TD Menü
 Anasayfa
 Sohbet Videoları
 Sesli Sohbetler
 Sohbetler
 Sesli
 ilahiler
 Mektuplar
 Hatıralar
 Öz Geçmişler
 İletişim
 
 
Özlü Söz:Biz, bu insanın içindeki kötülük cehennemini söndürmeye çalışıyoruz.
 
GÖNÜL KALESİNE TEVHİT BAYRAÐINI ÇEKMEK / 12. 07. 2007
    

İzmir, 12.07. 2007

Esselamualeyküm

Muhterem Dostlarım!

Allah için cihat! Malum-u âliniz vatan, millet, din uğruna cihat etme. “Ölürsem şehit, kalırsam gazi!” inancıyla cihat.

Ne büyük şeref şehit olma, şahadet sırrına erme! Bu cihadın kutsiyetine, önemine inananlar, ne kıymetli tarihler yazdılar. “Siper et göğsünü dursun bu hayasızca akın!” Siper ettiler göğüslerini, büyük mücadele, mücahade ettiler. “Allah yolunda, din ve vatan uğrunda, öldürülenlere sakın ölüler demeyin. Onlar ölmezler, haydırlar, diridirler....”  (Bakara, 154, âl-i İmran, 169) Bu inançla, imanla karadan gemiler yüzdürdük. Fatih’in askerleri, Ulubatlı Hasan gibi, surlara bayrağı çektiler. O inançla, imanla Bizans’ı teslim aldılar. Çanakkale’de, vatanın serhatlarında Allah için mücadele verdiler, şehit oldular, gazi oldular. Ruhları şad olsun. Himmetleri üzerimizden eksik olmasın.

Sevgili Dostlarım!

Peygamber Efendimiz (sav) bir harpten dönerken konak yerinde askerler sevinçli, muzaffer olmuşlar, harp ganimetleri almışlar. Bir bayram huzuruyla yuvalarına dönüyorlar. Þakalaşıyorlar, oynuyorlar, sevinçlerini paylaşıyorlar.

 Peygamber Efendimiz (sav):

- Ne yapıyorsunuz? diye sorunca:

- Ya Resulallah, sevinçliyiz, neşeliyiz, harp kazandık.

- Evet evet. Kazandınız, tebrik ederim. Siz cihad-ı asgarı kazandınız yani küçük harbi. Þimdi ise cihad-ı ekbere gidiyorsunuz yani büyük harbe.

- Aman ya Resulallah, yine harp mi var? diye soruyorlar.

- Evet, büyük harp, nefsî mücadeledir. Önemli olan nefsî mücadelede muzaffer olmadır.

Hak dost buyuruyor ki:

Adavet kılma kimseyle yeter nefsin sana düşman.

Peygamber Efendimiz (sav)’e ashaptan soruyorlar:

- Ya Resulallah, imanımızı nasıl kurtaralım?

- La tağzep, öfkelenme.

Üç defa soruyor üçünde de öfkelenme diyor peygamberimiz. Adamcağıza hafif geliyor… Öfkenin yaptığı tahribatı hiçbir şey yapamaz. Gelin dostlar tefekkür edip düşünelim. Nefs-i emmare ile mücadele, gönül kalesine tevhit bayrağını çekme, kendisinde Allah ve Resulünü söz sahibi etme ne büyük zafer! Allah bu zaferi bütün dostlara cümlemize nasip eylesin.

Bütün ehlullah, arif-i billah olan olan zevat-ı kiram, bu mücadelede muzaffer oldular da harem-i ismete yükseldiler. Varlıklarından geçip Hak varlığına ulaştılar. Fena-yı tamda bekaya erdiler. Allah Hak erenlerin himmetlerini üzerimizden eksik etmesin. Amin!

Muhteremler!

Bir atasözü var: “Su uyur, düşman uyumaz.” Uyumayan düşman, nefsimizdir. Sakın ha, onu susturdum, mağlup ettim diye ihmal etmeyesin. Çal zalim nefse seyf-i celali de Allah Allah!

İhvanımıza tavsiyelerimiz:

Her zaman uyanık ve çok dikkatli olmalarıdır. Sonra, eyvah bizi kurtarmaz. Hak yolcusunun dikkat etmesi gereken  özelliklerinden bir tanesi de kendisini boş bırakmamak, zikirsiz, fikirsiz bırakmamak, nasıl olsa biz olduk bildik havasına girmemektir. Günden güne dikkatimiz artmalı, mücadelemizi ihmal etmemeliyiz. Eğer bir kazanca ulaştıksa, onun muhafazası için daha dikkatli olmalıyız.

Padişahın çöplüğünü bir fakir karıştırırmış. Padişah:

- Sorun bakalım ne karıştırıyor, demiş.

Sormuşlar adama:

- Ee, padişah çöplüğü elbet bir şey bulunur ümidiyle karıştırıyorum, demiş.

Padişah bir kese altın koydurmuş çöplüğe. Onu bulunca fakir sevinmiş. Ertesi gün daha erkenden gelmiş. Padişah çağırtmış fakiri:

- Yahu ne karıştırıp duruyorsun. Dünyalığını dün bulmadın mı?

- Buldum padişahım.

- Öyleyse daha ne istiyorsun?

- Padişahım, şimdiye kadar bulmak için çalıştım. Þimdiden sonra da bulduğumun kadr u kıymetini bilmek için, kazandığım varlığın muhafazası için, onun kıymetini idrak etmek için daha dikkatli olmam gerekiyor.

Aman Dostlar!

Allah'ın rahmet deryası öyle zengin, öyle sonsuz ki, insan idrakten acizdir. Bu sonsuz nimet-i uzmaya nail olmak ne büyük ikram, ne büyük lütuf ve kerem. İlahi rahmet, sonsuz tecelli, sonsuz bir hazine. Bu hazineden sadakatimizin nisbetinde ikram, ihsana uğrarız. Allah bize bu yolda himmet etsin de lütuf ve keremiyle ihsan eyleyip ilmullaha mazhar kılsın.

Muhterem Efendiler!

Allah yolundaki âşıkın günden güne aşkı, sevgisi, muhabbeti artmalıdır. O ilahi lezzete eren kişi, yeter, doydum, diyebilir mi? Rahmet deryasına gark olmuş. Allah zikri, Allah sohbeti Allah muhabbeti onu bîhuş etmiş. Bu zevke eren zat-ı muhterem buyuruyor ki:

Eğer bir can ise hüsnün pahası

Nice yüzbin anın olsun fedası,  

Yine:

Ölmüşüm ölmezden evvel, erdi canım vahdete

Ve yine:

Bu yerdir şehr-i hakikat

Bu yerde zahir olur Hak

Gören Hak görünen Hak

Muhittir ol bilâ ıtlak

Bu sırlara, bu zevklere, bu vuslata eren kişiler, yeter, diyebilirler mi?

Allah aşkımızı, zevkimizi, muhabbetimizi arttırsın. Ezel ebet Hak dostlar elimizden tutsunlar.

Muhterem Efendiler!

Can mürşidin telkini kişiyi vuslata getiren bir hakikattir. Telkine sımsıkı sarılalım. Zikrullahı hiç ihmal etmeyelim. Dikkat edelim canda cananı incitmeyelim. Dostun harem-i ismetine girmek, sevip sevip çok sevilmek can mürşidin telkin ve himmetiyle gerçekleşir. Biz Hak Resulün yolundan giden dervişleriz. Ne mutlu dervişlere! Fena-yı tamda bekaya erenlere! Zahiri halk ile batını Hak şuhuduna erenlere! Ne mutlu Hakk’ı batılı fark edenlere!

Ya Rab!

Ezel ebet tut elimiz. Bizi Allah demekten mahrum etme! Razı olduğun iyilikleri üzerimizden kaldırma. Bize benimsiniz de, gayrısınız deme.

Bak şu dervişin haline. Aman ya Rab, ne kadar güzel! Telkine sadık, emr-i Hakk’a itaat eder. Adımını göre göre atar, halkı sever, halkın yüzünden Hakk’ı sever. Niçin, niye, nedenlere takılıp kalmaz. Soyunmuş varlıklardan, elenmiş benliklerden, var olmuş Hak varlıktan.

Can Dervişim,

Seni nasıl anlatayım? Tenezzül tevazuda Allah'ın rahmetini coşturmuşsun. Emre itaat, telkine sadakatle can dervişim perdelerden öte geçmişsin. Telkini Hak’tan almışsın. Biatın Hak Resule olmuş.

A Canım!

İşte bunlar için:

Geçmeyecek bunlar sırat

Vermeyecek bunlar hesap

Mürşide verdiler hesap

Hep gördüğü didar, hep cemal olur.

Çünkü bunlar hep sıratta, hep mizanda, hep hesapta, muhasebede. Bunlardan geçmeden şahadetin sırrına erilmez. Fena-yı tam olmadan bekaya girilmez.

Allah bize razı olduğu iyilikleri versin. Kur’an yolundan bizi ayırmasın. Emr-i Hakk’a itaat, telkine sadakatle dervişliği yaşamak, zevk etmek,  dervişliğin haliyle hallenmek cümlemize nasip eylesin. Amin! Amin!

HACI BABA

Hüseyin Sabri SOYYİÐİT

E-Kitaplar
Bir Ayet

20.47. Haydi, ona gidin de deyin ki: Biz, senin Rabbinin elçileriyiz. Ýsrailoðullarýný hemen bizimle birlikte gönder; onlara eziyet etme! Biz, senin Rabbinden bir âyet getirdik. Kurtuluþ, hidayete uyanlarýndýr.

[ Tâ-Hâ Sûresi:47]

Anasayfa | Kur'an-ı Kerim | Videolar | İlahiler (mp3) | İlahiler | Hatıralar | Mektuplar | Sohbetler | Öz Geçmişler | Kullanım şartları

©2002 Tasavvuf Derneği Tüm hakları saklıdır.