Muhterem Dostlar! Hak Yolun Yolcuları!
Allah u Zülcelâl istidât ve kâbiliyetimizi, anlayış ve fehmetmemizi rızası üzerine ihsân etsin. Kutsî ve ulvî dâvânın maddî ve mânevî mesûliyetini idrâk eden o zümreyi sâlihine bizleri de ilhâk eylesin. Amin!
Peygamber Efendimiz, (a.s.v.) ashabından dâvânın önemine binaen birkaç defa biat almıştır. Dikkatler çekilmiş, kutsi dâvânın önemi anlatılmış.
Seyri sülûk etmekte olan Ashâb-ı Kirâm dikkatleriyle, hizmetleriyle Allah yolunda fîsebilillâh mallarıyla, cânlarıyla, maddî ve mânevî güçleriyle Peygamber Efendimizin yanında yer almışlar, hizmeti gaye edinmişler. Ashâb-ı Kirâma baktığımız zaman İslâm’ın temelini sadâkat, samimiyet ve sahâvet…
Öyle sağlam temeller üzerine oturtmuşlar ki, çok şükür eksiksiz olarak bizlere kadar intikâl ettirmişlerdir. Kendimizi murâkabeye çektiğimiz zaman görevlerimizi, görevlerimizin mânevî mesuliyetini biraz daha farklı ve çok ağır olduğunu anlayacağız.
O insanlar ki, mallarıyla, evlâtlarıyla, cânlarıyla Allah yolunda mücadele ettiler. Günlük nâfâkadan daha önce o gün mânevî hizmeti, Allah yolunda önemini fehmederek hizmet verdiler. Hâlisane bu hizmeti verenler, o mânevî halkaya tutuldular da ölümsüzlük âlemine geçtiler. Evliyaullah, Ârifi Billâh olan zevât-i kirâmın yanında yer tuttular. Allah, himmetlerini üzerimizden eksik etmesin.
Pîr Seyyidimiz, 57 tane, hizmet uğruna Allah için eser yazmıştır. Pîr’den sonra gelen mürşitler ve onların sâdık dostları da geceyi güne katarak mücadele vermiş, görevlerini eksiksiz yapmaya çalışmışlardır.
Bu şerefe nâil olduğumuzu iddia etme cesaretini, şahsen kendimde bulamıyorum. Ya kardeşlerimizin, dostlarımızın durumu? Bundan farklı sayılamaz…
Allah’ın Resûlü mânâ elini bize tekrar tekrar uzâtsın, dikkatimizi çekerek bizleri yeniden biata alsın:
Ey Ümmetlerim!
Ey Ledün İlmimin Vârisleri!
Kenz-i Mahfimin Mânevî Üyeleri!
Akl-ı selim ile düşünün, tefekkür edin: Hak yolumuzda verdiğimiz hizmet yeterli mi? Maddî ve mânevî, Ledün ilmine hizmet için neler yapıyorsunuz? İlm-i Tevhîde hizmet için gerek zamanınızdan ve gerekse maddî imkânlarınızdan ne kadar pay ayırıyorsunuz?
Efendiniz, Mürşidiniz Ahmet Efendi Hazretleri üç maddelik bir tebliğ yayınlamıştı:
“Cesaret, Sadâkat, Sahâvet!”
Bunun önemini hiç düşündünüz mü? Dur ve düşün! Mer’iyete koyup, yaşayıp ve tatbikâtına geçtiniz mi?
Ahmet Efendi Hazretlerinden ve O’nun ocağından kaynaklaşanlar, Ledün ilminde dönüm noktasını teşkil ederler.
Ey Ledün İlmimin Vârisi Olanlar!
Zikirle, Fikirle Nefsî Mücadelede Ledün İlmine Vâris Olanlar Ve Olmak İsteyenler!
Siz basit bir tarîkatçı değilsiniz.
Allah’la Ahitleşen, Maddemden Mânâma Geçebilen, Tevhîdi Hâle İntikâl Ettirebilen, Melâmetin Gerçek Mânâsını İdrâk Edenler!
Sizleri madde kendine çekmesin ve çekemesin. Sizler maddeden, makâm hırsından, siyâsetten, art düşünceden âzâde insanlar olmalısınız. Kasıtlı, gayeli, gizli tarafları olan, bölücülük yapan, halkı tefrikaya düşürmeye çalışan zümrelerden değilsiniz ve olmayacaksınız.
Vatan sevgisi sizde. Bayrak ve sancak sevgisi sizde. İnsan sevgisi sizde. Barıştırıcı, sulh edici, çevrenize güzel ahlâkınızla ışık tutabilen, düşeni kaldıran, aça ilk yardımı yetiştiren siz olmalısınız. Yetimi, fakiri Allah rızası için gözetin. İlme ve güzel ahlâka bütün gücümüzle sarılıp Allah için tahsil ettiğimiz ilim ve irfânla etrafımıza faydalı olmak gayemiz olmalıdır.
Bu vaziyetle faydalı olabileceğimize inanmak çok zor…