20.11.1981
Esselâmüaleyküm
Muhterem Kardeşlerim!
Zirve-yi Tevhide Giden Yolun Yolcuları!
Hidâyet olunan doğru yolda Allah ve Resûlü’nün rızası üzerine yürümek, emre itaat, telkîne sadâkatla kemâlimize vesile olacağından şüphemiz yoktur. Tevhît, şüpheyi, evhamı, izâfatı yok eder. Zikrullahın ve tecellî-yi ef’al-i ilâhiye’nin tahakkuk ettiği yerde gayrullah kalmaz; bu mümkün değildir.
Muhterem Kardeşlerim!
Kâmillerimiz bizlere abdestli olmayı, şuhûd ve tefekkürlü olmayı, râbıtamızdan ayrılmamayı telkîn ettiler. Mânâ abdestimizi bozmamak için defalarca telkîne sâdık kalmaya davet ettiler. Rabbim ! O mürşitlerin himmeti üzerimizden eksik olmasın.
O insanlar ki, ağızlarından kelimeler ölçüsüz ve murakabesiz çıkar. Göz hikmetsiz ve ölçüsüz bakar. Kulak hikmetlerden uzak laflarla dolar taşar. Ayak istediği gibi yürür; baş da ayak arkasından gider. Yaratılışındaki gaye unutulmuş; bir meçhûle karanlıkta koşan yolcunun durumunu akl-ı selîminize bırakıyorum.
Dünyâmız üzerinde dönen bir çark var; çok cazip ve çekici. Kendilerini buna kaptıran yüz binlerce, milyonlarca insan, kendilerini bu akıştan kurtaramıyorlar.
Cenâb-ı Hak bir âyet-i kerimesinde “Kendinizi ve velisi bulunduğunuz yavrularınızı ateşten koruyunuz.”[1] Nefse, şehvete, nefsânî arzulara tatlı görünen, aslında maneviyatı, güzel ahlâkı, inancı ve itikadı yakıyor, imha ediyor. Damarına enjekte edilen iğne ve kötü telkîn neticesiyle meçhule doğru son sürat koşuluyor. Murakabe yok, muhakeme yok. Ben kimim? Nereden geldim? Benim görevim ne? Benim görevim neler olmalıdır?..Cemiyete karşı sorumluluğunu, anne-baba ve aileye karşı mes’uliyet duygusunu tamamen kaybetmiş.
İşte bu ortamda siz kardeşlerime büyük görevler düşmektedir. Önce kendimizi muhasebeye çekeceğiz. Bütün hareketlerimiz murakabeli olacaktır. Yaratılışımızdaki gayeyi bilen, zevk eden ve yaşayanlardan olacağız inşaAllah! Hayrun nas, insanların hayırlısı olabilmek için insanlara şefkatli, merhametli, mütevazı, alçak gönüllü, her halimizle iyilik yapmak emelimiz ve başlıca arzumuz olacaktır.
Çocuklarımızın üzerinde titizlikle duracağız. Yavrularımı zı ve can dostlarımızı büyük tehlikeye düşürmemek için onlara gönlümüzü açacağız. İyiliğin, tatlı dil, güler yüzün yaptığını hiç bir silah yapamaz. Silah, diktayı meydana getirir, demokrasiyi katleder, insanlığa ihânet eder. İyilikse, gönülleri fetheder.
Bulunduğumuz yerde ve nerde olursa olsun Allah ve Resûlü’nün emirleri üzerine, Kur’an-ı Kerim’in ışığı altında hareket etmek başlıca şiârımızdır.