İzmir, 21 07 2010
Esselamualeykum
Muhterem Dostlar,
Allah bize razı olduğu iyilikleri
versin. Kainatı bizim için yaratan ulu Mevlâ, ahsen-i takvim insandır,
buyuruyor. Kim bu insan, derseniz, şu muhakkak ki yaratılış gayesini bilendir.
İnsan olarak kendimize şu
soruları soralım:
Ben kimim?
Beni sıfatlarıyla süsleyen, bu
kadar güzel yaratan, yaşatan, rızkımı veren, bana aile, çocuklar ihsan eden,
benden ne istiyor?
Ben nasıl olmalıyım?
Ayette buyruluyor ki: “Biz
emaneti dağlara verseydik, dağlar paramparça olurlardı. Bu kutsi ve ulvi
emaneti insanoğluna verdik.”
Bu sorumluluğu hissetmek,
dağların kaldıramayacağı kadar kutsi emanete sahip olmak, kendisini buna göre
hesaba, muhasebeye çekmek insanın görevidir. İnsana bu kadar kıymet veren,
dünyayı bizim için bina eden ulu yaratanımız bizden neler istiyor? Nasıl olmamızı
istiyor?
Anlaşılıyor ki bizi kendine
muhatap seçmek istiyor ve seçiyor. “İnsanı kendim için yarattım.” buyuruyor. Bu
kutsi ve ulvi hitabın karşısında ben de bu insana, Hz. İnsan diyorum.
Ey mahlukatın en faziletlisi,
şereflisi insan,
Görevimiz bizi yaratan, yaşatan,
rızkımızı verenle en iyi şekilde tanışma, sevişip kaynaşma.
Ulu Yaratanım,
Bize ruhundan ruh verdin. Bizi
sıfatlarınla süsledin. Zatına mazhar kıldın. Sen vallahi can u cananımızsın. Ne
kadar hamd etsek, şükretsek, zikretsek görevimizi asla yapmış sayılamayız. Biz
kul olarak aciziz Mevlâm. Lütfun keremin sonsuz. Bizleri rahmetinden mahrum
etme.
Muhterem Dostlar,
İnsan her nefes Allah'a
muhtaçtır. Çünkü her nefes bize yeni bir hayat bahşediyor. Bu sonsuz lütuf ve
kereminin karşısında kul, kul olduğunu idrak edecek, sultanına hamd ü sena
edecek, acizliğini ifade edecek. Bizler her an şuhutta ve tefekkürde olmalıyız.
Mevlâ buyuruyor ki: “Ey iman
edenler, çok zikrediniz. Beni çok anınız. Bana dua ediniz. Duanızı kabul
ederim, davetinize icabet ederim.”
Allah Rahim’dir, Kerim’dir, ikram
ihsan sahibidir. Yeter ki kul, tevbe desin, Hakk'a yüzünü çevirsin. Allah
kulunu sevmek için yaratmış; yakmak için değil.
Ulu Sultanım,
Bize razı olduğun iyilikleri
ihsan eyle. Layık kul olmakta yardımcımız ol. Zikir ve muhabbetinden bizleri
bir an olsun mahrum etme.
Aman ya Rabbi,
Ne güzeldir derviş olmak, aşkla
zevkle Allah demek, nefsî mücadelede muzaffer olmak, gönül kalesine tevhid
bayrağını çekmek…
Aman Allahım, bu iyiliklerden
bizleri mahrum etme.
Dostlar,
En güzel iyilik, yaratanı,
yaşatanı, rızkı verip yaşatanı tanımaktır. Ne mutlu yaratılış gayesini bilene,
kendini muhasebeden, muhakemeden şahadet alemine yükseltene. İşte o zaman
taklit imandan tahkik imana geçilir de iman-ı kamil tecelli eder.
Ulu Yaratanım,
Bizleri sevgine mazhar kıl.
Sevilen kul et de diyetimiz ol Mevlâm. Ne güzeldir aşık, sadık kul olmak,
kullukta sultanlığa ermek… Muhakkak ki bunlar Hak mürşidin telkinine sadakat,
emrine itaatle gerçekleşir.
Mürşit gerektir bildire Hakk'ı
sana hakkalyakin
Mürşidi olmayanların bildikleri
güman imiş.
Ulu Yaratanım, bizden kabul
edeceğin duayı tecelli ettir.
Sana dua ve niyaz etmek, lütuf ve
keremine karşı acizliğini kabul etmek, aşık sadık kul olmak, iyiliklerin insanı
olmak Mevlâm cümleye nasip eyle. Bizi bir an olsun nefsimize bırakma Mevlâm.
Sevgili Dostlar,
Can mürşidin telkin ettiği zikir,
bütün müşkilatlarımızı, sıkıntılarımızı telafi eder. Zikrullah, insanı insan
eder, nefsî mücadelede muzaffer eder. Hülasa sevilen kul haline getirir.
Sevilen kulun da Hak diyeti olur. Hakk'ı diyet etmek, sevilen derviş olmak,
gönül kalesine tevhid bayrağını çekmek, kendisinde Allah ve Rasulünü söz sahibi
etmek Allah bütün dostlara ikram ihsan etsin. Amin!
Eksikliğimizi kabul edelim.
Rabbimize her nefes muhtaç olduğumuzu idrak ederek Hak'tan yardım talep etmeyi
Allah bütün dostlara nasip etsin. Amin!
Sevgili Dostlar,
Bizler Melâmiyiz. Nefsini
levmeden, benliğinden geçip Hak benliğine ulaşan, niçin, niye, nedenlere
takılmayan, ender fenadan bekaya geçen bizler olmalıyız. Dikkat et,
Melamidir evliya, dahi nice
enbiya,
Hem cihar-ı basafa, dostum
kendine gel kendine.
Allah'ın büyük lütuf ve keremidir
bizi Melamete kabul etmesi. Bize sevgi muhabbet kapılarını açması. Bizi Hak
mürşide gönderip tevbe-yi Nasuh verdirmesi.
“Zikredin beni zikredeyim sizi.
Zikri ehlinden talim ediniz.” âyetleriyle Allah kuluyla arasındaki perdeleri
kaldırmakta. Biz bunu fark edelim, şuhut, tefekkür edelim.
Ulu Yaratanım,
Bizi bir an olsun kendimize
bırakma. İstiyoruz ki sevilen kul olalım, Hakk'ı-batılı seçelim, Hak yolda Hak
mürşidin telkiniyle yürüyelim. Bu yolda sadık dervişler perdelerden öte
geçtiler, sırra kadem bastılar, sevdiler, sevildiler mana olup uçtular. Uçtular
da bize “Lenterani yok bana, güle gül didar oldu.”diye buyurdular. Ve yine “Sultanların
sultanıyız, Hu’dur huzurumuz, Hak’tır zuhurumuz.” diye buyurdular.
Hakikaten biz de bu sırra ermek,
bu halle hallenip bu yaşantıya girmek istiyoruz. İstiyoruz da mani olanlar
nelerdir? Önemli olan mani olanları kaldırmaktır.
Mürşidimin telkinine göre
vuslatımıza mani olan nispet fiilden, nispet sıfattan, nispet vücuttan zerre
kadar eser kalmayacak.
“Anladım çün ben beni
Hep görünen Hak oldu” şuuruyla bu
zevkle hemdem olma, telkine sımsıkı sarılma, rabıtayla yürüme, çokça zikir
yapma. Allah bizi her nefes kontrol etmekte: “Benim kulum ne yapıyor? Benim
yakınlığımı hissediyor mu? Benimle ilişkisi nasıl?
Onun için
Her nefeste Allah adın de müdam
Allah adıyla olur her iş tamam
Dostlar,
Allah bizi kendine çekmek
istiyor. Zikretmemizi, vuslat-ı yarla halvet etmemizi, canda canan ile buluşup
bilişip sevişmemizi istiyor. Kendimizi bu vuslata, bu halvete, bu kutsi aleme
hazırlamak için can mürşidin telkini yeterli. Yeter ki ona sadık olalım. Al
denileni alalım, at denileni atalım inşallah.
Nefsine arif olanlar, vuslat-ı
yarla halvet edenler, canda canan ile buluşup bilişip sevişenler, devri alem
olan dervişler; hikmetlere ram oldular, sevdiler, sevildiler, perdelerden öte
geçip mana alemine uçtular, mana eri oldular.
- Nasıl oldular, diye sorarsan
Ben yine derim ki mürşid-i
kamilin telkiniyle. O telkine gösterdikleri sadakat ve samimiyetle kemale
geldiler.
Allah Hak dostların himmetini
üzerimizden eksik etmesin. Allah bizi sevdiklerinden hiç ayırmasın.
Bütün dostlara Allah'tan sonsuz
iyilikler diliyorum.
HACI BABA
Hüseyin Sabri SOYYİÐİT
ÞUHUD ÜZRE DURANLARDIR
Dervişlikte
huzur vardır
Tatlı
dil, güler yüz vardır
Aşkla
zevkle zikir vardır
Þuhud
üzre duranlardır
Sözlerinde hikmet vardır
Nefse arif olanlardır
Kendi nefsin bilenlerdir
Þuhud üzre duranlardır
Niçin
niye demez bunlar
Varını
Hakk'a verenler
Telkin
ile zikrederler
Þuhud
üzre duranlardır
Ender fena olmuşlardır
Bekada yer tutmuşlardır
Þahadeti vermişlerdir
Þuhud üzre duranlardır
Hakk'ı
diyet eden canlar
Canda
cananı bulanlar
Dost
ile hemdem olanlar
Þuhud
üzre duranlardır
Dünya ukba geçenlerdir
Sır ilmini bilenlerdir
Gönül eri olanlardır
Þuhud üzre duranlardır
Sözlerinde
mana vardır
Hak'tan
gayrısı ağyardır
Þuhudları
hikmetledir
Þuhud
üzre duranlardır
Fenafillah olmuşlardır
Mürşide sevilmişlerdir
Gönülde yer tutmuşlardır
Þuhud üzre duranlardır
Hesabını
verenlerdir
Dosta
vuslat edenlerdir
SABRİ’ye
dost olanlardır
Þuhud
üzre duranlardır
21. 07 2010
21. 07 2010
Senden ayrı yaşamam
Benim ulu Allah’ım
Senin ile ben varım
Ruhun beni taşıyor
Senden ayrı yaşamam
Senin bana ihsanın
Sonsuzdur lütufların
Senden başka yok varım
Senden ayrı yaşamam
Girdim senin zikrine
Tutulmuşum aşkına
Kurban oldum yoluna
Senden ayrı yaşamam
Hayat senin bilirim
Alem senin bilirim
Alem sahibi sensin
Senden ayrı yaşamam
Seninle zikrederim
Seninle hamd ederim
Senle Kur’an okurum
Senden ayrı yaşamam
Senden aldım ilhamı
Senden aldım kelamı
Sen varımın sahibi
Senden ayrı yaşamam
Özümü sana verdim
Ölmeden evvel öldüm
Seninle hemdem oldum
Senden ayrı yaşamam
Alemde yok kararım
Gönlüme doldu aşkın
Gündüz gece senleyim
Senden ayrı yaşamam
Dünya ukbadan geçtim
Beka iline uçtum
Ben senin ile doldum
Senden ayrı yaşamam
Hiç kalmadı kararım
Sensin benim tek varım
Senden SAADET buldum
Senden ayrı yaşamam
13.04.2010
|