Melâmeti günlük hayata uygulamak


Þahâdetin sırrı bizde

Kâmil iman gönlümüzde

Hak’tan gayrı yoktur bizde

Ehl-i Tevhid derler bize.

 

 

 

 

 

 

 

Melâmeti günlük hayata uygulamak

 

 

Melâmeti günlük hayatına uygulayan, çok azdır. Melâmîlerin içinde de Melâmeti günlük hayatında yaşayan, çok azdır.

Dünya pazarından geçecek, ukbanın cazibesinden yakasını kurtaracak Melâmî. Terk-i dünya, terk-i ukba, terk-i terk edececek.

Gerçek Melâmî, hâlde tevhid edendir. Muhabbetul- lahı Hak’tan dinleyendir. Kelâm-ı Hak’la sohbet edendir. Ehl-i tevhittir. Ehl-i hâl, ehl-i zevktir.

Hem ehl-i tevhid olacaksın, hem de kıyl u kâlle uÄŸraÅŸacaksın... Olmaz canım! Melâmet’e gönül veren, fenâ-yı tamda bekâyı bulan, ol dost ile hemdem olanın gözü, hiç aÄŸyâre bakmaz. Þuhud onda, tefekkür onda, hâlden öte hâl var onda.

Ehl-i tevhid olan dostların sözlerinde, hikmet ve mânâlar vardır. Sohbeti Hak’tan alır, halka verirler. Hâlde tevhid ederek, görerek, bilerek ÅŸahadet verirler ve verdirirler. Bunların yoktur hiç telâşı. Çünkü hâl ehlidirler, Hakk'ı diyet etmiÅŸlerdir.

Bu canlar “Lâ havfun aleyhim”[1] sırrının mazharı...

Dostlar!

Dikkat edelim! Engellere takılmayalım. Muhasebeden, muhakemeden ÅŸahadet âlemine yükselelim. Kurb-i ferâizle Kur'an’ın hikmetlerini çözelim. Mânâsının sahibi olarak ehl-i Kur'an, ehl-i hâl, ehl-i zevk olalım.

Kurb-i nevâfille âşık, sâdık kul olalım. Garazsız, maksatsız Rabbimize ibadat u taat edelim. Hiçbir şey beklemeksizin!..

Canım bekleyecek ne var ki! Sevilen kul olmuş, Hakk'ı diyet etmiş. Hak, sevilen kulun gözünden görmeye göz, dilinden söylemeye dil olur. Bu zat-ı muhteremlerin harem-i ismette yerleri var. Kur'an, hadis, hadis-i kutsîlerden nasipdardırlar. Urucun ve nüzûlun sırrına ermişlerdir.

Ulu Yaratanım! Seyr-i sülûk eden ihvanımızın tut elinden. Hiç ama hiç kendinden ayırma. Gaflete düşürme. Aşk ver, aşkla Allah diyelim. Sevgi, muhabbet ver, her zerreden sizi sevelim.

Ufkumuzu aç, seyrangâh olalım. Sen-ben sürtüşmesi yapmayalım. Hâlde tevhid ederek nazarımız sıfatından zatına olsun. Açık seçik habîbini bize tanıt. Yolundan, izinden gitmemize yardımcı ol. Görerek, bilerek şahadet verenlerden eyle bizi. Zatına yemin ederim, Sabri candan içre sever sizi.

Ey sevdiÄŸi kulunun diyeti olan!

Kulağından duyan!

Dilinden söyleyen!

Gözünden gören!

Elinden tutan zatına mazhar kılan!

İlham, aşk ve anlayışımızı ziyade eyle. Hâlimin lisânı yok. Keyfiyeti anlatacak bir ilim, bir irfân yok. Harfsiz, kelâmsız, sohbet ve mânâ tecellîne mazhar kıl.

Canda cânanımsın benim. Aşkta mihmânımsın benim. Seninle olmanın zevkini, aşkını, mânâsını bize ihsan ve ikrâm ettiğin için sonsuz hamd ü senâlar!..

Kemâl-i edeple Hû derim, Ya Hayy, Ya Kayyum derim. Lisân-ı Hak’la Allah derim. Kul hüvallahu ehad’sin. Allahü’s samedsin. Lütuf ve keremine muhtacız. AÅŸk ile Allah deriz. Bizi Allah demekten hiçbir zaman mahrum etme.

Hûûû!...

 

18. 05. 2003



[1] Yunus, 10/62





Bu Sayfanýn Geldiði Adres
Tasavvuf DerneÄŸi
http://www.tasavvufdernegi.com

Bu Sayfanýn Adresi:
http://www.tasavvufdernegi.com/modules.php?name=Content&pa=showpage&pid=86