Hz. Muhammed (s.a.) Neyi Getirdiyse…


Âyet, hadis, sünnetle yol gösterir ümmetine

Felâh bulmak isteyenler, sarılsınlar bu dine

“Kad eflehel müminûn” Hak mürÅŸit ile biline

Essalât u vesselâm Muhammed Mustafa’sına

 

 

 

 

Hz. Muhammed (s.a.) Neyi Getirdiyse…

 

Sevgili DerviÅŸlerim!

Emre itaat eden, telkine sâdık olan, emri bil ma'ruf ve nehyi anil münker eden muhterem ve muhtereme Hak yolcuları!

Þeriat, tarîkat yoldur varana

Hakikat, mârifet andan içeru

diyen üstatlarımızı rahmetle yâd ederiz.

Þeriat-ı Muhammediye, Kanun-u Ä°lâhîdir. Kur'an-ı Kerîm’in emir ve tebliÄŸleridir. Ä°slâmî emirlere gönülden baÄŸlanmayanların, sadâkatle o emirleri yerine getirmeyenlerin, tarîkat-ı Muhammediye’ye, Hakikat-ı Muham mediye’ye girmeleri mümkün deÄŸildir.

Muhterem Dostlarım!

Allah’ın Resûlü Hz. Muhammed (s.a.) Allah tarafından neyi getirdi ise onu almakla mükellefiz. Neyi bizden yasakladı ise, onu da terk edeceÄŸiz. Ä°slâmî emirlere sadâkatle baÄŸlanıp onları yerine getirip yaÅŸamak üzerimize farz kılınmıştır.

İslâm'ın beş şartını kabullenip bu şartları yerine getirmek farzdır. Namaz kılma, oruç tutma, hacca gitmek, zekât vermek, kelime-yi şahadet getirme. Bu şartlardan ilk dördünün ikmâli, kişiyi kelime-yi şahadet getirmeye yeterli kılıyor.

Ä°mam-ı Âzam efendimiz, “Ä°man, dil ile ikrâr, kalp ile tasdik” buyurmuÅŸtur. Ä°mam-ı Þâfi Hz.’leri de “Dil ile ikrâr, kalp ile tasdik buyurmuÅŸ” ve amel iÅŸlemeyi de ÅŸart koÅŸmuÅŸtur. Bu zat-ı muhterem de büyük bir imamdır. Ä°mam-ı Âzam’dan sonra dünyaya gelmiÅŸtir. Hatta Ä°mam-ı Âzam’ın vefat ettiÄŸi gün doÄŸmuÅŸtur.

“Ben müslümanım” deyip de erkânı, farzları yerine getirmeyenleri görünce, “Amelsiz iman olmaz!” demiÅŸtir. Bu iman, iman-ı kâmil olmaz; taklitten öte geçe- mez.

Ä°mam-ı Âzam’a soruluyor mânâda:

- Ya imam, siz ameli şart koşmadınız.

Buyuruyor ki zat-ı muhterem, büyük imam:

- Allah'a iman edip de emirlerini tutmamayı hiç düşünemedim. Hem iman ettim diyeceksin, hem emirlerini tutmayacaksın! Hatta iman edene “Amel iÅŸle!” emrini hayâ ettim. Zaten iman eden, O’nun emrini tutacaktır.

Sevgili Hak yolcuları!

Biz Melâmîyiz, deyip de Ä°slâm’ı kabullenmeyenler, çok taÅŸ attırdılar ve hâlâ attırmadalar. Bizim onlara bir düşmanlığımız yok. Ä°lâhî emirler, Peygamberimiz (s.a.) tarafından bizlere tebliÄŸ edilenlerdir. “Habîbim, tarafımdan size neyi getirip alın, dediyse onu alın. Neyi sizden atın, dediyse, onu atın.” [1] Hz. Muhammed’in (s.a.) alın, dediklerini alacağız; atın, dediklerinden de uzak olacağız.

Muhterem Dostlarım!

Malum-u âlinizdir, ilk emir, “Oku!”

Hiç bilenlerle bilmeyenler, amel işleyenlerle işlemeyenler müsavi (eşit) olur mu?

Elcevap: Olmaz!

Ä°lim, Çin’de olsa bile imkân dahilinde onu öğreniniz.”[2]

“Ä°lim öğrenme erkek ve kadın üzerine farz kılınmıştır.”[3]

Kur'an-ı Kerîm, akl-ı selime hitap ediyor. Þu insanoÄŸlu akl-ı selimle Kur'an’ı okuyacak, meâllerine dikkat edip tefekkürle okuyacak. Allah neleri helâl kılmış, araÅŸtıracak.

Ne yapmamız gerekli ise onları Kur'an-ı Kerîm’den, Hadis-i Nebevîden, ilmihallerden öğreneceÄŸiz. Cenâb-ı Hak, neleri haram kılmıştır? Onlardan nasıl uzak olacağımızı yine âyet ve hadisten öğreneceÄŸiz.

Bak ÅŸu kiÅŸiye ki neler ve ne hatalar iÅŸliyor… Ä°slâm’ı bilmeden, Ä°slâm’ı yaÅŸamadan, “Ben tarîkatçıyım veya ben Melâmîyim, Nakşîyim, Kâdirîyim, Rüfaîyim…” diyor. Bunlar ancak Ä°slâm’ın içinde etkili olabilir. Ä°slâm’ın ölçüleri içerisine girmeyenlerin, hiçbir iddia etmeye hakkı yoktur.

Soruyorum, “Ben derviÅŸim!” diyene:

- Bana itikadını, amelini anlat.

Diyor ki:

- Ben Melâmî dinindenim.

Melâmet bir din deÄŸildir, yanlış bu!.. Din Ä°slâm'dır. Amaç Ä°slâm'dır. Tarîkatlar da bir araç olabilir. Ona itirazımız yok. Kur’an’a, hadise, ilmihallere dayanmayan tarîkatların sonu felâket olmuÅŸtur.

Biz yine dostlarımıza deriz ki:

Ey Hak yolcuları!

Ahkâm-ı ÅŸeriyeye, ahlâk-ı Muhammediye’ye gönülden baÄŸlanalım. Allah rızası için ibadetlerimizi hâlisane, ihlâs ile yerine getirelim.

Hak dostlar sırat-ı müstakîmde, hidâyet olunan yolda yürüdüler de kemâle erdiler. Vuslat-ı yârla halvet ettiler.

Þeriatsız yürümeyin. Þeriat Kur'an-ı Kerîm’dir, Allah'ın emridir. Hz. Muhammed’in (s.a.) dostlarına tebliÄŸidir. Þeriatın içinde hakikat-ı Muhammediye’ye erilir. Vuslat-ı yârla halvet, bu erkân ve âdâp üzerine gerçekleÅŸir.

Kur'an-ı Kerîm’in emirlerini ve nehiylerini bileceÄŸiz, emrolunduÄŸumuz gibi amel edeceÄŸiz.

Muhterem Dostlar!

Ä°slâm’ın ÅŸartı, farzı, beÅŸ: savm, salat, hac, zekât, kelimeyi ÅŸahadet.

Þahadet başta olması gerekirken ekseri ulemâ bunu sona yazmışlar. Tabiî ki başa da yazılabilir. Anlıyoruz ki bu şartları yerine getirenler ancak kelimeyi şahadeti okuyup onu idrak eder. O şahadetin hâliyle hâllenme, zevkiyle zevkiyap olma, bu şartları yerine getirenlerin hakkıdır.

Fakire, zekât vermek, hacca gitmek farz değildir. Onlara da Allah ikram, ihsan eylesin. Beytullahı tavaf eylesinler, zekâtlarını versinler inşallah!

Kelime-yi ÅŸahadette “EÅŸhedü, ben ÅŸahadet ederim Allah birdir, ÅŸeriki, nazîri yoktur. Ve eÅŸhedü ben yine ÅŸahadet ederim ki Hz. Muhammed (s.a.) Allah'ın kulu ve Resûlüdür.” Ä°hlâs ile bu ÅŸahadeti verenler, Ä°slâm’ın ÅŸartlarını da harfiyen yerine getirirler.

Ne mutlu Ä°slâm’ın ÅŸartlarını yerine getirenlere!

Ne mutlu Allah ve Resûlü’ne ÅŸahadet edip emirlerine itaat edenlere.

18. 01. 2005


 



[1] HaÅŸr, 59/7

[2] KeÅŸfu’l-Hafâ, 1/397

[3] İbn-i Mâce, Mukaddime, 17





Bu Sayfanýn Geldiði Adres
Tasavvuf DerneÄŸi
http://www.tasavvufdernegi.com

Bu Sayfanýn Adresi:
http://www.tasavvufdernegi.com/modules.php?name=Content&pa=showpage&pid=104