İzmir, 21. 07. 2008
Esselamualeyküm
Muhterem Dostlarım!
Dün bir dostum ölmüş, İstanbul’da. Çocukluktan arkadaşım. Þeriatlı, hacı. Allah gani gani rahmet etsin.
Devr-i alem… Neler gelir, neler gider… Bu bedenler değişir. Değişmeyen, mânâdır, bedenleri giyip çıkartandır.
Buluştu bir ten ü bir can
Bu mülkü ettiler seyran
Niyazi’den görünen ol
Ben ancak ad ile sanım
Muhteremler!
Gerçek dost, bizleri taşır, sıfatlarıyla süsler. Bizlere birer isim takar. İyi bilelim ki her bir esmada bir müsemma vardır. Onun varlığıdır bize hayat veren. O varlıktır bizi süsleyen. Göz görür, kulak duyar, dil söyler, el tutar, ayak yürür. Canda cananımdır, tende mihmanımdır, Ulu Sultanımdır… Neler neler yapar…
Kulluğumuzun ve acziyetimizin ifadesidir üzülürüz, ağlarız, “Dostumuz bu âlemden gitti.” deriz. Haddizatında gelen de giden de aynıdır.
Ey bize ruhundan ruh veren!
Bize hayat bahşeyleyen!
Ve bizleri sıfatlarıyla süsleyip mükerrem, mufaddal kılan!
Sen vallahi can u cananımızsın. Bu renkler, bu kesret Ulu Mevlam bizi sizden uzaklaştırmasın. Bizi gayrı, sizi gayrı göstermesin.
Ey göz,
Hikmetle bak, Hak'tan gayrı ne göreceksin?
Ey kulak,
Sözü özden al, sahibinden dinle.
Ey dil,
Kelam-ı Hak’la sohbet eyle.
Renkler, şekiller sizi aldatmasın. İyi bilin ki ruha bağlısınız. Ruh ayrılırsa, hiçbirinizin hükmü kalmaz.
Muhteremler!
Bu zenginlik, bu güzellik bizdeyken, bunların kadr u kıymetini bilelim. Ruhu sahibinden bilelim, görelim, ona hürmet/saygı gösterelim. Uçarım bu kafesten, hiç beni gören olmaz, diyen Hak dostlar gibi.
Dostlar!
Ruhun iki kanadı vardır. Biri hakikat-ı Muhammediye ve biri de Tafsilat-ı Muhammediye, buna Þeriat-ı Muhammediye de denir. Bu kanatlara kurb-i feraiz ve kurb-i nevafil de denir. Bu kanatları taktı mı bir hakikat yolcusu, ezelden ebede uçar. Uruç eder; vuslat eder, ol dost ile halvet eder. Nüzul eder; kulluk eder, kullukta kemalat izhar eder.
Öyle bir kul ki sultandan içeri. Öyle kul ki ender fenadan geçmiş, Hakk'ı diyet etmiş. Onun kulluğu vahdetledir. Çünkü bu kulda; şirk fiil, şirk sıfat, şirk vücut yoktur. Bu kul, vücudullaha mazhardır. Velayet itibariyle Hakk'ı, nübüvvet itibariyle kulluğu izhar eder.
Ulu Mevlam!
Bizi razı olduğun kullarından ayırma. Kesret, vahdet tevhid edenlerden eyle. Amin!
HACI BABA
Hüseyin Sabri SOYYİÐİT
(Bu sohbet, çocukluk arkadaşım Hacı Ali Erginyavuz’un vefat haberini almam üzerine zuhur etmiştir.)