46.26. Andolsun ki, onlara da size vermediðimiz kudret ve serveti vermiþtik. Kendilerine kulaklar, gözler ve kalpler vermiþtik. Fakat kulaklarý, gözleri ve kalpleri kendilerine bir fayda saðlamadý. Zira bile bile Allah'ýn âyetlerini inkâr ediyorlardý. Alay edip durduklarý þey, kendilerini kuþatýverdi.
46.27. Andolsun biz, çevrenizdeki memleketleri de yok ettik. Belki doðru yola dönerler diye âyetleri tekrar tekrar açýkladýk.
46.28. Allah'tan baþka kendilerine yakýnlýk saðlamak için tanrý edindikleri þeyler, kendilerine yardým etselerdi ya! Hayýr, onlarý býrakýp gittiler. Bu onlarýn yalaný ve uydurup durduklarý þeydir.
46.29. Hani cinlerden bir gurubu, Kur'an'ý dinlemeleri için sana yöneltmiþtik. Kur'an'ý dinlemeye hazýr olunca (birbirlerine) ”Susun” demiþler, Kur'an'ýn okunmasý bitince uyarýcýlar olarak kavimlerine dönmüþlerdi.
46.30. Ey kavmimiz! dediler, doðrusu biz Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekini doðrulayan, hakka ve doðru yola ileten bir kitap dinledik.
46.31. Ey kavmimiz! Allah'ýn davetçisine uyun. Ona iman edin ki Allah da sizin günahlarýnýzý kýsmen baðýþlasýn ve sizi acý bir azaptan korusun..
46.32. Allah'ýn dâvetçisine uymayan kimse yeryüzünde Allah'ý âciz býrakacak deðildir. Kendisi için Allah'tan baþka dostlar da bulunmaz. Ýþte onlar, apaçýk bir sapýklýk içindedirler.
46.33. Gökleri ve yeri yaratan, bunlarý yaratmakla yorulmayan Allah'ýn, ölüleri diriltmeye de gücünün yeteceðini düþünmezler mi? Evet O, her þeye kadirdir.
46.34. Ýnkâr edenlere, ateþe sunulacaklarý gün: Nasýl, bu gerçek deðil miymiþ? denildiðinde: Evet, Rabbimize andolsun ki gerçekmiþ, derler. Allah: Öyleyse inkâr etmenizden dolayý azabý tadýn! der.
46.35. O halde (Resûlum), peygamberlerden azim sahibi olanlarýn sabrettiði gibi sen de sabret. Onlar hakkýnda acele etme, onlar vâdedildikleri azabý gördükleri gün sanki dünyada sadece gündüzün bir saati kadar kaldýklarýný sanýrlar. Bu, bir tebliðdir. Yoldan çýkmýþ topluluklardan baþkasý helâk edilir mi hiç!