68.30. Ardýndan, kabahati birbirlerine yüklemeye baþladýlar.
68.31. (Nihayet) þöyle dediler: Yazýklar olsun bize! Gerçekten biz azgýn kiþilermiþiz.
68.32. Belki Rabbimiz bize bunun yerine daha iyisini verir. Çünkü biz (artýk) Rabbimizi(O'nun hoþnutluðunu) arzuluyoruz.
68.33. Ýþte azap böyledir. Ahiret azabý ise elbette daha büyüktür. Keþke bilselerdi!
68.34. Þu da muhakkak ki, takvâ sahipleri için Rableri katýnda nimetleri bol cennetler vardýr.
68.35. Öyle ya, (Allah'a) teslimiyet gösterenleri, (o) günahkârlar gibi tutar mýyýz hiç?
68.36. Size ne oluyor? Ne biçim hüküm veriyorsunuz?
68.37. Yoksa size ait bir kitap var da, (bu bâtýl inanýþlarý) onda mý okuyorsunuz?
68.38. Onda, beðendiðiniz her þey sizin için mutlaka vardýr (diye mi yazýlý)?
68.39. Yoksa, ”Ne hükmederseniz mutlaka sizindir” diye sizin lehinize olarak tarafýmýzdan verilmiþ, kýyamet gününe kadar geçerli kesin sözler mi var?
68.40. Sor onlara: Bu iddiayý onlarýn hangisi savunacak?
68.41. Yoksa ortaklarý mý var onlarýn? Sözlerinde doðru iseler, hadi getirsinler ortaklarýný!
68.42. O gün incikten açýlýr ve secdeye davet edilirler; fakat güç getiremezler.
68.43. Gözleri horluktan aþaðý düþmüþ bir halde kendilerini zillet bürür. Halbuki onlar, sapasaðlam iken de secdeye davet ediliyorlardý (fakat yine secde etmiyorlardý).
68.44. (Resûlüm!) Sen bu sözü (Kur'an'ý) yalan sayaný bana býrak (kendini üzme). Biz onlarý, bilmedikleri bir yönden yavaþ yavaþ azaba yaklaþtýrýyoruz.
68.45. Onlara mühlet veriyorum. Doðrusu benim fendim çok saðlamdýr!
68.46. Yoksa sen onlardan bir ücret istiyorsun da bu yüzden onlar aðýr bir borç altýnda mý kalýyorlar?
68.47. Yahut gaybýn bilgisi onlarýn nezdinde de, onlar mý (istedikleri gibi) yazýyorlar?
68.48. Sen Rabbinin hükmünü sabýrla bekle. Balýk sahibi (Yunus) gibi olma. Hani o, dertli dertli Rabbine niyaz etmiþti.
68.49. Þayet Rabbinden ona bir nimet yetiþmemiþ olsaydý o, mutlaka, kýnanacak bir halde ýssýz bir diyara atýlacaktý.
68.50. Fakat ardýndan, Rabbi onu seçti (vahiy verdi) ve onu sâlihlerden kýldý.
10.16. De ki: Eðer Allah dileseydi onu size okumazdým, Allah da onu size bildirmezdi. Ben bundan önce bir ömür boyu içinizde durmuþtum. Hâla akýl erdiremiyor musunuz?