İnsanları seveceksin
Halka hizmet edeceksin
Dost gönlüne gireceksin
Hak o zaman razı olur
selâm
Esselamualeyküm
Muhterem Kardeşlerim!
Kur'an-ı Kerîm’de: “Size bir selam verildiği zaman, ondan daha iyisiyle selam verin veya ayniyle mukabele edin.”[1] buyrulmaktadır.
Selâm, Allah’ın rahmetidir, merhametidir, mağfiretidir. İslamda ilk kelâm, selâmdır. Selâm, kardeşliğin, sevginin, güvenin, sembolüdür. Önce selâm, sonra kelâm, sohbet.
Mümin kardeşler selâmlaşırlar. Sonra hâl ahval sorarlar.
Selâm, âyettir, duadır. Bizi birbirimize bağlayacak en kuvvetli râbıtadır.
Allah ihvanımızı selâmsız, sohbetsiz, muhabbetsiz bırakmasın. Amin!
Selâm, Kur’an’la başladığına göre, müminler, mümin kardeşliği teyit eden Allah’ın selâmını vermeli, rahmet, merhamet, mağfiret dilemeli. Kutsî ifade ile müminlerin birbirine mülâkatta bulunmaları, selâm verip selâm almaları, hâl hatır sorup birbirlerinin gönül rızasını kazanmaları mümin kardeşliğin ifadesidir. Dostluğun, sevginin Allah ve Resûlü’nde kardeş olmanın ta kendisidir.
Zaten müminin müminde 3 hakkı vardır:
1. Karşılaştığı zaman selâm verme. Karşılıklı selâmlaşma, hâl ahvalini sorma.
2. Mümin kardeşi hastalandığı zaman onu ziyaret etme, imkân dahilinde ona yardımcı olma.
3. Emr-i Hak tecellî ettiği zaman onun cenazesine gitme, gereken hizmeti verebilme.
Bir mümin kardeşimiz aramızdan ayrılırken, onu rahmetle anma, güzel ve iyi hâllerinden bahsetme, merhumun aile birliğine gereken ilgiyi göstermek, insanî görevlerimizdendir.
Mümin kardeşliğin üzerine hiçbir şey geçemez. Allah ve Resûlünde kardeşlik. Bir müminin arzu ve isteği mümin kardeşe selâm verme ve en iyi şekilde mukabele yapabilme, sıkıntı ve üzüntüsünü giderebilme, gönlünü ve rızasını kazanabilme, dua edebilme olmalıdır.
Dostlar!
Cihanda iyiliği kimse mağlup edemez. İyi insan olma, insanlara tatlı dil, güler yüz, hoşgörüyle muamele yapma, yolda kalmış bir yolcunun halini sorup onu misafir edebilme, karnını doyurup ona bir yol hazırlığı ikram etme mümin kardeşliğin icaplarındandır.
Mümin kardeşler birbirlerine yardım ederler. Mahallenin ihtiyar kimsesizlerini, kapısı açılmayan zavallı bîçarelerini ziyaret edip halini sorma, onlara güler yüz, tatlı dille mukabele yapma, ikram, ihsanda bulunup gönlünü, rızasını kazanma çok güzel bir davranıştır.
Evlilik çağına gelmiş genç kızlar, yardıma muhtaç yetim ve fakirler var. Ellerinden tutulması icap eden bu insanlara iyilik ve yardımda bulunmanın Allah’ın rızasına vesile olacağından şek ve şüpheniz olmasın. Halkın rızası, Hakk’ın rızasıdır.
Ulu Yaratanım, bu lütuf ve keremini sizin elinizden işliyorsa, gönlünüze bu merhameti vermiş, bu tecellîye mazhar kılmışsa, can ü gönülden Allah razı olsun, derim.
Bu öyle bir yatırım ki buna ölçü, paha, sınır olmaz!
Can Dostlarım!
Muhterem Efendiler!
Allah’ın muhtaç kullarına yardım etme, Allah’a yatırım yapma demektir. Ulu Yaratanın bire on kat vereceğinden şüpheniz olmasın. “Merhamet ediniz ki merhamet olunasınız.”
İlâhî aşk, ilâhî sevgi, ilâhî rıza bu ihtiyar, fakir, kimsesizlerin gönlündedir. O gönlü fethedebilmek, kazanabilmek, dua alabilmek ne büyük mutluluk, ne büyük kazanç!..
Gelin dostlar, selâmlaşalım, hâl hatır sorup sevişelim, düşeni kaldıralım, acı doyuralım. İlâhî tecellîye, ilâhî rızaya ulaşabilmek için Hak mürşidin emrine itaat, telkinine sadâkatle, sırat-ı müstakimden dosdoğru yürüyelim. Garazsız, maksatsız Rabbimize ibadat u taat edelim. İyilikte, tevâzuda yarışalım.
Allah rızası, taatlar içerisinde gizlidir. Ulu Yaratanım sevgili ihvanımıza, muhterem dostlarımıza gizli olan rızayı kazanmak, sevgiye mazhar olmak, rıza üzerine yaşamak, kesrette vahdeti, vahdette kesreti şuhud ve tefekkür etmek, geçmiş ve gelecek kayıtlarından kurtulup hâlde tevhid etmeyi nasip etsin. Hakk’ın nuruyla nazar edip cemâle bakmak, vuslat-ı yârla halvet etmek, sevip sevip çok sevilmek, iyilikte, tevâzuda yarışmak, kadere rıza, emre itaatle âşık, sâdık, ârif kul olmak ikram ve ihsan buyursun, inşallah.
Ben yine ifade etmeden geçemiyorum:
Selâm olsun, anneyi babayı memnun eden evlâda!
Selâm olsun, evlâtlarının elinden tutup Hak yoldan yürütenlere!
Selâm olsun, evlâtlarına memleket ve millet sevgisi, insan sevgisi verenlere!
Selâm olsun, emre itaat, telkine sadâkatle şuurlu, mütefekkir, Hak yoldan yürüyenlere!
Selâm olsun, düşeni kaldıran, acı doyuran, fakirlere yardım edenlere!
Selâm olsun, bayrağını, sancağını, memleket ve milletini sevenlere!
Selâm olsun, fenâyı tamda bekâyı bulan, velilerle haşrolan, nebiler yolundan yürüyen, uruç edip sohbetin zevkine, muhabbetin aşkına tutulanlara!
Selâm olsun, Kur’an yolundan gidenlere!
Selâm olsun, bizi fenâfillaha getiren, zat-ı Hakk’a, kenzi mahfinin sırrına mazhar kılan, diyetimizi Hak eyleyen, kurb-i ferâizi, kurb-i nevâfili telkin edip yaşatan, zevkiyle zevkiyap eden can mürşidime selâm olsun, rahmet olsun!
Hak, himmetlerini üzerimizden eksik etmesin. Amin! Amin! Amin!
Vel hamdulillâhi Rabbi’l-Âlemin.
09. 07. 2002