|
14.2. O Allah ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. Þiddetli azaptan dolayý kâfirlerin vay haline! 14.3. Dünya hayatýný ahirete tercih edenler, Allah yolundan alýkoyanlar ve onun eðriliðini isteyenler var ya, iþte onlar (haktan) uzak bir sapýklýk içindedirler. 14.4. (Allah'ýn emirlerini) onlara iyice açýklasýn diye her peygamberi yalnýz kendi kavminin diliyle gönderdik. Artýk Allah dilediðini saptýrýr, dilediðini de doðru yola iletir. Çünkü O, güç ve hikmet sahibidir. 14.5. Andolsun ki Musa'yý da: Kavmini karanlýklardan aydýnlýða çýkar ve onlara Allah'ýn (geçmiþ kavimlerin baþýna getirdiði felâket) günlerini hatýrlat, diye mucizelerimizle gönderdik. Þüphesiz ki bunda çok sabýrlý, çok þükreden herkes için ibretler vardýr. 14.6. Hani Musa kavmine demiþti ki: ”Allah'ýn üzerinizdeki nimetini hatýrlayýn. Çünkü O, sizi iþkencenin en kötüsüne sürmekte ve oðullarýnýzý kesip, kadýnlarýnýzý (kýzlarýnýzý) býrakmakta olan Firavun ailesinden kurtardý. Ýþte bu size anlatýlanlarda, Rabbinizden büyük bir imtihan vardýr.” 14.7. ”Hatýrlayýn ki Rabbiniz size: Eðer þükrederseniz, elbette size (nimetimi) artýracaðým ve eðer nankörlük ederseniz hiç þüphesiz azabým çok þiddetlidir! diye bildirmiþti.” 14.8. Musa dedi ki: ”Eðer siz ve yeryüzünde olanlarýn hepsi nankörlük etseniz, bilin ki Allah gerçekten zengindir, hamdedilmeye lâyýktýr.” 14.9. Sizden öncekilerin, Nuh, Âd ve Semûd kavimlerinin ve onlardan sonrakilerin haberleri size gelmedi mi? Onlarý Allah'tan baþkasý bilmez. Peygamberleri kendilerine mucizeler getirdi de onlar, ellerini peygamberlerinin aðýzlarýna bastýlar ve dediler ki: Biz, size gönderileni inkâr ettik ve bizi kendisine çaðýrdýðýnýz þeye karþý derin bir kuþku içindeyiz. 14.10. Peygamberleri dedi ki: Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkýnda þüphe mi var? Halbuki O, sizin günahlarýnýzdan bir kýsmýný baðýþlamak ve sizi muayyen bir vakte kadar yaþatmak için sizi (hak dine) çaðýrýyor. Onlar dediler ki: Siz de bizim gibi bir insandan baþka bir þey deðilsiniz. Siz bizi atalarýmýzýn tapmýþ olduðu þeylerden döndürmek istiyorsunuz. Öyleyse bize, apaçýk bir delil getirin! 14.11. Peygamberleri onlara dediler ki: ”(Evet) biz sizin gibi bir insandan baþkasý deðiliz. Fakat Allah nimetini kullarýndan dilediðine lütfeder. Allah'ýn izni olmadan bizim size bir delil getirmemize imkân yoktur. Müminler ancak Allah'a dayansýnlar.” 14.12. ”Hem, bize yollarýmýzý göstermiþ olduðu halde ne diye biz, Allah'a dayanýp güvenmeyelim? Sizin bize verdiðiniz eziyete elbette katlanacaðýz. Tevekkül edenler yalnýz Allah'a tevekkülde sebat etsinler.” 14.13. Kâfir olanlar peygamberlerine dediler ki: ”Elbette sizi ya yurdumuzdan çýkaracaðýz, ya da mutlaka dinimize döneceksiniz!” Rableri de onlara: ”Zalimleri mutlaka helâk edeceðiz!” diye vahyetti. 14.14. Ve (ey inananlar!) Onlardan sonra sizi mutlaka o yerde yerleþtireceðiz. Ýþte bu, makamýmdan korkan ve tehdidimden sakýnan kimselere mahsustur. 14.15. (Peygamberler) fetih istediler (Allah da verdi). Her inatçý zorba da hüsrana uðradý. 14.16. Ardýndan da (o inatçý zorbaya) cehennem vardýr; kendisine irinli su içirilecektir! 14.17. Onu yudumlamaya çalýþacak, fakat boðazýndan geçiremeyecek ve ona her yandan ölüm gelecek, oysa o ölecek deðildir (ki azaptan kurtulsun). Bundan ötede þiddetli bir azap da vardýr. 14.18. Rablerini inkâr edenlerin durumu (þudur): Onlarýn amelleri fýrtýnalý bir günde rüzgârýn, þiddetle savurduðu küle benzer. Kazandýklarýndan hiçbir þeyi elde edemezler. Ýyiden iyiye sapýtma iþte budur. 14.19. Allah'ýn gökleri ve yeri hak ile yarattýðýný görmedin mi? O dilerse sizi ortadan kaldýrýp yepyeni bir halk getirir. 14.20. Bu, Allah'a güç deðildir. 14.21. (Kýyamet gününde) hepsi Allah'ýn huzuruna çýkacak ve zayýflar o büyüklük taslayanlara diyecekler ki: ”Biz sizin tâbilerinizdik. Þimdi siz, Allah'ýn azabýndan herhangi bir þeyi bizden savabilir misiniz?” Onlar da diyecekler ki: ”(Ne yapalým) Allah bizi hidayete erdirseydi biz de sizi doðru yola iletirdik. Þimdi sýzlansak da sabretsek de birdir. Çünkü bizim için sýðýnacak bir yer yoktur.” 14.22. (Hesaplarý görülüp) iþ bitirilince, þeytan diyecek ki: ”Þüphesiz Allah size gerçek olaný vâdetti, ben de size vâdettim ama, size yalancý çýktým. Zaten benim size karþý bir gücüm yoktu. Ben, sadece sizi (inkâra) çaðýrdým, siz de benim davetime hemen koþtunuz. O halde beni yermeyin, kendinizi yerin. Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz! Kuþkusuz daha önce ben, beni (Allah'a) ortak koþmanýzý reddettim.” Þüphesiz zalimler için elem verici bir azap vardýr. 14.23. Ýman edip de iyi iþler yapanlar, Rablerinin izniyle içinde ebedî kalacaklarý ve zemininden ýrmaklar akan cennetlere sokulacaklardýr. Orada (birbirleriyle) karþýlaþtýkça söyledikleri ”selam” dýr. 14.24. Görmedin mi Allah nasýl bir misal getirdi: Güzel bir sözü, kökü (yerde) sabit, dallarý gökte olan güzel bir aðaca (benzetti). 14.25. (O aðaç), Rabbinin izniyle her zaman yemiþini verir. Öðüt alsýnlar diye Allah insanlara misaller getirir. |
|
Anasayfa | Kur'an-ı Kerim | Videolar | İlahiler (mp3) | İlahiler | Hatıralar | Mektuplar | Sohbetler | Öz Geçmişler | Kullanım şartları
©2002 Tasavvuf Derneği Tüm hakları saklıdır.