24.26. Kötü kadýnlar kötü erkeklere, kötü erkekler ise kötü kadýnlara; temiz kadýnlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadýnlara yaraþýr. Bu sonuncular, (iftiracýlarýn) söylediklerinden çok uzaktýrlar. Kendileri için baðýþlanma ve güzel bir rýzýk vardýr.
24.27. Ey iman edenler! Kendi evinizden baþka evlere, geldiðinizi farkettirip (izin alýp) ev halkýna selâm vermedikçe girmeyin. Bu sizin için daha iyidir; herhalde (bunu) düþünüp anlarsýnýz.
24.28. Orada hiçbir kimse bulamadýnýzsa, size izin verilinceye kadar oraya girmeyin. Eðer size, ”Geri dönün!” denilirse, hemen dönün. Çünkü bu, sizin için daha nezih bir davranýþtýr. Allah, yaptýðýnýzý bilir.
24.29. Ýçinde kendinize ait eþyanýn bulunduðu oturulmayan evlere girmenizde herhangi bir sakýnca yoktur. Allah, sizin açýða vurduklarýnýzý da, gizlediklerinizi de bilir.
24.30. (Resûlüm!) Mümin erkeklere, gözlerini (harama) dikmemelerini, ýrzlarýný da korumalarýný söyle. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranýþtýr. Þüphesiz Allah, onlarýn yapmakta olduklarýndan haberdardýr.
24.31. Mümin kadýnlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kýsýmlarý müstesna olmak üzere, zinetlerini teþhir etmesinler. Baþ örtülerini, yakalarýnýn üzerine (kadar) örtsünler. Kocalarý, babalarý, kocalarýnýn babalarý, kendi oðullarý, kocalarýnýn oðullarý, erkek kardeþleri, erkek kardeþlerinin oðullarý, kýz kardeþlerinin oðullarý, kendi kadýnlarý (mümin kadýnlar), ellerinin altýnda bulunanlar (köleleri), erkeklerden, ailenin kadýnýna þehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler, yahut henüz kadýnlarýn gizli kadýnlýk hususiyetlerinin farkýnda olmayan çocuklardan baþkasýna zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte olduklarý zinetleri anlaþýlsýn diye ayaklarýný yere vurmasýnlar (Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler). Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki kurtuluþa eresiniz.
24.32. Aranýzdaki bekârlarý, kölelerinizden ve cariyelerinizden elveriþli olanlarý evlendirin. Eðer bunlar fakir iseler, Allah kendi lütfu ile onlarý zenginleþtirir. Allah, (lütfu) geniþ olan ve (her þeyi) bilendir.
24.33. Evlenme imkânýný bulamayanlar ise; Allah, lütfu ile kendilerini varlýklý kýlýncaya kadar iffetlerini korusunlar. Ellerinizin altýnda bulunanlardan (köleler ve câriyelerden) mükâtebe yapmak isteyenlerle, eðer kendilerinde bir hayýr (kabiliyet ve güvenilirlik). görüyorsanýz, hemen mükâtebe yapýn. Allah'ýn size vermiþ olduðu malýndan siz de onlara verin. Dünya hayatýnýn geçici menfaatlerini elde edeceksiniz diye, namuslu kalmak isteyen câriyelerinizi fuhþa zorlamayýn. Kim onlarý zor altýnda býrakýrsa, bilinmelidir ki zorlanmalarýndan sonra Allah (onlar için) çok baðýþlayýcý ve merhametlidir.
24.34. Andolsun ki biz size (gerekeni) açýk açýk bildiren âyetler, sizden önce yaþayýp gitmiþ olanlardan örnekler ve takvâya ulaþmýþ kimseler için öðütler indirdik.
24.35. Allah, göklerin ve yerin nûrudur. O'nun nûrunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandillik gibidir. O lamba kristal bir fanus içindedir; o fanus da sanki inciye benzer bir yýldýz gibidir ki, doðuya da, batýya da nisbet edilemeyen mübarek bir aðaçtan, yani zeytinden (çýkan yaðdan) tutuþturulur. Onun yaðý, neredeyse, kendisine ateþ deðmese dahi ýþýk verir. (Bu,) nûr üstüne nûrdur. Allah dilediði kimseyi nûruna eriþtirir. Allah insanlara (iþte böyle) temsiller getirir. Allah her þeyi bilir.
24.36. (Bu kandil) birtakým evlerdedir ki, Allah (o evlerin) yücelmesine ve içlerinde isminin anýlmasýna izin vermiþtir. Orada sabah akþam O'nu (öyle kimseler) tesbih eder ki;
24.37. Onlar, ne ticaret ne de alýþ-veriþin kendilerini Allah'ý anmaktan, namaz kýlmaktan ve zekât vermekten alýkoyamadýðý insanlardýr. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduðu bir günden korkarlar.
24.38. Çünkü (o günde) Allah, onlarý yaptýklarýnýn en güzeli ile mükâfatlandýracak ve lütfundan onlara fazlasýyla verecektir. Allah, dilediðini hesapsýz rýzýklandýrýr.
24.39. Ýnkâr edenlere gelince, onlarýn amelleri, ýssýz çöllerdeki serap gibidir ki susayan onu su zanneder; nihayet ona vardýðýnda orada herhangi bir þey bulamamýþ, üstelik yanýbaþýnda da (inanmadýðý, kendisinden sakýnmadýðý) Allah'ý bulmuþtur; Allah ise, onun hesabýný tastamam görmüþtür. Allah hesabý çok çabuk görür.
24.40. Yahut (o kâfirlerin duygu, düþünce ve davranýþlarý) engin bir denizdeki yoðun karanlýklar gibidir; (öyle bir deniz) ki, onu dalga üstüne dalga kaplýyor; üstünde de bulut... Birbiri üstüne karanlýklar... Ýnsan, elini çýkarýp uzatsa, neredeyse onu dahi göremez. Bir kimseye Allah nûr vermemiþse, artýk o kimsenin aydýnlýktan nasibi yoktur.
24.41. Göklerde ve yerde bulunanlarla dizi dizi kuþlarýn Allah'ý tesbih ettiklerini görmez misin? Her biri kendi duasýný ve tesbihini (öðrenmiþ) bilmiþtir. Allah, onlarýn yapmakta olduklarýný hakkýyle bilir.
24.42. Göklerin ve yerin mülkü Allah'ýndýr; dönüþ de ancak O'nadýr.
24.43. Görmez misin ki Allah bir takým bulutlarý (çýkarýp) sürüyor; sonra onlarý bir araya getirip üstüste yýðýyor. Ýþte görüyorsun ki bunlar arasýndan yaðmur çýkýyor. O, gökten, oradaki daðlardan (daðlar büyüklüðünde bulutlardan) dolu indirir. Artýk onu dilediðine isabet ettirir; dilediðinden de onu uzak tutar; (bu bulutlarýn) þimþeðinin parýltýsý neredeyse gözleri alýr!
24.44. Allah, gece ile gündüzü birbirine çeviriyor. Þüphesiz bunda basiret sahipleri için mutlak bir ibret vardýr.
24.45. Allah, her canlýyý sudan yarattý. Ýþte bunlardan kimi karný üstünde sürünür, kimi iki ayaðý üstünde yürür, kimi dört ayaðý üstünde yürür... Allah dilediðini yaratýr; þüphesiz Allah her þeye kadirdir.
24.46. Andolsun biz (bilmediklerinizi size) açýk seçik bildiren âyetler indirdik. Allah, dilediðini doðru yola iletir.
24.47. (Bazý insanlar:) ”Allah'a ve Peygamber'e inandýk ve itaat ettik” diyorlar; ondan sonra da içlerinden bir gurup yüz çeviriyor. Bunlar inanmýþ deðillerdir.
24.48. Onlar, aralarýnda hüküm vermesi için Allah'a ve Peygamber'e çaðýrýldýklarýnda, bakarsýn ki içlerinden bir kýsmý yüz çevirip dönerler.
24.49. Ama, eðer (Allah ve Resûlünün hükmettiði) hak kendi lehlerine ise, ona boyun eðip gelirler.
24.50. Kalplerinde bir hastalýk mý var; yoksa þüphe içinde midirler, yahut Allah ve Resûlünün kendilerine zulüm ve haksýzlýk edeceðinden mi korkuyorlar? Hayýr, asýl zalimler kendileridir!