut sensin
“Hüvel evvelü vel âhiru” diyensin
“Vez zâhiru vel bâtın” yine sensin
Sen vallahi can u cânanımızsın!
Kulum demezsen hâlimiz ne olur?
Yüz kara, gönlümüz perişan olur
Sensiz bütün âlem karanlık olur
Sen vallahi can u cânanımızsın!
Rahimsin Mevlâm aşkınla hep yanam
Himmet et kuluna, seninle kanam
Canım feda olsun ben sana varam
Sen vallahi can u cânanımızsın!
Biz neredeyiz, nemiz vardır Mevlâm?
Allah deriz, Hak deriz böyle yanam
Aşk ile zevk ile sana kavuşam
Sen vallahi can u cânanımızsın!
Merhametin sonsuz, hem de Settârsın
Kerimsin Rahimsin birde Gufransın
Aşk ile Allah diyene ne dersin?
Sen vallahi can u cânanımızsın!
Bana nâr-ı cehim uzak durmaktır
Gafletin narına böyle yanmaktır
Zikirsiz, ilhamsız, ebter olmaktır
Sen vallahi can u cânanımızsın!
Naz ve niyâzım seninle sanadır
Hüseyin Sabri de seninle vardır
Zatına perde yine sıfatındır
Sen vallahi can u cânanımızsın!
Esselamualeykum
Muhterem Efendiler,
Melâmet, bir tarikatla kıyas-ı kabil
değildir.
Melâmidir evliya, dahi nice enbiya
Hem cihar-ı basafa, kendine gel hey kendine
Onlar, nefislerini levmetmişler,
benliklerinden geçip Hakk'ı diyet etmişler, sırattan mizandan geçip dost ile
halvet etmişler. Allah bu zat-ı muhteremlerin adedini çoğaltsın. Himmetlerini
üzerimizden eksik etmesin. Bunların sözlerinde sohbetlerinde hikmet ve mana
vardır. Halde tevhid edenlerdir. Þuhut ve tefekkür üzre duranlardır. Ender
fenadan bekaya geçmişlerdir. Halk arasında nişansızdırlar.
Bu zat-ı muhteremler zahiri halk ile
batınları Hak olanlardır. Cehrî zikirleri Hz. Ali’den, hafî zikirleri de Hz.
Sıddîk’den gelir. Salat-ı daimune girer bu zat-ı muhteremler.
Âşıklar kıblesi semme vechullah, nereye
baksan hemen Allah.
Bunların sohbetlerine, muhabbetlerine doyum
olmaz. Kelam-ı Hak'la sohbet ederler veya kelamı Hak'tan duyarlar. Ender
fenadan bekaya geçen dervişlerdir bunlar.
Geçmeyecek onlar sırat
Vermeyecek onlar hesap
Mürşide verdiler hesap
Hep gördüğü didar olur, cemal olur
Gel dervişim melamet hırkasını giyelim.
Varımızdan geçip Hak varlığına ulaşalım. Niçin, niye, nedenlere hiç
takılmayalım.
Hak dostlar,
Melamet sır ve hikmet hazinesidir. Her kula
olmaz müyesser. Hal ilmi, aşk ve muhabbet ilmidir. Onlar Hak dostların sırrına
sırdaş, yoluna yoldaştırlar. Harem-i ismetin üyeleridir onlar.
Mürşidim buyurur ki:
Nerde görsen ver onlara selamı
Onlar söyler her an Allah kelamı
Bulunduğumuz kutsi ve ulvi makamların kadr
u kıymetini bilelim dostlar. Rabıtamıza sımsıkı sarılalım dostlar. Tenezzül,
tevazuda topraklar gibi olalım. Niçin öyle, neden böyle demeyelim. Gönül kırıp
insan darıltmayalım. Halkı sevelim de halkın yüzünden Hakk'ı sevelim. Halde
tevhid ederek sırra kadem basalım. Çokça sevelim sevilelim dostlar. Tenezzül
tevazuda yarışalım. Dilin en tatlısını, sözün en güzelini biz söyleyelim.
Selam, sevgi ve dualarımla sizi ve sizi
sevenleri Allah'a emanet ederim.
HACI BABA
Hüseyin Sabri SOYYİÐİT
|