Allah’ın ahlâkıyla ahlâklanmak!..
ALLAH'IN AHLAKIYLA AHLAKLANMAK!..
Allah’a sonsuz hamd ü senâ, Hazreti Muhammed Mustafa’sına (a.s.v.) salâtu selâm olsun. Pîrimiz, Pîr Seyyid Muhammed Nûr’un, Efendi Hazretlerinin, Hasan Fehmi Efendi’nin, bütün Pîrânın, Ârif-i Billah olan zevat-i kiramın, bütün Þeyhü’l-Melamîyyenin ruhları şad olsun. Allah, himmetlerini üzerimizden eksik etmesin.
Allah’a ne kadar hamdetsek, şükretsek az! Melâmet’in üzerine düşen bir kara bulutu kaldırma imkânını bize verdi. Melâmetin üzerine düşen bir kara lekeyi silmeye muvaffak olduk. Allah bizi muvaffak kıldı… Allah’a sonsuz hamd ü senâ. Habibi, Edibi Hazreti Muhammed Mustafa’sına (a.s.v.) salât u selâm olsun. Allah, himmetini üzerimizden eksik etmesin.
Bu cemaatın mümtaz bir cemaat olduğuna inanıyorum! Nefsânîyetten Rahmâniyete geçen, maddeden mânâya geçen, fenâfillâhta süzülen, Zât-ı Hakka mazhar düşen, halkı seven Hakk’ı seven, şuurlu, mütefekkir, adımlarını göre göre atan, kesrette vahdeti zevk eden bir cemaatın karşısında bulunmakla mutluyum… Allah’a sonsuz hamd ü senâ!
Muhterem Efendiler!
Bu asır, Melâmet asrıdır. Pîrimizin, Seyyîdimizin asrıdır. Bize edilen telkîn, abdestli durmadır, şuurlu, tefekkürlü, Hakk’ı-bâtılı seçmedir. Zâhiri halk ile olsak da bâtınımız Hak olanız.
Yolumuz, “İhdinas sıratel müstakim”[1] Hidâyet olunanların yoludur.
Yolumuz, kesretten vahdete, vahdetten kesrete urûç ve nüzûl yoludur. Allah, ihvânımıza feyiz versin, aşk versin.
İhvânımızdan istediğimiz: Bulundukları yerde örnek insan olmaları! Tatlı dilleriyle, gülen yüzleriyle, güzel ahlâkları ile ihvânımız örnek insan olacaktır.
Melamî dar bir çerçeve içerisinde değil, ufuklarını aşmış, hayrın yanında, iyiliğin yanında. Vatan sevgisi onda, insan sevgisi onda, her hâliyle örnek insan olacaktır. İhvânımız, Allah ve Resûlü’nün rızası doğrultusunda aile yaşantısını teessüs ettirecektir. İhvânımız yaratılış gayesini bilendir. İhvânımız, örnek insandır. Peygamber Efendimizin (a.s.v.) hâlini, ahlâkını, ahkâmını evinizde tatbik etmeye çalışan örnek insan olacaksınız!
Melâmete intisap ettiğimiz zaman, “Oldun Melamî, buldun belânı, verdi Allah belânı…” gibi sözler dolaşıyordu. Çünkü çeşitli entrikalar, olaylar -hadîselerin- içerisinde Melâmete intisap ettik.
Efendimiz: -Ruhu şad olsun!-
-Þeriat Hocamız, Hakikat Hocamız!” diye bizi görevlendirdi. Þeriat yönünden asla imtiyaz, tâviz verme yok…
Þeriat, bizim Hakikatimizdir. Þeriatla Hakikat bir vücüttur. Þeriatı olmayanın Hakikatı, mümkün değildir. Namazı olmayanın Hakikati yoktur. İslâm’ın şartını tatbik etmeyenin îmânı yoktur!… İmam-ı A’zam diyor ki: “İkrarun billisan, tasdikun bil cenan” İmam-i Þafi Hazretleri de “ve amelun bil erkân” “Ameli olmayanın îmânı yoktur” diyor.
Öylese, İslâm, hâldir, ahlâktır. Allah bizi Tevhîdin hâliyle hâllendirsin, ahlâkıyla ahlâklandırsın. Ahlâk!… “Tahâllaku bi ahlâkillah” “Allah’ın ahlâkıyla ahlâklanın, Hazreti Muham’ med’in sıfatıyla sıfatlanın”
Allah’ın ahlâkıyla ahlâklanmak: Fenâfillâh olmak. Nispet filinden, nispet sıfatından, nispet vücudundan soyunup Zât-ı Hakk’a mazhar düşmek. Seni seven, Hakk’ı sevebilsin.
Gayrıyetten kurtulmuş, Hak tecellîsinin mazharı! Fenâfillâh’tan geçmiş, tecellîye mazhar düşmüş, örnek insan. Zâtından zâtına mazhar olan insan. Eniyyet-i İlâhîye’yi enfüsünde zevk edip âfâkında yaşayan insan…
Melâmetin tecellî ettiği yerde ikinci bir varlık mümkün değildir. Öylese, “Lâ ilâheillallah”, Fenâfillâh mertebelerini, “Muhammedün Resûlullah”ta Bekabillah mertebelerini birleştirip Âdemiyyete ulaşan insanlar olacağız inşaAllah!
Allah bizi sevdiklerinden uzaklaştırmasın. Aşkıyla, zevkiyle, muhabbetiyle tecellî etsin de bizi, bizden ayırmasın inşaAllah!
Muhterem efendiler!
Kemmiyetimizle -çokluğumuzla- seviniyoruz. İslâm’a hizmet edeceğiz, diye seviniyoruz. Tevhîde hizmet edeceğiz, diye seviniyoruz. Þu görünen cemaatın kendisini değil, çocuğunu değil, torunlarını kurtarmak için görevliyiz. Sizden gelecek olan soya Lâ ilâhe illallah, Muhammedün Resûlullah tevhîdini aktarmak için görevliyiz.
Nefsin, hasedin, inadın, gururun, kibrin, kinin, öfkenin alabildiğine ilerlediği, insanların büyük bir tehlikeye düştüğü bir dönemde Hazreti Pîr’in yolundan ârifane yürümek en büyük kemâlâtımız olacak inşaAllah. Allah, bizi bu yoldan ayırmasın! Diğer tarikatlara sevgimiz vardır, saygımız vardır. Allah diyen bütün varlıkları severiz.
Muhterem Efendiler!
Asır, Melâmet asrıdır. İnsan haklarına saygı Melâmet’tedir. Halkı sevip Hakk’ı sevme şuuru Melâmet’tedir.
Biz istiyoruz ki, bizim kardeşimiz tevhîdi öğrenmek değil, hâlini giyinip, yaşasın. Evinde aşk, zevk, muhabbet, sevgi hâkim olsun.
İstiyoruz ki, şu cemaatın her birinin evinde Allah zikri inlesin, Allah desin, Feyz-i ilâhîyeye mazhar düşsün, aşkla tutuşsun, muhabbetle yürüsün, her harekâtıyla örnek insan olsun.
Çevresi:
-Yavrum, n’oldu sana!?… Hasedin gitmiş, inadın gitmiş, gururun gitmiş, kibrin gitmiş, kötülüklerden arınmış, ne güzel hâle gelmişsin. Tebrikler! Allah aşkına hangi kaynaktan içtinse bize de içir…”
Sizin hâliniz Hazreti Muhammed’i (a.s.v.) zuhûra getirecektir, Hazreti Pîr’i yaşatacaktır, Efendimiz Hazretlerini tulû ettirecektir.
Bu cemaat, Efendimizin, Efendi Hazretlerinin cemaatı. Hazret-i Fehmi’nin cemaatı. Yok yok! Allah’ın cemaatı. Orda hepimiz mutabıkız.
Allah ve Resûlünün cemaatı nasıldır? Zâhiri halk ile bâtını Hak olandır. Þuurlu, mütefekkirdir.
Âyet-i Kerime’de “Allahu veliyyüllezine amenu yehricihum minez zulumâti ilen nûr” [2]
-Kimdir sizin veliniz?
-Allah sizin velinizdir. Sizi zulmetten çıkartan, hasetten, inattan, nispet fiilinden, nispet sıfatından, benliğinden, kininden, kibrinden, kötülüğünüzden soyan, sizin velinizdir, yani sizin Mürşidinizdir.
Sizi zulmetten, nefsin zulmetinden, hasedin, inandın, maddenin zulmetinden kurtarıp hidâyete ulaştıracak olan Hak Mürşitlerimizdir. Hak Mürşit, Allah demiştik ya! Evet Efendiler, Allah demiştik, amma Mürşitsiz bir Allah, Allah’sız bir Mürşit bize hiç lâzım değildir.
Biz fenâfillâhta süzülmüş Küntü sem'an ve basaran ve yed’an ve ene diyetihü [3] Ben sevdiğim kulun gözünden gören, dilinden söyleyen, elinden tutan, ayağından yürüyen olurum. Ben onun diyeti olurum. Hakk’ı kendisine diyet eden velilere intisap ettik. Allah, himmetlerini üzerimizden eksik etmesin!
Onları gökten indirdik ve bütün halkla kenetlendirdik. Enfüs - âfâkı bir vücut hâline Melâmet getirmiştir.
Bizim bütün kardeşlerimizden istediğimiz:
“Tatlı, dil, güler yüz, güzel ahlâk…”
Melâmeti yaşayan, hareketleri kontrollü ve murakabeli, her hâliyle örnek insan olacağız inşaAllah! Sizin aile yaşantınızda sevgi, aşk, muhabbet, Hazreti Peygamberimizin güzel ahlâkı, örnek olacaktır ve çevrenize hâlinizle, yaşantınızla ışık tutacaksınız inşaAllah!
Efendiler!
Allah’ın izniyle, kuvvetiyle, ihsânıyla biz artık bir çerçeve içerisinde duramayacağız. İhvânımız evlerin kapsamına sığmaz oldu. İhvânın çokları bayramın birinci, ikinci, üçüncü günlerinde ziyâretlerini yapmış, dönmüşler. Þimdi ise Cuma’ya gelen ihvânımız da sizlersiniz, kardeşlerimizsiniz, dostlarımızsınız, ahbaplarımızsınız. Hakikatte bir vücuduz.
Bizim görevimiz çocuklarımızın elinden tutmak, torunlarımızı selâmete taşımak, onlara Allah aşkı, Allah sevgisi verebilmek, hanelerimizde güzel ahlâkı teessüs ettirebilmek. Çocuklarımıza ilim, irfâniyet verebilmek…
Biz siyaset üstüyüz. Biz madde üstüyüz. Biz, ilim için, irfâniyet için, hizmet için varız. Allah’ın bu yolda elimizden tutacağından şek ve şüphem yoktur.
-Hizmet nedir?
-O çocuğu secde ettirmektir.
-Hizmet nedir?
Suskun dilleri harekete geçirip Allah dedirtmektir.
-Hizmet nedir?
-Aileye güzel ahlâkı getirmektir.
Yoksa, hizmet edeceğiz de… Siyasî bir bayrağımız yoktur, maddî bir alâmeti yoktur. Cennet bile va’d etmiyoruz size. Biz istiyoruz, cenneti gönlünüzde kuralım! Biz istiyoruz, eviniz Hazreti Muhammed’in evi olsun! Biz istiyoruz ki, sizler örnek aile, örnek yaşantı, örnek insanlar olasınız. Allah’ın rızasını böyle kazanasınız inşaAllah. Allah hepimizi sevgisine mazhar kılsın. Allah çok çok iyilikler versin!
Allah’a nihâyetsiz hamdü senâ. Habibine sonsuz salâtu selâm olsun. Memnuniyetimi ifade edecek dil, kelâm bulamıyorum. Artık Melâmet kendini -kanıtlamış- ispatlamış, izhâr etmiş, ilan etmiş. Biz kardeşlerimize itimat ediyoruz. Onları harem-i ismetimize almaya hazırız. Tevhîdin mahremiyetine basamak basamak. İnşaAllah kesafetinden letafetine, velâyetinden nübüvvetine, ve kâne kabe kavseyna ev edna’sına vâris olduğumuzu ilan ederiz.
Size, aile birliklerinize Allah’tan iyilikler diliyorum. Aile birliklerinizi yan etkenlerden korumak için el birlik, gönül birlik çalışacaksınız.
Büyük bir tehlike her şeyi silip, kökünden götürüyor.
-Ne yapıyor?
-Hayâ gidiyor, imân gidiyor, ahlâk gidiyor. Ümmetin fesada gittiği bir devirde, Allah ve Resûlü’nün yolundan gitmek, hidâyet olunan yoldan gitmek en büyük mutluluktur.
Misâller vermekle bitmez. Çevremizi görüyoruz, biliyoruz. Bu dönemde İslâmî ahlâk, İslâmî yaşantı. Ehli Tevhît olarak yaşamak, kirlenmeden, lekelenmeden, şaşı olmadan doğru yoldan gitmek emelimizdir.
Bütün müslümanlar, mü’min kardeşlerimizdir. Herkese iyilik etmekte yarışacağız. Düşeni kaldıran, acı doyuran biz olacağız. Hastanın elinden biz tutacağız. Tenezzül-tevazuda topraklar gibi, ayıp örtmekte geceler gibi, şefkat-merhamette güneş gibi olma emelimizdir.
Melâmetin girdiği yerde aşk vardır, sevgi vardır, Hazret-i Peygamberin tecellîsi, zuhûrâtı vardır, güzel ahlâk vardır. Ben bu cemaata “Beş vakit namazınızı kılın!” demeye utanırım, hayâ ederim Allah’tan. Onlar Þeriatsız yürümezler. Þeriat, Tarikat, Hakikat, Mârifet bir vücuttur. Onun için ahkâm burda, ahlâk burda, sözün doğrusu burda olacaktır.
Aman, dikkatli ve uyanık olalım! Çocuklarımızın önünü açalım, doğru yola doğru. Sırat-ı Müstakîm yoluna açılsın. Çocuklarımızı sokak çocuğu değil, Allah ve Resûlü’nün kurbanları, Allah ve Resûlü’nün hâdimleri, İslâm Dini’nin mensupları…İnşaAllah.
“Sizin çocuklarınıza hizmet vermek bizim görevimiz!” demiştik. Bunu bilmem ne kadar değerlendirdiniz!?. Size ve çocuklarımıza, torunlarımıza, soyunuza hizmet etmek için hep görevliyiz. Çocuklarımız da görevli siz de görevlisiniz.
Onun için el birlik, gönül birlik inşaAllah dergahlarımızı kuracağız. Kıymetli yardımlarınızı bekliyoruz. Yardımın küçüğü olmaz. En küçüğü bile büyük olmaya namzettir. Allah bu yolda elimizden tutsun. Aile birliklerinizi Allah’a ve Resûlüne emânet ediyorum. Allah her gününüzü bayram etsin, seyran etsin, iyilikler bize bol bol ihsan eylesin. Allah hepinizden razı olsun.
Siz kardeşsiniz. Îmânda kardeşsiniz, Tevhîtte kardeşsiniz. Pîr Seyyît’te kardeşsiniz. Birbirinizi benim istediğim kadar sevemiyorsunuz gibi geliyor bana. Birbirinizi çok sevin.
Hamdolsun biz bir tarîkatçı değiliz. Kem gözle kimse bakamaz. Biz, ufkunu açan – tasavvuf demiyeceğim – ehli tevhît, ehli hâl, ehli zevkiz. Biz her gittiğimiz yere aşk getiririz, sevgi getiririz, muhabbet getiririz, kardeşlik getiririz. Biz intikamcı değiliz. İhtilâfları hâlleden, sulh eden, sevgi getiren insanlarız. Hepimiz öyle olacağız, inşaAllah!
Muhterem Efendiler!
Bu cemiyetimizin sebeb-i bânisi olan Efendi Hazretleri ve dolayısıyla benim cânciğer arkadaşım Hâfız Ali Efendi. Allah ruhlarını şâd eylesin, himmetlerini üzerimizden eksik etmesin.
Muhteremler!
Hepimizin annesi-babası, geçmişlerimiz bizlerden rahmet bekliyor. Allah ruhlarını şâd eylesin. Allah yerlerini Cennet-i âlâ eylesin. Allah hepinizden razı olsun
Lillahi’l- FÂTİHA
04. 06. 1993
[3] Buhârî, Rikak, 38; Ramûz, 330