Zekâtı vermek, mal temizlemek
Helâl mal yemek, ilhamlı olmak
İbadet etmek, hakkını vermek
Lütfet, kerem kıl âciz kuluna
İslâm’ın beş şartından biri de malının zekâtını vermek. “Onların mallarında muhtaç ve yoksullar içln bir hak vardır.” Zekât, öyle bir ibadettir ki öyle bir ameldir ki kişinin vicdanına hitap eder. Kendi mâli durumunu kendin bilirsin. Malından, seneden seneye devreden malın kırkta birini Allah rızası için fakire, muhtaç olanlara verme.
Tabiî ki bu nevilere göre değişir. Parada kırkta bir diyoruz. Koyunda, keçide, nevilerine göre bunlarda değişir. Arazi zekâtlarında da öşür denilen bir vergi vardır.
Bu zekâtın önemi o kadar büyüktür ki… Canım diyeceksiniz: “Allah'ın farz kıldığı İslâm’ın beş şartından hangisi küçümsenir!” Evet, hepsinde sonsuz hikmetler ve mânâlar vardır.
Zekâtı verdiğin zaman fakir, zengine düşmanlık yapmaz. Hatta hürmet ve saygı gösterir. Zengin de zekâtı vermekle Allah'ın emrini yerine getiriyor. Haddizatında kendinden vermiyor, fakirin hakkını ona veriyor.
Ne hikmettir ki anne-babaya, evlâd u ayâline, çocuklarına, torunlarına, buna usûl ve füru deniyor, zekât veremezsin, fitre veremezsin. Anne, baba, dede, büyükanne, büyük dedeler… Bunlara zaten bakmak mecburiyetindesin. Evlâtlar, torunlar, onların çocuklarına da veremezsin. Ancak amcazâdelere, halalara, teyzelere, yeğenlere, yeğenlerin çocuklarına verebilirsin.
Samimiyetle ifade edeyim ki hakkıyla zekâtlar verilse, kimse kimseye düşmanlık etmez. Hatta memleketimizde fakir kalmaz. Hırsızlık olayları kalkar.
Bu farz olan zekâtı yerine getirdiğimiz zaman memleket huzura kavuşur. Ne güzel şey!
Zengin-fakir tartışmaları, kavgaları, sürtüşmeleri olmaz. İşçiyle işveren kardeş gibi geçinirler. Çünkü işçinin alın teri verilmiştir, zekât hakkı da verilmiştir.
Zekât malını ilmihallerden öğrenip gerektiği gibi yerine getirmek her müminin üzerine farz kılınmıştır.
Tabiî ki zekâtta bir nisap aranır. 80.18 gr altın veya karşılığı parası olursa nisaba mâlik olur. Vermekle mükelleftir. Allah'ın emridir. Allah'ın emrini yerine getirmek, Allah cümleye nasip eylesin. Amin!
Muhteremler!
Ticarî mallarda değerleri hesap edilir. Her ne türlü ticaret malı varsa. Borçlar hesap edilir, ticarî maldan düşülür. Kalanından zekât verilir. Bunlar ilmihallerde geniş geniş izah edilmektedir. Okunmasını tavsiye ederim.
Muhterem Dostlar!
Allah ahseni takvim olan bu insanı, kendi sıfatlarıyla süslemiştir. İnsan ne kadar güzel bir varlıktır. Dört yeminle Allah'ın medhüsenâ ettiği insan, sevilen kuldur, gerçek insandır. Maddî mânevî âzâları tertemiz…
Söyler kelâm, bakar sana
Görmez gözü hiç mâsiva
Vermiş gönül Haktan yana
Hep gördüğü dîdar olur
Kutsî ve ulvî emâneti kaldıran insan, Hakk'ın nuruyla nazar ederse, gayrı ne bulacak!..
Ulu Yaratanım!
Tefekkür eden, sözü, sohbeti kontrollü ve murakabeli, zâhirî halk ile bâtını Hak olan, ârifibillah olan zevât-ı kirâmın himmetlerini üzerimizden eksik etme. Lütfet, kerem kıl, sultanım benim!
18. 01. 2005
|