Ne mutlu ehl-i tevhît kardeşlerime ki, kendilerinde Allah ve Resûlü’nü söz sahibi etmişler. Zikir, fikir, güzel ahlâkla,
“Emrolunduğun gibi doğru olma!”[2] emrine itaat prensibiyle nefisten gelen bütün kötülükleri mağlup etmişlerdir.
Bu anlam ve düşünce içerisinde hareket ettiğimiz takdirde iyi bilelim ki, lem’a lem’a melâmetin güzel ahlâkını yaymakta olan ihvânımız, -temsil ettikleri mukaddes yol ki, ihdinas sıratel müstakim, bu ulvî ve kutsî davada telkîne sadâkat, emre itaat, güzel yaşantılarıyla- tevhide hizmet, peygamberimize sadâkatlerini ispat etmiş olacaklardır.
Yanınıza kasıt ve gaye ile gelenler, sizde aradıklarını bulamayacaklardır. Sizler siyasetten uzak, makam, menfaat gözetmeksizin, Allah için insanlara elinden geldiği kadar iyilik yapmayı kendisine görev edinmiş, vatan sevgisi ve millet sevgisiyle dolu, sözünde sâdık, özü-sözü hâline uygun, at denileni Allah için atmış, al denileni Allah için almış insanlarsınız .Bu kardeşlerimizle dost olmak, eline tutunmak, kaynaşmak, sevişmek ne güzel şey ya Rab!..
Muhterem Kardeşlerim!
Çok ağır bir mes’uliyetin hâmileriyiz. Dağların, deryaların kaldıramadığı kadar ağır... “Biz, Kur'an-ı Kerîm’i dağlar üzerine indirseydik, elbette Allah korkusundan parçalanır, dağılırlardı.” [3]
İşte o Kur’an, Allah ve Resûlü tarafından bizlere emânet edilmiştir. Günlük hayatımızda, hâl ve harekâtımızda, bütün muamelâtımızda Kur’an-ı Kerîm’den feyiz ve istikamet alacağız. O zaman şerre giden yollarımız kapanır, manevi kapılar açılır. İlhâm-ı İlâhi tecellî eder. Sözümüzde, sohbetimizde hikmetler zuhûr eder. Allah ve Resûlü’nün rızası üzerine olma sırları açılır. Bu erkân ve şartlar altında melâmet zevkine, lezzetine, şuur ve yaşantısına girenlerden oluruz inşaAllah!
Îmânda kardeşiz. Birbirimizi çok sevmeliyiz. Sevgiye mani olan nedenlerden mürşitlerimizin telkîni üzerine bir an evvel uzaklaşmalıyız. Ehl-i tevhît, bulunduğu yerin itimadını kazanan kişidir. İşyerinde itimat edilen, helâlinden kazanç sağlayan, hakkı olmayan şeyde hak iddia etmeyen, ahde vefa gösteren, emâneti koruyan, sözünün doğruluğunda şâhit istenmeyen, “halka hizmet Hakk’a hizmet” prensibini şiâr edinen, güzel ahlâkıyla düşmanları kendisine dost edendir.
Efendi Hazretlerimizin buyurduğu gibi:
“Sevin birbirinizi Allah için Resûl için
Yükselin arşa kadar mamûre edin dört yanı
İnsan sevgisinde, vatan sevgisinde yek vücut olun
İcabında dönmeyin ölün birbiriniz için!” mânâ-yı hikmetini fehmederek hareket etmemiz insanlığın kemâline yürümekte rehberimiz olacaktır.
Tabiî ki bu söylediklerimiz, enfüsünde aşk ve zikr-i tevhît ile inkılâp yapmış, hasedi, inadı, nefisten gelen bütün kötülükleri imhâ etmiş, ehl-i tevhît, ehl-i îmân, ehl-i kemâle - bu kişilere- has kılınmıştır. Mevlâ-yı Zülcelâl cümle insanlara hidâyet etsin, iyilikler ihsân eylesin.