|
27.2. Ýman eden müminler için bir hidayet rehberi ve bir müjdedir. 27.3. Onlar ki, namazý kýlarlar, zekâtý verirler ve ahirete de kesin olarak inanýrlar. 27.4. Þüphesiz biz, ahirete inanmayanlarýn iþlerini kendilerine süslü gösterdik; o yüzden bocalar dururlar. 27.5. Ýþte bunlar, azabý en aðýr olanlardýr; ahirette en çok ziyana uðrayacaklar da onlardýr. 27.6. (Resûlüm!) Þüphesiz ki bu Kur'an, hikmet sahibi ve her þeyi bilen Allah tarafýndan sana verilmektedir. 27.7. Hani Musa, ailesine þöyle demiþti: Gerçekten ben bir ateþ gördüm. (Gidip) size oradan bir haber getireceðim, yahut bir ateþ parçasý getireceðim, umarým ki ýsýnýrsýnýz! 27.8. Oraya geldiðinde þöyle seslenildi: Ateþin bulunduðu yerdeki ve çevresindekiler mübarek kýlýnmýþtýr! Âlemlerin Rabbi olan Allah, eksikliklerden münezzehtir! 27.9. Ey Musa! Ýyi bil ki, ben, mutlak galip ve hikmet sahibi olan Allah'ým! 27.10. Asâný at! Musa (asâyý atýp) onu yýlan gibi deprenir görünce dönüp arkasýna bakmadan kaçtý. (Kendisine dedik ki): Ey Musa! Korkma; çünkü benim huzurumda peygamberler korkmaz. 27.11. Ancak, kim haksýzlýk eder, sonra, iþlediði kötülük yerine iyilik yaparsa, bilsin ki ben (ona karþý da) çok baðýþlayýcýyým, çok merhamet sahibiyim. 27.12. Elini koynuna sok da kusursuz bembeyaz çýksýn. Dokuz mucize ile Firavun ve kavmine (git). Çünkü onlar artýk yoldan çýkmýþ bir kavim olmuþlardýr. 27.13. Mucizelerimiz onlarýn gözleri önüne serilince: ”Bu, apaçýk bir büyüdür” dediler. 27.14. Kendileri de bunlara yakînen inandýklarý halde, zulüm ve kibirlerinden ötürü onlarý inkâr ettiler. Bozguncularýn sonunun nice olduðuna bir bak! 27.15. Andolsun ki biz, Davud'a ve Süleyman'a ilim verdik. Onlar: Bizi, mümin kullarýnýn birçoðundan üstün kýlan Allah'a hamd olsun, dediler. 27.16. Süleyman Davud'a vâris oldu ve dedi ki: Ey insanlar! Bize kuþ dili öðretildi ve bize her þeyden (nasip) verildi. Doðrusu bu apaçýk bir lütuftur. 27.17. Süleyman'ýn, cinlerden, insanlardan ve kuþlardan müteþekkil ordularý toplandý; hepsi birarada (onun tarafýndan) düzenli olarak sevkediliyordu. 27.18. Nihayet Karýnca vâdisine geldikleri zaman, bir karýnca: Ey karýncalar! Yuvalarýnýza girin; Süleyman ve ordusu farkýna varmadan sizi ezmesin! dedi. 27.19. (Süleyman) onun sözünden dolayý gülümsedi ve dedi ki: Ey Rabbim! Beni, gerek bana gerekse ana-babama verdiðin nimete þükretmeye ve hoþnut olacaðýn iyi iþler yapmaya muvaffak kýl. Rahmetinle, beni iyi kullarýn arasýna kat. 27.20. (Süleyman) kuþlarý gözden geçirdi ve þöyle dedi: Hüdhüd'ü niçin göremiyorum? Yoksa kayýplara mý karýþtý? 27.21. Ya bana (mazeretini gösteren) apaçýk bir delil getirecek ya da onun canýný iyice yakacaðým yahut onu boðazlayacaðým! 27.22. Çok geçmeden (Hüdhüd) gelip: Ben, dedi, senin bilmediðin bir þeyi öðrendim. Sebe'den sana çok doðru (ve önemli) bir haber getirdim. 27.23. Gerçekten, onlara (Sebe'lilere) hükümdarlýk eden, kendisine her þey verilmiþ ve büyük bir tahtý olan bir kadýnla karþýlaþtým. 27.24. Onun ve kavminin, Allah'ý býrakýp güneþe secde ettiklerini gördüm. Þeytan, kendilerine yaptýklarýný süslü göstermiþ de onlarý doðru yoldan alýkoymuþ. Bunun için doðru yolu bulamýyorlar. 27.25. (Þeytan böyle yapmýþ ki) göklerde ve yerde gizleneni açýða çýkaran, gizlediðinizi ve açýkladýðýnýzý bilen Allah'a secde etmesinler. |
|
Anasayfa | Kur'an-ı Kerim | Videolar | İlahiler (mp3) | İlahiler | Hatıralar | Mektuplar | Sohbetler | Öz Geçmişler | Kullanım şartları
©2002 Tasavvuf Derneği Tüm hakları saklıdır.