28.51. Andolsun ki biz, düþünüp öðüt alsýnlar diye, sözü (vahyi) birbiri ardýnca yetiþtirmiþizdir (aralýksýz vahiylerimizi göndermiþizdir).
28.52. Ondan (Kur an'dan) önce kendilerine kitap verdiklerimiz, ona da iman ederler.
28.53. Onlara (Kur'an) okunduðu zaman: Ona iman ettik. Çünkü o Rabbimizden gelmiþ hakikattir. Esasen biz daha önce de müslüman idik, derler.
28.54. Ýþte onlara, sabretmelerinden ötürü, mükâfatlarý iki defa verilecektir. Bunlar kötülüðü iyilikle savarlar, kendilerine verdiðimiz rýzýktan da Allah rýzasý için harcarlar.
28.55. Onlar, boþ söz iþittikleri zaman ondan yüz çevirirler ve: Bizim iþlerimiz bize, sizin iþleriniz size. Size selam olsun. Biz kendini bilmezleri (arkadaþ edinmek) istemeyiz, derler.
28.56. (Resûlüm!) Sen sevdiðini hidayete erdiremezsin; bilakis, Allah dilediðine hidayet verir ve hidayete girecek olanlarý en iyi O bilir.
28.57. ”Biz seninle beraber doðru yola uyarsak, yurdumuzdan atýlýrýz” dediler. Biz onlarý, kendi katýmýzdan bir rýzýk olarak her þeyin ürünlerinin toplanýp getirildiði, güvenli, dokunulmaz bir yere (Mekke-i Mükerreme'ye) yerleþtirmedik mi? Fakat onlarýn çoðu bilmezler.
28.58. Biz, refahýndan þýmarmýþ nice memleketi helâk etmiþizdir. Ýþte yerleri! Kendilerinden sonra oralarda pek az oturulabilmiþtir. Onlara biz vâris olmuþuzdur.
28.59. Rabbin, kendilerine âyetlerimizi okuyan bir peygamberi memleketlerin ana merkezine göndermedikçe, o memleketleri helâk edici deðildir. Zaten biz ancak halký zalim olan memleketleri helâk etmiþizdir.
28.60. Size verilen þeyler, dünya hayatýnýn geçim vasýtasý ve süsüdür. Allah katýnda olanlar ise, daha hayýrlý ve daha kalýcýdýr. Hâla buna aklýnýz ermeyecek mi?
28.61. Þu halde, kendisine güzel bir vaadde bulunduðumuz ve ardýndan ona kavuþan kimse, (sýrf) dünya hayatýnýn geçici menfaat ve zevkini yaþattýðýmýz, sonra kýyamet gününde (azap için) huzurumuza getirilenler arasýnda bulunan kimse gibi midir?
28.62. O gün Allah onlarý çaðýrarak: Benim ortaklarým olduklarýný iddia ettikleriniz hani nerede? diyecektir.
28.63. (O gün) aleyhlerine söz (hüküm) gerçekleþmiþ olanlar: Rabbimiz! Þunlar azdýrdýðýmýz kimselerdir. Biz nasýl azmýþsak onlarý da öylece azdýrdýk (yoksa onlarý zorlayan bir gücümüz yoktu. Onlarýn suçlarýndan) berî olduðumuzu sana arzederiz. Zaten onlar aslýnda bize tapmýyorlardý (kendi arzularýna tapýyorlardý), derler.
28.64. ”(Allah'a koþtuðunuz) ortaklarýnýzý çaðýrýn!” denir, onlar da çaðýrýrlar; fakat kendilerine cevap vermezler ve (karþýlarýnda) azabý görürler. Ne olurdu (dünyada iken) doðru yola girselerdi!
28.65. O gün Allah onlarý çaðýrarak: Peygamberlere ne cevap verdiniz? diyecektir.
28.66. Ýþte o gün onlara bütün haberler körleþmiþtir (delilleri tükenmiþ, söyleyecek sözleri kalmamýþtýr); onlar birbirlerine de soramayacaklardýr.
28.67. Fakat tevbe eden, iman edip iyi iþler yapan kimseye gelince, onun kurtuluþa erenler arasýnda olmasý umulur.
28.68. Rabbin, dilediðini yaratýr ve seçer. Onlarýn seçim hakký yoktur. Allah, onlarýn ortak koþtuklarýndan münezzehtir ve þâný yücedir.
28.69. Rabbin, onlarýn, sînelerinde gizlediklerini de, açýða vurduklarýný da bilir.
28.70. Ýþte O, Allah'týr. O'ndan baþka tanrý yoktur. Önünde de, sonunda da hamd O'nundur, hüküm O'nundur. Ve ancak O'na döndürüleceksiniz.
28.71. (Resûlüm!) De ki: Düþündünüz mü hiç, eðer Allah üzerinizde geceyi ta kýyamet gününe kadar aralýksýz devam ettirse, Allah'tan baþka size bir ýþýk getirecek tanrý kimdir? Hâla iþitmeyecek misiniz?
28.72. De ki: Söyleyin bakalým, eðer Allah üzerinizde gündüzü ta kýyamet gününe kadar aralýksýz devam ettirse, Allah'tan baþka, istirahat edeceðiniz geceyi size getirecek tanrý kimdir? Hâla görmeyecek misiniz?
28.73. Rahmetinden ötürü Allah, geceyi ve gündüzü yarattý ki geceleyin dinlenesiniz, (gündüzün) O'nun fazlu kereminden (rýzkýnýzý) arayasýnýz ve þükredesiniz.
28.74. O gün Allah onlarý çaðýrarak: Benim ortaklarým olduklarýný iddia ettikleriniz hani nerede? diyecektir.
28.75. (O gün) her ümmetten bir þahit çýkarýr, (kâfirlere): Kesin delilinizi getirin! deriz. O zaman bilirler ki hakikat Allah'a aittir ve uydurageldikleri þeyler (putlar) da kendilerinden ayrýlýp kaybolmuþlardýr.