TD Menü
 Anasayfa
 Sohbet Videoları
 Sesli Sohbetler
 Sohbetler
 Sesli
 ilahiler
 Mektuplar
 Hatıralar
 Öz Geçmişler
 İletişim
 
 
Özlü Söz:Biz, bu insanın içindeki kötülük cehennemini söndürmeye çalışıyoruz.
 
Tek düşüncemiz…

Haset, inat at, dedik de suç mu ettik

Hak olanı al, dedik de suç mu ettik

Mutmaine ol, dedik de suç mu ettik

Cânanını bul, dedik de suç mu ettik

 

 

 

Tek düşüncemiz…

 

 

Muhteremler!

Muhakkak ki yazılarımızın hepsi okunacak, işlerimizde ve davranışlarımızda mutlaka hepsi uygulanacak kaydı yok. Bu bir gönül meselesidir. Zaten gönüllü olursa, fayda temin eder. Gönülsüz olursa, zararı olur; kârı olmaz.

Diyeceksiniz ki: Öyleyse ne oldu da yazıyorsunuz? Zaten üç beşini okuyup tatbik etsek, bunlar yeterli.

Dostlar!

Tek düşüncemiz, faydalı olabilme. Tabiî ki bardağı taşırmadan, gönül yıkmadan. İllâ şu insanı okumaya veya yüzde yüz söylediklerimizi kabul etmeye hiç kimse zorlayamaz.

Melâmet’in büyük olaylar geçirmesine rağmen, onu tekrar rayına oturtmak için çalışmamız, açık seçik ifade edeyim ki samimiyetimizdendir. Can mürşidimin emir ve rızası doğrultusunda ihvana ve tevhide faydalı olmayı, azim ve cesaretle hizmet etmeyi kendime bir görev biliyorum.

33 günlük seferimden dönüşümde aynı gün kâtibim yazmaya başladı. Bunu, “Al defterini, kâlemini, otur!” diye hangi kuvvet zorluyor? Biz de memnuniyetle ne tecellî eder, ne zuhur ederse, onu kayda almaya çalışıyoruz. Kendimizi Mesnevîleri yazan Mevlâna’ya, Muhiddin-i Arabîlere, yahut da Âşık Yunuslara benzetip de “Biz de böyle görev yapıyoruz.” demeye utanırım.

Onlar yazılarından, hizmetlerinden dolayı ne tenkitler, ne hakaretler gördüler. Biz de o zat-ı muhteremlerin himmet ve rızaları doğrultusunda dostlara bir şeyler verebilirsek ne âlâ! Bu verdiklerimiz, fenâfillahın tecellîsidir. Bu verdiklerimiz bekâbillahın, Hak Resûlün himmetidir.

Elbetteki her tecellî Hakk’ın ve Hakk’ın zuhurudur. Hak dostlar bir gün uyanacak ve bu yazıları inceleyip bize de rahmet okuyacaklar. Garazsız, maksatsız, Allah rızası için yapılan hizmetin karşılığı yine Allah rızasıdır. Bunu tartacak terazi yok.

Ulu Sultanım!

Anlayış ve idrakimizi çoğalt. Sadâkat ve samimiyetle tövbe ederek, seyyiatını hasenâta çeviren zümre-yi sâlihîne cümlemiz ilhak et. Can mürşidin himmetlerini üzerimizden eksik etme. “Bana dua edin ki duanıza icabet edeyim.”[1] âyetine dayanarak dua ediyorum. Kabul edeceğin duaları bizden tecellî ettir, zuhura getir.

45 sene evvel geçen bir olayı kâleme aldık 202. sahifede.

Hasan Fehmi Efendi’nin oğlu Hikmet, mürşidime dedi ki:

- Ahmet! Benim böyle de arkadaşlarım var. Biz senin gibi tek taraflı değiliz.

- Öyle mi!. İki zıt bir yerde cem olmaz. Demek böyle de arkadaşların var. Madem ki onları tercih ediyorsun, var onlarla kal!

Mevlit, Kur’an bitmişti. İkram zamanında efendimiz bize hiçbir ikram aldırtmadan “Hadi biz gidelim!” deyip dostları ordan kaldırdı. Elbetteki bu olay, Melâ- met'i ahkâmsızlıkla suçlayanlara bir vesikadır.

Allah bizi böyle kötü hâllerden korusun, muhafaza eylesin.

45-46 senedir mücadele veriyoruz. Ulu Yaratanım, bu samimi hizmetin karşılığında bize büyük ikram ve ihsanlarda bulundu. Temiz, adımını göre göre atan, güzel bir randıman yakalayan cemaatimiz var. Çok şükür, erkân ve âdaba muhalefet edenlerin Allah, mumlarını söndürdü ve söndürmekte. Zaten onların mumu yatsıya kadar da yanmaz…

Belki diyeceksiniz ki: “Siz çorbada yandınız, yoğurdu üflüyorsunuz.” Evet, bu da doğru. Çünkü çok dikkatli olmak mecburiyetindeyiz. Helâli-haramı fark edecek kadar bilgisi olmayan, tehlikelerden korunmayan ve koruyamayan nâehil kişilerin elinde tevhid, ilm-i Ledün, büyük zaafiyete uğramış. Biz de şimdi dikkat kesilmek mecburiyetindeyiz.

Allah bu yolda bize iyilik versin, ezel ebed, dostların ve hepimizin elinden tutsun. O büyük felâkete bir daha dostları sürüklemesin inşallah! Çöküntüyü meydana getiren sebepleri biliyoruz.

Bu yüzden Muhammedî Melâmet’te güzel ahlâk, Hakikat-ı Muhammediye, ahkâm-ı şeriye ile yürümek Allah cümlemize nasip eylesin. Amin! Amin!

 

27. 06. 2005



[1] Mümin, 40/60

E-Kitaplar
Bir Ayet

12.68. Babalarýnýn kendilerine emrettiði yerden (çeþitli kapýlardan) girdiklerinde (onun emrini yerine getirdiler. Fakat bu tedbir) Allah'tan gelecek hiçbir þeyi onlardan savamazdý; ancak Ya'kub içindeki bir dileði açýða vurmuþ oldu. Þüphesiz o, ilim sahibiydi, çünkü ona biz öðretmiþtik. Fakat insanlarýn çoðu bilmezler.

[ Yusuf Sûresi:68]

Anasayfa | Kur'an-ı Kerim | Videolar | İlahiler (mp3) | İlahiler | Hatıralar | Mektuplar | Sohbetler | Öz Geçmişler | Kullanım şartları

©2002 Tasavvuf Derneği Tüm hakları saklıdır.