İç temizlik zikirledir
Ruhun abdestin verdirir
Kulu Allah'a sevdirir
Allah deyin huzur bulun
Esselâmualeyküm
Allah'a sonsuz hamd ü senâ, Habîbine salât u selâm olsun.
Muhterem Dostlar!
Gözümün önünde bir levha. Okuyorum. Ondan ilham alarak söylemek istiyorum. “Dikkat edin, kalbler ancak Allah'ı anmakla huzura kavuşur, mutmain olur.”
Dışarıdan gelen, nefisten gelen bütün oklar, kalbe gider. Amaç, kalbi ifsat etmek. (bozmak) Çünkü kalp, vücudun kalesidir.
İnsan vücudunda büyük bir mücadele vardır. Kaleyi nefs-i emmâre ele geçirirse, vücudun her âzâsı nefsin eline geçer. Dilin dönmesi, gözün görmesi, kulağın duyması, elin çalışması, vücudun bütün âzâları gücü kuvveti nefs-i emmâreden alır.
O zaman “Ne kurnaz insan. Ne uyanık insan. Canım kurt gibi… Þeytan bile bunun yanında masum kalır.” dedikleri zaman o da bununla iftihar eder: Ben kurt gibi adamım!..
Çünkü nefsî mücadelede, nefis, kaleyi ele geçirmiş. Allah bu büyük tehlikeden, nefsânî hareketlerden bütün dostları korusun.
Nefsin insanı olanın eksiğini, saymakla bitiremezsin. Her türlü kötülüğün başında hazırdır. Asla dinine saygılı olmaz. Anneye babaya saygılı olamaz. Canım nefsin insanı olanın, dostu olmaz. Ona ancak nefsidir dost. İhvanımız bu tehlikeyi bilecek, çok dikkatli olacak. Allah ihvanımıza anlayış, Hakk'ı-bâtılı seçme kabiliyeti versin. Amin!
Allah'ın zikri kalpte tecellî ederse, kalp, zikrullah ile mutmain olursa, bundan daha güzel, hiçbir şey olamaz!..
Nefsî mücadelede muzaffer olmuş, Allah'ın zikriyle bütün kötülükleri, nefsânî olan şeyleri silmiş atmış, kendisinde Allah ve Resûlü’nü söz sahibi etmiş bu zat-ı muhteremin bütün âzâları, nefs-i emmârenin esaretinden kurtulmuştur. Göz, kulak, dil, akl-ı selim, tefekkür gerçek hürriyetine kavuşmuştur.
Gözleri, Allah'ın nuruyla nazar eder. Dostun cemâlin seyreder. Kulakları, muhabbetullah dinler. Dil, bütün etkenlerden kurtulmuş, kelâm-ı Hak’la sohbet eder. Allah'ın zikri, bu zat-ı muhteremi öyle bir âleme yükseltir ki dil tariften âciz.
Ben can ü gönülden tebrik edip diyorum ki:
Ey nefsî mücadelede muzaffer olan dost!
Gönül kalesine tevhid bayrağını çeken zat-ı muhterem!
Zaferin mübarek olsun. Gönül kalesini fethetme, en büyük fetihlerdendir. Bundan daha büyük fetih yoktur. Peygamber Efendimiz (s.a.) buna “cihad-ı ekber” demiştir.
Bu fetihleri yapan zat-ı muhteremlerin gönlünde Allah ve Resûlü miraç eder. Bunlar sevilen kul olur, Hakk’ı diyet ederler. Hakk’ı diyet eden zat-ı muhteremlere methiye kelimesi yetmez.
Bu kutsî ve ulvî makamları, muhafaza etmek elbette ki Hak mürşidin telkiniyle olacaktır. O telkin, verilen râbıta; sahibini istikametten, talip olduğu kutsî ve ulvî makamlardan, -kurb-i ferâiz, kurb-i nevâfil makamlarından- asla ayırmaz. Yeter ki sadâkatini tam yapsın.
Sevgili Dostlar!
Günden güne aşkımız, zevkimiz, ârifiyetimiz yükselmelidir. Bizi vuslata getirecek, orada muhafaza edecek olan, sırat-ı müstakîmden yürüme, Hak mürşidin telkinine can ü gönülden bağlanmaktır.
Günden güne farka gelmenin, aşkı, zevki, muhabbeti arttırmanın, Hak mürşidin telkiniyle gerçekleşeceğinden emin olunuz.
Zikrin olsun zikrullah
Hubbun olsun hubbullah
Hiç kalmasın gayrullah
Þüphesiz olmuşsun ehlullah.
Ehlullah olmak, zikr-i Hak’la zafere ulaşmak, bu zaferi korumak, canda cânan ile sevişip kaynaşmak; yedullah sırrına ermiş, telkini Hak’tan almış, kesret vahdet tevhid etmiş bu zat-ı muhteremlerin hakkıdır.
Allah bütün dostları, razı olduğu zümre-yi sâlihine ilhak eylesin. Amin! amin!
07. 05. 2005
|