Oruç tutmak


Allah için oruç tutan

Varlık, benlik bahre atan

Malâyanîden kurtulan

Hak orucun kabul etsin

 

Oruç tutmak

Oruç, çok önemli, çok hikmetli, mânidar bir ibadettir. İnsan, onun faziletine inanarak, Allah'ın emrine itaat ederek, yemeden, içmeden, nefsî arzulardan kendisini geri çekecek.

Avam orucu deÄŸil; havas, havassü’l-havas orucu tutabilme! Sade midesine oruç tutturma deÄŸil; gözü oruçlu olsun, Allah’ın nuruyla nazar etsin. Dili oruçlu olsun, Allah'ı zikretsin, Allah’la mülâkata girsin. Kulak, muhabbetullah dinlesin. El, ayak Allah’ın emrini yerine getirerek düşeni kaldırsın, acı doyursun, sırat-ı müstakîmden yürüsün.

Allah rızası için yapılacak ibadete Cenâb-ı Hak buyuruyor ki:

“Sadâkatle tutulan orucun mükâfatını bizatihi ben veririm. Oruç benim içindir.” Herkes sadâkatinin, ihlâsı- nın karşılığını bulur.

Kimler Ramazanın geliÅŸiyle ferahlanır, sevinirse, Allah o zat-ı muhteremlerin vücutlarını nâr-ı cehime haram kılar.”

Ve yine “Her kim Ramazan-ı Þerifin farziyetine, kutsîyetine inanır, sadâkat ve samimiyetle onu tutarsa, Allah bu zat-ı muhteremin geçmiÅŸ günahlarını bağışlar.”

Þunu da ifade edeyim ki Cenâb-ı Hak bu emirlerde, hep zat-ı ulûhiyetine iman edenlere hitap ediyor: “Ey iman edenler! Size namaz farz kılındı.”[1] Yine “Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiÅŸ ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.”[2] Bu ilâhî emir ve tebliÄŸ müminleredir. Ne mutlu bu emirleri duyabilen, zevkle kabul edip yaÅŸayanlara ne mutlu!.. Allah bizi Allah demekten mahrum etmesin. Lâyık kul olmayı bize nasip etsin. Amin!

Bak şu insana! Orucu tutmaz. Bir de tutanlarla alay eder: Ben oruç tutmam, o kadar saf değilim.

Oruç seni tutmuyor. Oruca âşina olan zat-ı muhteremler, öyle severek edâ ederler, dil târiften âciz. Oruç, namaz, müminlere farz kılınmıştır. Bu farz olan ibadetlerin inkârı küfrü iktiza ettirir. Allah korusun!..

Allah dostları, ancak Allah rızası için oruç tutarlar. Mükâfatlarını da bizatihi Allah verir.

Þu insan, sabahlara kadar, oruç tutamadığından, namaz kılamadığından dolayı aÄŸlasa, feryat etse, az! “Aman Allah’ım, niçin bende farz ibadetlerin sevgisi yok? Bana ne oluyor ki bu güzel ibadetleri yapamıyorum? Yoksa Allah beni kulluÄŸuna kabul etmiyor mu?”

Ah bunun ne kadar büyük bir felâket, bir uçurum olduğunu idrak edip sadâkatle tövbe edip Allah'a bir yönelebilsek!

Ulu Mevlâ kulunu yakmak için deÄŸil, sevmek için yaratmıştır. Sadâkat ve samimiyetle tövbe eden kulun, Allah, seyyiatını hasenata, cezasını mükâfata çevirir” [3]

Allah bizleri hakkıyla tövbe eden, ahdine vefa, tövbesinde sabit olan zümre-yi sâlihine ilhak eylesin.

18. 01. 2005



[1] Nur, 24/56

[2] Bakara, 2/183

[3] Furkan, 25/70





Bu Sayfanýn Geldiði Adres
Tasavvuf DerneÄŸi
http://www.tasavvufdernegi.com

Bu Sayfanýn Adresi:
http://www.tasavvufdernegi.com/modules.php?name=Content&pa=showpage&pid=106