Muhterem Kimdir?
Ehl-i tevhît;
Ahlâkıyla güzel,
ahkâmıyla,
yaşantısıyla,
dolayısıyla her hâliyle güzel,
örnek insandır.
Muhterem kimdir, özellikleri nelerdir ?
Muhterem Kardeşim Hâfız Ömer Efendi,
Mektubuma baÅŸlarken düşündüm ve yine düşündüm. “Muhterem” kelimesini eski âdetler üzerine yazıp duruyoruz. Bu yazmış olduÄŸumuz mektuptaki “Muhterem” kelimesini bilerek, tefekkür ederek, mânâsına nüfûz ederek yazmak istiyorum.
Mâsivadan gafletten soyunmuÅŸ, sıfat-ı Hak’la teçhiz edil- miÅŸ, zât-ı Hakk’ın mazharı olmuÅŸ, Hakk’ı kendisine diyet etmiÅŸ, tevhîdin harem-i ismetine girmiÅŸ, kelâmullahla Kur’an okumuÅŸ, eserde müessiri müşâhade etmiÅŸ, mürÅŸidini apayân görmüş, sırr-ı tevhîdin mazharı olmuÅŸ, lisân-ı Muhammediye ile muhteremlik ünvânına hak kazanmış, muhteremliÄŸini Kur’an’ın hikmetinden, Hz. Muhammed Mustafa’nın güzel ahlâkından almış kardeÅŸlerimize verilen ünvandır.
Peygamber Efendimize muhteremden sual ettikleri zaman:
- Elinden, dilinden, azâlarından insanlara iyilikten başka bir şey gelmeyendir.
Bizi temsil eden, bize dost olan, gönlümüzde yer tutan sevgimize mazhar düşen, Allah için seven, Allah için Hak yolda yürüyen, merhametli, mütevazı, alçak gönüllü, emrolunduÄŸu gibi doÄŸru olan, Kur’an-ı Kerim’i halinde yaÅŸayan, Ä°slâm’a, îmâna gönül veren, nefsî mücadelesinde muzaffer olup gönül kal’asına tevhît bayrağını çekerek, akl-ı selim ve vicdan muhakemesinde ahsen-i takvim olmanın sırrına ermiÅŸ, hayru’n-nas ünvanına ulaÅŸmış, fem-i ÅŸerifinden dökülen kelimeler, kelâm-ı Hak olmuÅŸ, Ulu Mevlâ gönlünde karargâhını kurmuÅŸ, o gönülde Hz. Muhammet Mustafa, dostuyla miraç etmekte.
Gönlü mîracgâh olan bu kardeşimiz bu velâyetin sırrına harfsiz sözsüz kelâmsız şâhit olarak
EÅŸhedü en lâ ilâhe illâllah ve eÅŸhedü enne Muhammeden Resûlullah ÅŸahâdetine ererek âyetin ve hadîsin sırrına ayne’l-yakîn mazhar düşmüş.
Rabbim, Ulu Yaradanım! Kenz-i mahfini ihvânımıza aç. İlhâm-ı ilâhîyenle bizleri münevver kıl. Îmândan sonra dalâlete düşürme. Sevgine, muhabbetine mazhar kıl.
Ruhundan ruh üfüren, kelâm-ı Hak’la sohbet eden, tevhîdi mutlaktan veren, sırattan mîzândan geçiren, vuslatın zevkin tattıran Hak MürÅŸitlerimizin himmetlerini üzerimizden eksik etme. Rıza ve ÅŸefaatlarına mazhar kıl.
Vâris-i Nebi, Nâib-i Hak olan, hikmet yüzüyle beşeriyete ziya veren, nârı nûra inkılâp ettiren, ölüye hayat-ı ebediye veren, ilm-i hakikatı yaşayan ve yaşatan, nefs-i zâtiyeye diyet olan, rızasına boyun veren, sevdiklerin ve sizi sevenlerden, Allah diyen, zât-ı ulûhiyetinize aşk ilân eden, garazsız, maksatsız, fîsebilillah melâmet yolunda yürüyen bu ehl-i kemâl zümresine ihvânımızı dahil et, ayırma.
Zevkimize mâni olan bütün varlıkları tecellî-yi sıfatınla nûra inkılâp ettir. Sizi bulan, hikmetlerinizi bilen, zevkiyle zevkiyap olan zümre-yi sâlihinden bizleri ayırma.
Ulu Mevlâm!Yavrularımıza aşkını, zevkini, muhabbetini ihsân et. İsm-i celâlin kalplerinde tecellî etsin. Her nazarda hikmetlere mazhar düşsünler. Habîbin Hz.Muhammet hürmetine Muhammediyet elini üzerimizden eksik etme. Bizi bize bırakma. Anlayışımızı ziyâde kıl. Razı olduğun zümreye sizi sevenleri dahil et, bir an olsun ayırma.
Ulu Mevlam, rahimsin, kerimsin settaru’l-uyûpsun. Zikrini, muhabbetini, sevgini bizden kaldırma. Amin! Amin! Amin!. . .
Selâmla hepinizi Allah’a emânet eder, iyilik haberlerinizi beklerim. Bizler cümleten iyiyiz, çok şükür. Aile birliÄŸimiz selâm ederler. Bütün ihvân-ı dine selâm ederim.
26. 04. 1981