27.28. Þu mektubumu götür, onu kendilerine ver, sonra onlardan biraz çekil de, ne sonuca varacaklarýna bak.
27.29. (Süleyman'ýn mektubunu alan Sebe'melikesi,) ”Beyler, ulular! Bana çok önemli bir mektup býrakýldý” dedi.
27.30. ”Mektup Süleyman'dandýr, rahmân ve rahîm olan Allah'ýn adýyla (baþlamakta) dýr.”
27.31. ”Bana baþ kaldýrmayýn, teslimiyet gösterip bana gelin, diye (yazmaktadýr)”.
27.32. (Sonra Melike) dedi ki: Beyler, ulular! Bu iþimde bana bir fikir verin. (Bilirsiniz) siz yanýmda olmadan (size danýþmadan) hiçbir iþi kestirip atmam.
27.33. Onlar, þu cevabý verdiler: Biz güçlü kuvvetli kimseleriz, zorlu savaþ erbabýyýz; buyruk ise senindir; artýk ne buyuracaðýný sen düþün.
27.34. Melike: Hükümdarlar bir memlekete girdiler mi, orayý periþan ederler ve halkýnýn ulularýný alçaltýrlar. (Herhalde) onlar da böyle yapacaklardýr, dedi.
27.35. Ben (þimdi) onlara bir hediye göndereyim de, bakayým elçiler ne (gibi bir sonuç) ile dönecekler.
27.36. (Elçiler, hediyelerle) Süleyman'a gelince þöyle dedi: Siz bana mal ile yardým mý ediyorsunuz? Allah'ýn bana verdiði, size verdiðinden daha iyidir. Hediyenizle (ben deðil) siz sevinirsiniz.
27.37. (Ey elçi!) Onlara dön; iyi bilsinler ki, kendilerine asla karþý koyamýyacaklarý ordularla gelir, onlarý muhakkak surette hor ve hakir halde oradan çýkarýrýz!
27.38. (Sonra Süleyman müþavirlerine) dedi ki: Ey ulular! Onlar teslimiyet gösterip bana gelmeden önce, hanginiz o melikenin tahtýný bana getirebilir?
27.39. Cinlerden bir ifrit: Sen makamýndan kalkmadan ben onu sana getiririm. Gerçekten bu iþe gücüm yeter ve bana güvenebilirsiniz, dedi.
27.40. Kitaptan (Allah tarafýndan verilmiþ) bir ilmi olan kimse ise: Gözünü açýp kapamadan ben onu sana getiririm, dedi. (Süleyman) onu (melikenin tahtýný) yanýbaþýna yerleþmiþ olarak görünce: Bu, dedi, þükür mü edeceðim, yoksa nankörlük mü edeceðim diye beni sýnamak üzere Rabbimin (gösterdiði) lütfundandýr. Þükreden ancak kendisi için þükretmiþ olur, nankörlük edene gelince, o bilsin ki, Rabbimin hiçbir þeye ihtiyacý yoktur, çok kerem sahibidir.
27.41. (Süleyman devamla) dedi ki: Onun tahtýný bilemeyeceði bir hale getirin; bakalým tanýyacak mý, yoksa tanýyamayanlar arasýnda mý olacak.
27.42. Melike gelince: Senin tahtýn da böyle mi? dendi. O þöyle cevap verdi: Týpký o! (Süleyman þöyle dedi): Bize daha önce (Allah'tan) bilgi verilmiþ ve biz müslüman olmuþtuk.
27.43. Onu, Allah'tan baþka taptýðý þeyler (o zamana kadar tevhid dinine girmekten) alýkoymuþtu. Çünkü kendisi inkârcý bir kavimdendi.
27.44. Ona: Köþke gir! dendi. Melike onu görünce derin bir su sandý ve eteðini yukarý çekti. Süleyman: Bu, billûrdan yapýlmýþ, þeffaf bir zemindir, dedi. Melike de di ki: Rabbim! Ben gerçekten kendime yazýk etmiþim. Süleymanla beraber âlemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum.
27.45. Andolsun ki, ”Allah'a kulluk edin!” (demesi için) Semûd kavmine kardeþleri Sâlih'i gönderdik. Hemen birbiriyle çekiþen iki zümre oluverdiler.
27.46. Sâlih dedi ki: Ey kavmim! Ýyilik dururken niçin kötülüðe koþuyorsunuz? Allah'tan maðfiret dileseniz olmaz mý? Belki size merhamet edilir.
27.47. Þöyle dediler: Senin ve beraberindekilerin yüzünden uðursuzluða uðradýk. Sâlih: Size çöken uðursuzluk (sebebi), Allah katýnda (yazýlý) dýr. Hayýr, siz imtihana çekilen bir kavimsiniz, dedi.
27.48. O þehirde dokuz kiþi (elebaþý) vardý ki, bunlar yeryüzünde bozgunculuk yapýyorlar, iyilik tarafýna hiç yanaþmýyorlardý.
27.49. Allah'a and içerek birbirlerine þöyle dediler: Gece ona ve ailesine baskýn yapalým (hepsini öldürelim); sonra da velisine: ”Biz (Sâlih) ailesinin yok ediliþi sýrasýnda orada deðildik, inanýn ki doðru söylüyoruz” diyelim.
27.50. Onlar böyle bir tuzak kurdular. Biz de kendileri farkýnda olmadan, onlarýn planlarýný altüst ettik.