TD Menü
 Anasayfa
 Sohbet Videoları
 Sesli Sohbetler
 Sohbetler
 Sesli
 ilahiler
 Mektuplar
 Hatıralar
 Öz Geçmişler
 İletişim
 
 
Özlü Söz:Dervişlikten maksat, kişinin Allah ve Rasûlünün istediği bir hayat yaşayabilmesidir.
 
DERVİÞLİK!...
İzmir, 20. 06. 2010

Esselamualeykum

Ulu sultanım, sonsuz hamd u sena. Perdelerden geçmek, mahreminize girmek, sevilen kul olmak, Hakk'ı diyet etmek ne güzel ne güzeldir!

Araştırıyorum, zevk etmeye çalışıyorum bunlar hep dervişlikten geçiyor. Öyle derviş olmalıyız ki biz bize hayran olmalıyız. Dervişliğin manevi gücünü kaldırma hiç de kolay değil.

Dervişlik dağlara verilseydi dağlar paramparça olurdu. Dervişlik insana veriliyor. İnsanın da varlık benlik dağları paramparça oluyor. Gurur, kibir, inat, benlik dağları. Þirk fiiller, şirk sıfatlar, şirk vücutlar can mürşidin telkiniyle, bunlar, harab oluyor. Çok şükür yok olup gidiyor.

Birçokları dervişlikten korkar, aleyhinde konuşur. Allah'tan kork be! Derviştir evliya hem dahi enbiya ve cihar-ı yar-i güzin.

Derviş demek nefsî mücadelede muzaffer olan, gönül kalesine tevhid bayrağını çeken, kendilerinde Allah ve Rasulünü söz sahibi yapan, cihad-ı ekberi kazanan demektir.

Allah bu dervişlerin himmetini üzerimizden hiç eksik etmesin. Allah, Hak mürşidin telkiniyle kemale eren, vuslat-ı yarla halvet olan, a canım gerçek derviş olan zümreye bizleri de ilhak eylesin.

Bütün Allah dostları, derviş oldular da harem-i ismete girdiler, mahremiyete girdiler, vuslat-ı yarla halvet ettiler.

A canım, sorabilirsin: Onlar nasıl derviş oldular?

Bir kamil mürşide varmadan olmaz. Muhakkak zikri ehlinden aldılar. Mürşid-i kamil tarafından görevlendirilen bir efendiden ders aldılar. Aldılar da emre itaat, telkine sadakatle al denileni alıp at denileni attılar. Dervişlerini zikrullah ile yetiştirdiler.

Dostlarım,

Sadık derviş olacaksınız. Emr-i Hakk'a itaat edeceksiniz. Halde tevhid edeceksiniz. Allah'ı mezarlıkta veya mezarlığın ötesinde değil; gönülde bulacaksınız. Hak emrine itaat, telkinine sadakatle gönüller fethedeceksiniz.

Dostu gönlümde buldum

Dedim elhamdulillah

Çok iyi derviş, ilham alan, feyz-i ilahiyeye mazhar olan, telkine sadakatle gönüller fetheden, hülasa insan, Hz. İnsan olandır. Hz. İnsan olma, can mürşidin telkinine sadakatle gerçekleşir.

Hasan Fehmi Efendi buyuruyor ki:

Mürşidim Ali Rahmi, bildirdi beni bana

Ol irşad-ı manevi bildirdi beni bana

Oldum tevhide davet, hemen ettim icabet

Ol sıdk ile şahadet, bildirdi beni bana

Hasan Fehmi Hz.’leri Arapça’da değil; Allahça’da kemal bulmuş, mürşidi Ali Rahmi Efendi’den kemale gelmiş ve buyuruyor ki:

Ol sıdk ile şahadet beni bana bildirdi.

Ben de dervişlerime diyorum ki Fehmi Efendi’yi kemale getiren, mürşidin telkini, o telkine gösterdiği sıdk ile şahadet. Bize kadar bunları ulaştırmakla, himmetleri üzerimizden eksik olmasın, bize ışık tutuyorlar.

Sevgili Dostlar,

Bu yolda görevli olan efendilerin tek gayeleri hizmettir. Dünyanın hengamesinden, bataklığından, nefsani olan bütün kötülüklerden bir kişi, beş kişi, on kişi kurtarabilmeleri, nefsin esaretinden kurtarıp Allah ve Rasulüne dost etmeleri…

Dostlar, buna paha biçilir mi?

Sevgili dervişimize tevhidi telkin ederken diyoruz ki:

Peygamber Efendimiz, Mekke’den Medine yoluna çıkarken emanetleri teslim etsin diye Hz. Ali’yi ölüm yatağına yatırıyor. Peygamberimizin emanete ne kadar kıymet verdiğini buradan anlıyoruz. Efendimizin emanete verdiği bu önem, hepimize bir ders olmalıdır.

Ve diyor ki “Ya Ali, burada ben nasıl zikir yapardım sen de öyle yapacaksın.” Orada Hz. Ali’ye zikrullahı telkin ediyor, cehri zikri veriyor. Müşrikler gecenin üçte ikisi geçtikten sonra Peygamber Efendimizi öldürmeye karar vermişler. O saatte toplanacaklar. “Muhammed içeride” diyorlar, telaşlanmıyorlar. Hz. Ali de aynı Peygamber Efendimiz gibi zikir yapıyordu.

Toplanıp kapıyı birden kırıp içeri girdikleri zaman ne görsünler? Bu zikri yapan Hz. Ali. Genç bir delikanlı. Müşrikler, “Sen bizi aldattın, onun gibi sesler çıkardın burada” diye zalimane bir ceza verip öldüresiye dövüyorlar.

Soruyorlar;

- Muhammed nerde?

- Bilmem, diyor, çıktı gitti.

Hayret! Kapıda birçok nöbetçi var iken, O, Hz. Sıddık’la yola çıkıyor. Sevr dağında, Sevr mağarasına. Nasip oldu o mağaraya gittik. Öyle bir dağ ki hep taş. Çıkmak kolay bir şey değil.

Taştan iz süren bir izci varmış. Peygamberin izini o mağaranın kapısına kadar sürmüş. Ne baksınlar örümcekler mağaranın ağzını ağlarla örmüşler. Güvercinler yuva yapmışlar, yumurta yapmışlar. Müşrikler mağaranın kapısına geldiği zaman, sesler içeriden duyuluyor, konuşuyorlar:

- Yok canım burada insan mı olur? Baksanıza örümcekler ağ örmüşler.

- Kuşlar yuva yapmış, yumurta bırakmışlar bakın. İnsan olsa bunu yapmazlardı.

Peygamberimizin başını getirene yüz deve va’dedilmiş. Hz. Sıddık Ef.’miz bu manzara karşısında çok korkmuş, peygamberimizi şimdi alır, keserler diye. Peygamber Efendimiz “Ya Sıddık, la tahzen, hüzünlenme. İnnallahe maana Allah bizimle beraberdir. Ve orada Hz. Sıddık’la diz dize oturup zikr-i hafiyi veriyor. Elbette dışarıda münkirler vardır, dışarıdakiler duymasın.

Dostlar,

Çok şükür bizim iki Allah dostundan kaynaklaşan tevhid yolunda cehri zikrimiz Hz. Ali Efendimizden, hafi zikrimiz de Hz. Sıddık Efendimizden gelmektedir. Bu zat-ı muhteremler bizim feyiz ve ilham kaynağımızdır. Allah, himmetlerini üzerimizden eksik etmesin. 

Ledün ilminin temeli kolay atılmadı. İslam Devleti kurabilmek için ne mücadeleler yapılmış, ne sıkıntılar çekilmiş.

Sevgili Dostlar,

Allah'ın lütuf ve keremiyle biz hazır bulduk. Gelin bunun kadr u kıymetini bilenlerden olalım.

Eğer bir can ise hüsnün pahası

Nice yüzbin anın olsun fedası

Niyazi’nin kadim u aşinası

Haber ver bize canan illerinden

Sevgili Efendiler, Sevgili Dostlar,

Peygamber dostlarına ve onun zürriyeti evlatlarına ne azap ne sıkıntılar ettiler. Onlar İslamiyet’i anlamadılar, peygamber soyundan intikam aldılar.

Biz Ehl-i Beyt’i seven, yolundan izinden gideniz. Asla yanlış yapmamaya dikkat etmeliyiz. Bizler halde tevhid edenleriz. Allah ve Rasülünü şahadet edenleriz.

Tevhid et Hakk'ı Hak ile

Efal, sıfat u zat ile

Gir ol vücud-u vahide

Her nefes zikrullah ile

Gelin dostlar, gelin derviş olalım. Hak Rasulün izinden gidelim. Emrine itaat, telkinine sadakatle al denileni alalım, at denileni atalım. Atalım da emrolunduğumuz gibi dosdoğru olalım.

Bak şu dervişin haline

Alem hayran ahvaline

Akıl ermez kemaline

Kesret vahdet tevhid etmiş

Ulu Yaratanım, bize razı olduğun iyilikleri ver. Hak mürşidin himmetlerini üzerimizden eksik etme. Zikreden, fikreden, tefekkür eden, vuslat-ı yarla halvet olan, canda canan ile buluşup bilişip sevişen, kesret, vahdet tevhid eden zümre-yi salihine cümlemizi ilhak eyle. Razı olduğun iyilikleri bizlerden hiç eksik etme. Size sevilen kul olmakta ezel ebed tut elimiz. İstiyoruz gönüller fethedelim. İnşallah iyiliklerin insanı olalım.

Dostlar sizi ve sizi sevenleri Allah'a emanet ediyorum.

Hüseyin Sabri SOYYİÐİT




Zikrullahı alan derviş

Hakk'a gönül veren derviş

Varlık benlik atan derviş

Hak dostudur âşık derviş

 

Fenafillah olan derviş

Hakk'ı diyet eden derviş

Sohbet Hak'tan alan derviş

Hak dostudur âşık derviş

 

Ender fena olan derviş

Bekada yer tutan derviş

Halktan Hakk'ı seven derviş

Hak dostudur âşık derviş

 

Dünya ukba geçen derviş

Mahremine giren derviş

Sevilen kul olan derviş

Hak dostudur âşık derviş

 

Kur'an’ın kardeşi derviş

Niçin niye demez derviş

Zuhurata tabi derviş

Hak dostudur âşık derviş

 

Hikmetler hazinesi derviş

Konuşan Kur'an’dır derviş

Hakk'ın muhatabı derviş

Hak dostudur âşık derviş

 

Daim huzurdadır derviş

Hesabını veren derviş

Sırat, mizan geçen derviş

Hak dostudur âşık derviş

 

Sözü kontrollü derviş

Tefekkür edendir derviş

Canlı Kur'an olan derviş

Hak dostudur âşık derviş

 

Emri Hak'tan alan derviş

Hikmetle bakandır derviş

Halde tevhid eden derviş

Hak dostudur âşık derviş

 

İkram, ihsan eden derviş

Perdelerden geçen derviş

Halvettedir âşık derviş

Hak dostudur âşık derviş

 

Dervişleri seven derviş

Hak nuruyla bakan derviş

SABRİ halkı seven derviş

Hak dostudur âşık derviş

 

                                                   01. 03. 2010

E-Kitaplar
Bir Ayet

55.66. Ýkisinde de durmadan fýþkýran iki kaynak vardýr.

[ Rahmân Sûresi:66]

Anasayfa | Kur'an-ı Kerim | Videolar | İlahiler (mp3) | İlahiler | Hatıralar | Mektuplar | Sohbetler | Öz Geçmişler | Kullanım şartları

©2002 Tasavvuf Derneği Tüm hakları saklıdır.