Ä°man ve amel-i Salih


Hakk’ı bâtınla, halkı zâhir ÅŸuhud ederiz

Ä°slâm’ın beÅŸ ÅŸartın aÅŸk ile ikrar ederiz

Sıdk ile zevk ile kabul eder de yaşarız

İmanla, ahlâkla varılır sırr-ı tevhide

 

 

 

 

Ä°man ve amel-i Salih

 

 

“O insanlar ki iman ettiler, sadâkat ve samimiyetle Allah’a baÄŸlandılar. Ä°manlarını güzel ve yararlı amellerle süslediler. Müjdeler ve mutluluklar bu zatı muhteremlere. Onlar için çok güzel bir yer var.”[1]

Muhterem Dostlar!

Mutlak iman, Hak mürşidin telkinine sadâkatle olur. Kâmil imanı Hak mürşit telkin eder. İmanı kâmil olup nefsî mücadelede muzaffer olanların imanlarına, nispet fiilleri, nispet sıfatları, şirk olan vücutları karışa -maz. Çünkü fenâfillah olmuşlardır.

Fenâfillah olanın diyeti Hak olur. Amel-i sâlihi, ancak bu zatı muhteremler işleyebilirler. Þirk olan amelleri, Allah kabul etmez. Þirk-i hafi ki fiilinde şirk, sıfatında şirk, vücudunda şirk.

Mürşid-i kâmilin fenâfillah telkiniyle merâtib-i tevhide sadâkatle bağlanması, kişiden şirk-i hafiyi kaldırır. İşte o zaman imanı, iman-ı kâmil; ameli de amel-i sâlih olur. Bunlara müjde ediliyor. Bu zat-ı muhteremlere müjdeler olsun. Onları çok güzel bir akibet beklemektedir.

Sevgili Hak yolcusu!

Kur’an-ı Kerîm’in emirlerine sadâkatle baÄŸlanacağız. Zâhirî yönüyle amel etmeyenlerin, bâtınî mânâlarına girmeleri mümkün deÄŸildir. Elbetteki bâtınî mânâlara da ulaÅŸmak için Hak mürÅŸidin telkini rehberimiz olacaktır.

MürÅŸide ihtiyaç hissetmeyip de “Ben kitaplardan okuyorum.” diyenler çok. Katiyetle Hak mürÅŸidin telkini olmadan hikmet kapıları açılmaz.

Zikr-i hafiyi peygamberimiz (s.a.) maÄŸarada yol arkadaşı Hz. Sıddık’a (r.a.) vermiÅŸ. Emânetleri yerlerine teslim etsin diye Hz. Ali’yi (k.v.) ölüm yatağına koymuÅŸ. O, “Ben yatarım bu yatakta.” demiÅŸti. Müşrikler o gece yarısından sonra peygamberimizi öldürmeyi planlamışlardı. Başını getirene yüz deve va’dedilmiÅŸti. Peygambe- rimiz o gece Hz. Ali’ye de (k.v.) yatakta zikr-i celi (açık zikri) veriyor.

Þunu da sırası gelmiÅŸken ifade edeyim ki Melâmîlik’te cehri zikir Hz. Ali’den (k.v.) hafi zikir de Hz. Sıddık’tan (r.a.) gelmektedir. Melâmet tarîkatında -ki aynı zamanda Melâmet, tarîkattan öte bir hakikattir- hem cehri, hem hafi zikir, Hz. Sıddık (r.a.), Hz. Ali (k.v.) yoluyla devam etmektedir. O günden bugüne kadar bütün zikrullahlar bu zat-ı muhteremlerin yoluyla gelir.

Pîr’den sonra uzun bir zaman erkân ile ahkâm ile Melâmet devam etmiÅŸtir. Sonra Yugoslavya’da Osmanlı’nın idaresi yok olmuÅŸ. Ä°dare müşriklerin eline geçmiÅŸ. Müslümanların orada düzenleri deÄŸiÅŸmiÅŸ. Melâmîler arasına ihtilâflar girmiÅŸ. Erkân ve âdâp bozulmuÅŸ. Türkiye’ye gelmiÅŸler. Bazı kollarda masonik fikirler ortaya çıkmış. Kur'an-ı Kerîm’in dışına çıkılmış. Þeriatsız bir hakikat savunucuları türemiÅŸ. Nâehle görev verilmiÅŸ. Öyle bir hâle gelmiÅŸ ki: “Oldun Melâmî, buldun belânı…” Aman Allah’ım!..

Öylelerle tanıştık ki namaz kılmak, oruç tutmak, hacca gitmek, zekât vermek, Ä°slâm’ın dört ÅŸartına inanmıyorlar. Din olarak MelâmîliÄŸi kabul ediyorlar.

Hele şükür ki biattan evvel bunları öğrenmedik. Eğer biz bu durumlara vâkıf olsaydık, biattan evvel öğrenmiş olsaydık, katiyetle biat etmeye cesaret edemez- dik.

Ahmet Efendi Hz.’leri H. Fehmi Efendi’yi bize açık seçik tanıttı. YaÅŸantısından, ahlâkından, her hâlinden malûmat verdi. 59 senesinden beri 19 sene mürÅŸidimle geceyi güne katarak mücadele verdik.

Efendimin oÄŸlu Hasan Fehmi Hoca’yı Ä°mam-Hatip’e verdik. Libya Ä°lahiyat Fakültesi’ne gönderdik. Biz üç oÄŸlanın ikisini Ä°mam-Hatip ve Ä°lâhîyat’ta okuttuk.

Biz bu yolda, Hak yolda, devam ederken öylelerle karşılaştık ki onları size anlatmaya, size duyurmaya hayâ ederim.

Bazı yerlerde Melâmet her şeyini kaybetmiş, sıfırlara kadar inmişti. Bazı yerlerde randıman yüzde onların altına düşmüştü.

MürÅŸidim Ahmet Efendi: “Sabri Efendi, bu iÅŸi üzerine alacaksın, sen yapacaksın.” buyurdu. 19 senemiz hep beraber geçti. MürÅŸidimden sonra, O’nun telkini, mânevî desteÄŸi çok şükür bizi ayakta tuttu.

Hasan Fehmi Efendi, Ahmet Efendi’ye vefatından bir gece evvel, ÅŸu üç nasihatı söylemiÅŸtir:

OÄŸlum Ahmet!

1. Þeriat-ı Muhammediye’den ayrılmayacaksın.

2. İhvan arasında tefrika yapmayacaksın.

3. Nasıl aldın, öyle vereceksin.

MürÅŸidim bunu bize defalarca anlatmıştı. Þeriatın ahkâmına ve ahlâkına can ü gönülden baÄŸlıydı mürÅŸidim. O’nun gösterdiÄŸi sadâkat, bizleri çok şükür bütün tehlikelerden korudu. Randımanımız yüzde yetmiÅŸlerin üzerine çıktı. Yine de bu kutsî ve ulvî yolda görevimizi yapmış sayılamayız.

Dört defa Makedonya, Kosova, Pîr Seyyid’in talebelerine ders verdiÄŸi dergâhları ziyaret ettik. Oralarda biat aldık, sohbet ettik. Ä°nÅŸallah pek yakında beÅŸinci seferimiz olacak Makedonya, Kosova’ya. Oralarda ihvanı ziyaret edeceÄŸiz. Onlara faydalı olup ÅŸeriat-ı Muhammediye’in içerisinde Hakikat-ı Muhammediye’yi duyur- maya çalışıyoruz.

Tabiî ki bu yolculuklarımız hep dostlarla beraber oldu. Fehmi Özden Hocaefendi bu yolda bize hep öncülük yaptı. Çok büyük hizmetler verdi ve vermekte. Can ü gönülden Allah razı olsun diyor ve dua ediyorum.

 Benimle her zaman yola çıkan Hafız Halil Efendi, Allah kendisinden razı olsun, beni hiç yalnız bırakmadı. Hizmeti imkân dahilinde beraber yaptık. Bu sefer bizimle Hasan Fehmi KumanlıoÄŸlu Hocaefendi de geliyor. Bu sene yine Bursa’dan Mürsel Karaca Efendi, Ä°zmit’ten Mehmet SoyyiÄŸit Efendi KuÅŸadası’ndan Hoca Ramazan Efendi, esnaftan Tevfik Efendi geliyorlar. 8 arkadaÅŸ, 18 Mayıs 2005 tarihinde iki araba ile yola çıkacağız inÅŸallah! Bu arkadaÅŸlar hep hizmet için geliyorlar. Hepsinden Allah razı ve memnun olsun! Beraber oluÅŸumuza çok seviniyorum.

Pîr Seyyid’in tevhide verdiÄŸi hizmeti, gösterdiÄŸi üstün baÅŸarıyı dil tariften âciz. Sayesinde Ledün ilmine çok şükür, ulaÅŸtık. Pîr’e hürmet ve saygımızdan dolayı biz de O’nun hizmet verdiÄŸi yerlere hizmet vermeye çalışıyoruz.

Ãœzülerek ifade edeyim ki orada her ÅŸey bozulmuÅŸtu. Erkân, âdâp, Melâmet’e ait bir ÅŸey kalmamıştı. Çok şükür inançlı olanları bulduk. Sadâkat gösterdiler. Maya-yı Muhammediye’yi tekrar tutturmanın aÅŸkı, zevki, iÅŸtiyakı içerisindeyiz.

Orada çok sâdık dostlar var. Ä°nÅŸallah kemâl tecellî eder de biz de bu hizmetin karşılığını alır ve Mevlâ’ya sonsuz hamd ü senâlar ederiz.

Çok şükür bizler Muhammedî Melâmîleriz. Hz. Muhammed’in (s.a.) yolundan gidenleriz. Bu yol o kadar hassas, o kadar temiz, o kadar güzel ki dil tariften âciz. Bütün ehlullahlar, Melâmet zevkine erdiler de kemâl buldular. Vuslat-ı yârla halvet oldular.

İnşallah ömrümüzün sonuna kadar Allah bizi hizmetten mahrum etmesin. Bu yazılarımız, canlı şâhit olan kâtibimin kâleminden dökülmekte. Mükâfatını Allah versin. Biz de can ü gönülden dua ve niyâz ediyoruz. Allah razı olsun, diyoruz.

 

07. 05. 2005



[1] Rad, 13/29





Bu Sayfanýn Geldiði Adres
Tasavvuf DerneÄŸi
http://www.tasavvufdernegi.com

Bu Sayfanýn Adresi:
http://www.tasavvufdernegi.com/modules.php?name=Content&pa=showpage&pid=116