|
34.2. Yerin içine gireni ve ondan çýkaný; gökten ineni, oraya çýkaný bilir. O, esirgeyendir, baðýþlayandýr. 34.3. Ýnkârcýlar: Kýyamet bize gelmeyecek, dediler. De ki: Hayýr! Gaybý bilen Rabbim hakký için o, mutlaka size gelecektir. Göklerde ve yerde zerre miktarý bir þey bile O'ndan gizli kalmaz. Bundan daha küçük ve daha büyüðü de þüphesiz, apaçýk kitaptadýr (yazýlýdýr). 34.4. Allah, inanýp iyi iþler yapanlarý mükâfatlandýrmak için (her þeyi açýk bir kitapta tesbit etmiþtir). Onlar için büyük bir maðfiret ve güzel bir rýzýk vardýr. 34.5. Âyetlerimizi hükümsüz býrakmak için yarýþýrcasýna uðraþanlar için de, en kötüsünden, elem verici bir azap vardýr. 34.6. Kendilerine bilgi verilenler, Rabbinden sana indirilenin (Kur'an'ýn) gerçek olduðunu bilir; onun, mutlak galip ve övgüye lâyýk olan (Allah'ýn) yoluna ilettiðini görürler. 34.7. Kâfir olanlar (kendi aralarýnda) þöyle dediler: Çürüyüp paramparça olduðunuz vakit yeniden dirileceðinizi söyleyerek haber veren kiþiyi gösterelim mi? 34.8. ”Acaba o, yalan yere Allah'a iftira mý etmiþtir? Yoksa onda delilik mi var?” (dediler). Hayýr! Ahirete inanmayanlar azaptadýrlar ve derin bir sapýklýk içindedirler. 34.9. Onlar, gökte ve yerde önlerine ve arkalarýna bakmýyorlar mý? Dilesek onlarý yere batýrýrýz, ya da üzerlerine gökten parçalar düþürürüz. Þüphesiz bunda (Rabbine) yönelen her kul için bir ibret vardýr. 34.10. Andolsun, Davud'a tarafýmýzdan bir üstünlük verdik. ”Ey daðlar ve kuþlar! Onunla beraber tesbih edin” dedik. Ona demiri yumuþattýk. 34.11. Geniþ zýrhlar imal et, dokumasýný ölçülü yap. (Ey Davud hanedaný!) Ýyi iþler yapýn. Kuþkusuz ben, yaptýklarýnýzý görmekteyim, diye (vahyettik). 34.12. Sabah gidiþi bir aylýk mesafe, akþam dönüþü yine bir aylýk mesafe olan rüzgârý da Süleyman'a (onun emrine) verdik ve onun için erimiþ bakýrý kaynaðýndan sel gibi akýttýk. Rabbinin izniyle cinlerden bir kýsmý, onun önünde çalýþýrdý. Onlardan kim emrimizden sapsa, ona alevli azabý tattýrýrdýk. 34.13. Onlar Süleyman'a kalelerden, heykellerden, havuzlar kadar (geniþ) leðenlerden, sabit kazanlardan ne dilerse yaparlardý. Ey Davud ailesi! Þükredin. Kullarýmdan þükreden azdýr! 34.14. Süleyman'ýn ölümüne hükmettiðimiz zaman, onun öldüðünü, ancak deðneðini yiyen bir aðaç kurdu gösterdi. (Sonunda yere) yýkýlýnca anlaþýldý ki cinler gaybý bilselerdi, o küçük düþürücü azap içinde kalmazlardý. 34.15. Andolsun, Sebe' kavmi için oturduðu yerlerde büyük bir ibret vardýr. Biri saðda, diðeri solda iki bahçeleri vardý. (Onlara:) Rabbinizin rýzkýndan yeyin ve O'na þükredin. Ýþte güzel bir memleket ve çok baðýþlayan bir Rab! 34.16. Ama onlar yüz çevirdiler. Bu yüzden üzerlerine Arim selini gönderdik. Onlarýn iki bahçesini, buruk yemiþli, acý ýlgýnlý ve içinde biraz da sedir aðacý bulunan iki (harap) bahçeye çevirdik. 34.17. Nankörlük ettikleri için onlarý böyle cezalandýrdýk. Biz nankörden baþkasýný cezalandýrýr mýyýz! 34.18. Onlarýn yurdu ile, içlerini bereketlendirdiðimiz memleketler arasýnda, kolayca görünen nice kasabalar var ettik ve bunlar arasýnda yürümeyi konaklara ayýrdýk. Oralarda geceleri, gündüzleri korkusuzca gezin dolaþýn, dedik. 34.19. Bunun üzerine: Ey Rabbimiz! Aralarýnda yolculuk yaptýðýmýz þehirlerin arasýný uzaklaþtýr, dediler ve kendilerine yazýk ettiler. Biz de onlarý, ibret kýssalarý haline getirdik ve onlarý büsbütün parçaladýk. Þüphesiz bunda, çok sabreden ve çok þükreden herkes için ibretler vardýr. 34.20. Andolsun Ýblis, onlar hakkýndaki tahminini doðruya çýkardý. Ýnanan bir zümrenin dýþýnda hepsi ona uydular. 34.21. Halbuki þeytanýn onlar üzerinde hiçbir nüfuzu yoktu. Ancak ahirete inananý, þüphe içinde kalandan ayýrdedip bilelim diye (ona bu fýrsatý verdik). Rabbin gerçekten her þeyi koruyandýr. 34.22. (Müþriklere) de ki: Allah'tan baþka tanrý saydýðýnýz þeyleri çaðýrýn! Onlar ne göklerde ne de yerde zerre aðýrlýðýnca bir þeye sahiptirler. Onlarýn buralarda hiçbir ortaklýðý yoktur, Allah'ýn onlardan bir yardýmcýsý da yoktu. 34.23. Allah'ýn huzurunda, kendisinin izin verdiði kimselerden baþkasýnýn þefâati fayda vermez. Nihayet onlarýn yüreklerinden korku giderilince: Rabbiniz ne buyurdu? derler. Onlar da: Hak olaný buyurdu, derler. O, yücedir, büyüktür. 34.24. (Resûlüm!) De ki: Göklerden ve yerden size rýzýk veren kimdir? De ki: Allah! O halde biz veya siz, ikimizden biri, ya doðru yol üzerinde veya açýk bir sapýklýk içindedir. 34.25. De ki: Bizim iþlediðimiz suçtan siz sorumlu deðilsiniz; biz de sizin iþlediðinizden sorulacak deðiliz. |
|
Anasayfa | Kur'an-ı Kerim | Videolar | İlahiler (mp3) | İlahiler | Hatıralar | Mektuplar | Sohbetler | Öz Geçmişler | Kullanım şartları
©2002 Tasavvuf Derneği Tüm hakları saklıdır.